- 1036 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Geçip gidiverdiler ansızın aramızdan...
Çaresizliğin nasıl bir şey olduğunu bilmeyen ve hayatta ‘keşke’ leri olmayan insanlara rastladınız mı hiç…
Bu çok doğal ve insani duyguları bir insanın yaşamaması mümkün olabilir mi dersiniz..
Ne var ki yaşamı boyu sürdürdüğü sorumsuzlukları önleyemediği yanlışları ve işlediği suçları “bunlar benim yazgımmış ve benim bunları yaşamam gerekiyormuş”
söylemiyle bütün bunları mümkün ve bağışlanır kılmaya çalışmak isteyenleri göz ardı etmek de olası değil elbette…
Benim ‘keşke’ lerimin başında ise baktığım gördüğüm ve hissettiğim her şeye çok derinden ve incelikli bakıyor olmam gelir ki beni çok yormuş ve kalbimi zora koşmuştur.
Sevgi konusuna gelince…
Bana en acı vereni de budur sanırım. Ki amansız bir vurgun yemiş gibi olurum sevdiklerimi yitirdiğimde.
“Keşke” diyorum bazen keşke bu denli sevmeseydim böylesine bağlanıp bu kadar vefalı olmasaydım. Arkalarında bıraktıkları anlamlı kalıcı eşsiz güzellikleri ve unutulmaz izlerini aklıma ve yüreğime kazımasaydım inceden inceye böyle.
Müşfik Kenter’i dinliyorum gözlerim kapalı
Bazı insanlar vardır, hayatınız onlarla kesiştiği için kendinizi başka türlü ayrıcalıklı ve onurlandırılmış hissedersiniz, kayıplarının acısı kelimelere dökülemez bazı insanların… Onları kelimelere dökerek de anlatamazsınız, bir başlarına çokturlar, o kadar çokturlar ki sizin kelimeleriniz yetmez ifade etmeye…Bazen hiç bir şey diyememek de çok şey demektir…
O artık bir ‘efsane’ …
Ölümünün 5. Yılında Müşfik Kenter.
O sonradan olma değil doğuştan sanatçı olmak için doğmuş biriydi.
Oynayacağı rolü belkemiğinden kavramasını sağlayan sezgilerle donanmıştı.
“Telefon rehberin okusa yeter” dedikleri biriydi.
Seyirciyi oyunculuk gücünü zora koşmadan, sahnede kan ter içinde kalmadan peşinde sürüklemek, Müşfik Kenter’ in sahne yorumlarını benzersiz kılan erdemlerin başında gelmekteydi.
“Benim önüme geçip benden önce gitmekle bana haksızlık ve saygısızlık yaptı” dediği ablası Yıldız Kenter kardeşi Müşfik Kenter’den öğrendiği önemli erdemler olduğunu da dile getirmiştir.
“ Ben doğallığı ondan öğrendim, gerçek olabilmeyi ve bunu büyük bir sadelik içinde gösterişsiz yapabilmeyi’ de.”
O sahne adamlığının oyuncu kişiliğinin bunca görkemine karşın son derece mütevazı ince adı gibi müşfik ve gerçek bir ‘sevgi’ insanıydı.
İnsanların sevgi konusunda öğrendikleri bir kum taneciği kadar bile değildir…
Müşfik Kenter “Sevgi” konusunda bakın neler söylüyor:
Bir tek ona gönderdiğin halde altına toplu mesaj yazmaktır çaresizlik.
Sevdiğinin bir başkasıyla mutlu olduğunu görmekten daha acı verici bir şey varsa, o da sevdiğinin seninle mutsuz olduğunu görmektir.
Dolu dolu caddelerde, tıklım tıklım kaldırımlarda elleri cebinde dolaşan kişidir yalnız.
Sevdiğinden ayrılınca aşk acı verir, sevdiğin seni terk edince daha da çok acı verir ama en acısı, onu ne kadar sevdiğini bilmesine hiç fırsat vermemektir.
Bence artık kendinize gelin. Çünkü parlatıcıyla aydınlanmaz gelecek, fön çekince düzelmez hayat ve fondötenle kapanmaz yaralar.
Üşüdüğümüzde camı kapatmak kadar kolay olsaydı keşke, sevilmediğimizi anladığımızda o kişiye yüreğimizi kapatmak.
Birbirinizi sevin çocuklar, sizi sevmek kurtaracak.
Hep bir yerlere, bir şeylere yetişme telaşındasınız değil mi? Hiç vaktiniz yok, "Fast live", "Fast food", "Fast music", "Fast love"
Unutulmamalı ki; gözleri güzel yapan rengi ya da boyası değil, bakışların ta kendisidir.
Birine verebileceğin en büyük acı; aşık olmadığın halde ona ümit vermektir.
Seven insan senin hatan yerine özür dilerim diyendir. Neredesin yerine ben buradayım diyendir. Nasıl yaparsın yerine niye yaptığını anlıyorum diyendir.
Ve aşk keşke yerine daima iyi ki diyendir.
Sevmediğin birine asla “seni seviyorum” deme. İçinde olmayan duygulardan varmış gibi söz etme. Kimsenin hayatına kalbini kırmak için girme.
Sevgi dolu bakan gözlere asla yalan söyleme, Çünkü birine verebileceğin en büyük acı, Aşık olmadığın birini kendine aşık etmektir.
Nedir gençlerdeki bu lens merakı? Gözler de sahte olduktan sonra, insan neye bakıp inanmalı?
Sevgililer gününde sevgilim yok diye üzülenler; Anneler Babalar gününde, annesi babası olmayanlar ne yapsın? Saçmalamayın.
Aşkın amacı birileri için mükemmel insan olmak değildir, seni mükemmelliğe en çok yaklaştıracak insanı bulmaktır.
Sevgiyi tuşlarla mı yazarsınız? Öpüşmek için hangi tuşlara basmak gerekir? Ya da geri dönüşüm kutusunda saklanabilir mi kaybolan zaman?
Üzülüyorsun; takma diyorlar. Kızıyorsun; değmez diyorlar. Boş veriyorsun; gamsız diyorlar. Susuyorsun; iki çift lâf et diyorlar. Konuşuyorsun; muhatap olma diyorlar. Çekip gidiyorsun; mücadele et diyorlar. Alttan alıyorsun; tepene çıkardın diyorlar. Bağırıyorsun; sakin ol diyorlar. Aklı başında davranıyorsun; bu kadar uslu olunmaz diyorlar. Dikine gidiyorsun; yaşına başına yakışmaz diyorlar. Ölünce ne diyecekler? Muhtemelen, “Ölüm sana yakışmadı. Dirimi beğenmediler ki, ölümü beğensinler!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.