Üç Günlük
Var mıdır bu cihan içre bâki kalan
Her kulun bir Leylası var derde salan
15.08.2017 İbrahim Kilik
Yazının başlığını okuyunca, değişik anlamalar çıkaracağınızdan kuşkum yok. İlk çağrışım edebiyatta bir yazı türü olan günlük olur diye tahmin ediyorum. Bu minvalde üç insana ait yazılmış ayrı ayrı üç günlük; yahut bir kişinin tuttuğu üç ayrı tarihli günlük gelebilir akla.
Oysa benim muradım her ikisi de değil. Hep üç günlük dünya der dururuz ya, işte bu mevzuda biraz sürç-i lisan eylemek. Niyetim asla mugalata etmek değil. Mevlana, bu dünyayı doksanlık acuze bir geline benzetir ve devam eder hiç doksanlık bir acuzeye gönül bağlanır mı der. Bir başka benzetmesi de şu minvaldedir: Dünya bir cenabetin elinden diğer cenabetin eline geçen hamam tasıdır…
Peki bu yakıştırmalara itirazı olan var mı? Yahut bu cihanda baki kalan. Ünlü divan şairimiz Bâki’nin, “Âvâzeyi bu cihana Davut gibi sal
Bâki kalan bu kubbede bir hoş sâdâ imiş.” beytindeki ince manayı hep neden ıskalarız. Hele aynı şairin dünyaya dair vefasızlıkları, insanların vefada sevgide gecikmelerini anlatan( Kadrini seng-i musallada bilip ey Bâki/Geçip karşına el bağlayalar yârâr saf saf) beyti ne manidar.
Nedense, insanoğlu olarak bu cümle veciz söyleşişlerden nasibimizi almamakta dirençliyiz.
Üç günlük dünya der dururuz; ama dünyaya dair beş günlük hayaller kurarız. Dünyayı Leyla biliriz. Öyle olamasa Afrika’da çocuklar açlıktan ölür mü? Daha çok para kazanmak uğruna doğanın güzellikleri yok edilir mi? İnşaat demirinden ve çimentosundan çalan müteahhitler yüzünden depremde masum çocuklar ve yetişkinler ölüp binlercesi de ruhen ve bedenen travma geçirip ömürlerinin kalan günlerini kasvet ve acı içinde tamamlarlar mı?
Bu örnekler çoğaltılabilir. Kurala uymayan şoför, hastasına doğru teşhis koyamayan doktor. Dersini bihakkın anlatmayan öğretmen. Ekmeği eksik ve hileli pişiren fırıncı. Hormon kullanan üretici.Eksik tartan kasap, manavcı, bakkal… Bütün bunlara göz yuman devlet temsilcileri. İlanihaye…
Halbuki şu üç günlük dünyada kefen parasına çalıştığımızı bilsek( O da nasip olursa) hiç kimseye kötülük yapamayız. Çünkü, dünyanın en güçlü ,en güzel insanı da olsan ; bir gün musallada er kişi niyetine yahut hatun kişi niyetine diyecekler ve karşında el bağlayıp saf tutacak dostların. Sonra bir çukura sağ yanının üstüne kıbleye yönünü çevirip yatıracaklar üstüne birkaç kürek toprak atıp çekip gidecekler. Hileyle, hurdayla , hırsla veyahut helal yoldan kazandığın cümle dünyalık bir an için ah vah edip sonra unutup giden varislerine kalacak… Unutma dünya üç günlük. Beş günlük hayal kurma….
Ankara, 15.08.2017 İbrahim Kilik
YORUMLAR
Edebiyat defteri sitesinde 10 Yılımı aştım...
Harmanlana- harmanlana geldiğim yer; dilinden ve gönlünden emîn olduğum isimleri okumak.
Yukarıda kayıtlı yazı, bu sözü söylememi gerektirdi.
Âlimi oku ki, ilmin artsın. Edep varsa ilim de peşinden gelir... ne kadarını sırtlayıp yükünü taşıyabilirsen.
"zakir" sağolsun, kendini okuta- okuta beni çaykolik yapmayı başardı(şaka).
Her eser demden açılınca, hürrâ... çay içmeye.
dayanamadım, sonunda çay konulu şiirlerini okumayı terk ettim... nerde, şimdi bu yazıyı bitireyim... peşine çay fincanı gene elimde olacak.
Neyse, biz konuya dönelim...
Tas meselesi sözünü daha önce duymamıştım.
Okunulan kişi, okuyanı peşinden sürükleyecek içi dolu kelimelerle yazıyorsa... peşi sıra git kardeşim.
Edebiyat kelimesini ikiye böldüm; edebin varsa at(ver), başkaları da faydasını görsün anlamı çıkarmaya başladım.
"Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim" sözüne çok inanırım.
Çayım soğudu yine, ısıtmak lâzım şimdi.
Güzel lisânınızla vücûd bulmuş eserinizle gönül hoşnutluğu ikram ettiniz, efendim.
Kalınız Sağlıcakla...
kadiryeter Kadir Yeter. 15 AĞUSTOS 2017 Kavakmeydan Mah. Stad karşısı. TRABZON.
w.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=166852 zakir 15.08.2017 İbrahim Kilik Ankara.