3+1 Reno
Geçtiğimiz seçimlere 3-4 ay kala,benim o yanıkara kayınçom ;
- Arabanı bizim partiye ver,seçimlerden sonra yenisini verelim.
- Vallaha mı ?
- A bu ekmek,gözümü tutsun ki.
Tamamen yardımseverlik duyguları içerisinde,
paylaşma tutkum ağır basmış olacak ki,
kaldırdım anahtarları önüne attım..
Daha motor kapağı açılmamış,1998 model,üç oda bir salon Reno.
Kardeş kardeşe vermez..
Üstelik,partili arkadaşlara ayıp olmasın diye de,
depoyu fulleyip,öyle teslim ettim..
Kardeşime kurban olem,heç bişe..
Aradan bir kaç ay geçti.
Seçimlerden bir hafta sonra,partiye gittim.
Koca binada,çaycıdan başka kimse yok !
Kimi arıyorsam,ya mesgule atıyor,ya da kapsama alanı dışında..
Üstümü başımı değişip,dükkanı çırağa bıraktım ve
doğruca karakola gittim..
Sağolsun,polis memuru arkadaşlardan biri ;
- Yalnızçam Köprüsü’nün altında bir Reno var ama..
- Altında mı ?
- Hee..
Koşa koşa gittim ki,ne gidem..
19 senedir gözüm gibi baktığım düldülümü,
muçurlayıp köprüden aşağı atmışlar..
Köyün çocukları da,
tavana kadar suya gömülmüş olana arabamın üzerine çıkıp çıkıp,
balıklama atlıyorlar..
Olduğum yere yığılıvermişim..
Sağolsunlar,
arkadaşlarımın kimi su yetiştiriyor,
kimi gömleğimin yakalarını açıyor,
kimisi de,kolonya neyim döküyor ama,
yarım saat,kırkbeş dakika diyende,kendime gelemedim.
O günden sonra,sol omuzum iki santim kadar aşağı kaydı.
Sağ elimin gıça parmağı da,artık bükülmüyor..
Rahmetli Sabancı’nın dediği gibi ;
bir koyup,üç alacaktım ama,
üçün birini aldım.
Baharın ilk yıldırımı,bunların başına düşe inşallah.
Evine,ocağına ateş düşe..Derin gideler..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.