7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
838
Okunma
Dün evde ekmek bitmişti, gün oldukça yoğun geçince sonra almayı da unuttum. Sabah uyandığımda birden aklıma geldi.
Eyvah! dedim çünkü bir tek sabah kahvaltıda bana eşlik ederdi.
Ne trabzon tereyağım, ne müptelası olduğum ezine peynirim, nede kara gözlü zeytinim onsuz beni kesmezdi.
Market yürüme mesafesinde olsa da, içimden üzerimi değiştirmek, sokağa çıkmak gelmedi. Bir miskinlik gelip üzerime yerleşmişti. Ama kahvaltısız da gün geçmezdi ki!
Çaydanlık fokur fokur kaynamakta, çoktan gelmiş hadi tamam iç beni kıvamına da şifa niyetine bir dilim ekmek yok işte ortada.
Ee! ne olacaktı şimdi?
Birden aklıma penkek (pan cake) yapmak geldi. Bir zamanlar ekmek yerine sabahları masamıza o teşrif ederdi. Tabi bu alternatif aklıma düşününce yüzüme de kocaman bir gülümseme geldi.
Hemen derin bir kase alıp elime bir yemek kaşığı un döktüm içine, biraz kabartma tozu, biraz vanilya üzerine de bir çimdik tuz sütle de karıştırdık mı tamamdı.
Buz dolabını açtım sütü almak için ne göreyim o da bitmemiş mi! Bu ne ya dedim amma ihmal etmişsen sen alışveriş işini.
Böyle düşünürken gözüm yoğurda ilişti. Neden olmasın dedim, yoğurt neticede sütten yapılma değil mi? Fırın keklerine, poğaça böreği, katıyoruz da niye pen kek kabul etmesin ki!
Gerilen yüz hatlarım rahatladı yeniden. Zira ben bir çocuk gibi mahzunlaşırdım hevese geldiğim bir şey gerçekleşmediğinde bazen.
Hazırda bekleyen karışımın üzerine iki üç yemek kaşığı(suyu ile birlikte) yoğurt katıp bir güzel çırptırdım hemen. Koydum teflon tavayı ateşin üzerine, azıcık zeytinyağı eşliğinde arkalı önlü pişirdim penkeki güzelce.
Aslında pen kek, kendisine çay değil kahvenin eşlik etmesini sever, bunu bilsem de hazırdaki çayımı ziyan edecek değildim herhalde. En azından ona eşlik eden üzeri az yağlı tavada pişmiş yumurtayı ihmal etmedim elbette. Kahvaltı da halledilmiş ol du böylelikle.
Oh mis!!!! - :)
Ha! Şu ne alaka kısmına gelince, diyorum ki yoğurt ne da güzel bir çare herşeye . Yemeklere eşlik eder, tek başına yersin şifa, keke böreğe katarsın fayda.
Üstelik çocukken denize gittiğimizde anacıklarımızı dinlemez, güneşte fazla kalırdık ve çatır çatır yanardı omuzlarımız da yoğur sürerlerdi yanıklarımıza. Ne güzel alırdı acıyı ve buz gibi soğurdu bedenimizi mesela.
Hatırlatmak istedim, bakarsınız sizin imdadınıza da yetişir bir gün zorda kaldığınızda.
İyi haftalar diliyorum hepinize, huzurla dolsun hanesi cümenizin her şeyden önce. <3
*