Sevda yudumlar gibi yudumluyorum avuçlarıma dolan suyu
Bir şimşek çaktı geceme, yol henüz aydınlanmamışken. Arkamsıdan bir gök gürültüsü, bir yağmur başladı sağanak halinde, her yeri sel aldı sildi süpürdü götürdü denize..
Bir gürültü bir kıyamet, sonra bir sessizlik başladı arkasından. Bu sessizlik neye işaretti bilinmez ama uzun bir zaman sürecek bu sessizlik gibime geliyor gecenin
.6 ( 9 ) Dokuz Eylül 2011- Bu gün oğlum asker oluyor. Bu gün benim için çok özel, çok farklı bir gün olacak, tabi ki de oğlum için aynı durum geçerli...
..Benim içimde sessiz çığlıklar var, benim içimde dinmeyen fırtınalar kopuyor. Ben isse sessiz bir bulutun geçişini seyreder gibi, seyirdeyim..
,,,,,,
,,,, Günaydın:
Hava serin gibi görünse de Sabah, her zaman ki güzelliğini taşıyor gün, ve güne uyandı sevdam.
Geride Arta kalan ne varsa şu dünyada, onları da bir gün silip götürecektir zaman
Güneşi bekliyor gün, o ise henüz yok ortalıklarda . Belki bu gün biraz geç gelecektir ,belki kendini süslüyordur,kim bilir, ama gelecektir bundan eminim ve herkesin günüü aydınlatacaktır yine eskisi gibi, Herkesin gönlü duyguları günlük güneşlik olması, dileğimdir arkadaşlar.Her şey gönlünüzce, her şey istediğiniz gibi yaşam tadında olsun, hoş geldiniz..
Merhaba Arkadaşlar Eylül ayı aha da gelip geçti. Bir avuç rüzgar, bir tutam yaprak bir kucak sevgiyle birlikte uçup gitti sayılır.Eylülde gel demiş Alpay, bir şarkısında. Demek ki bir hikmet varmış ki Eylülde istiyor sevdiğini yanına.Güzel bir mevsim olmuş Sonbahar benim içinde. Yoo, hiç bir şey büyümedi, hiç bir şey olgunlaşmadı bende. Sadece serinliğini sevdim, cömertliğini sevdim ve her şeye açık saydam oluşunu sevdim. Galiba ben bundan sonra Sonbaharı ve Eylülü seveceğim dostlar.))...
Hepinizin günü aydın yüreği şen olsun, güzel bir gün geçirmeniz dileğimdir..
Gündüz yavuz…29 / 10 / eylül 2011
,,,
Hayatını erteleme lütfen.
Erteliyoruz, erteliyoruz ve hep erteliyoruz. Birde bakmışız ki her şey ertelemişiz, üst üste yığmışız. Ondan sonra vahlansan neye yarar,her şey çürümüş ve de küflenmiş.Hemen hepimiz bunu yapıyoruz, sanırım bu bize savaş yıllarından kalmış, biriktir dar gününde işe yarar kullanırsın, bu zamanla tüm hayatımıza yayılmış ve bu düşünce bizi esir almış. Erteliyoruz, sevmeyi, sevilmeyi, ilişkilerimizi ve dostlarımızı da erteliyoruz. Sonunda elimizde kala kala yalnızlık ve birde mutsuzluk kalıyor. Alıyoruz keşkelerimizi başlıyoruz sızlanmaya, çok geç değil mi artık?
Gündüz Yavuz..
,,,,
Gene doldu gözlerim günün bu saatinde.., nedenini bilmeden. Bir toz mu kaçtı gözüme de, hüzünler yığıldı kirpiklerime ellerimle bir güzel, onları eze eze yok edemiyorum. Gene gözlerim buhar kaptı, sanırım mevsimin getirdiği nemdendir. Bir türlü kendime yakıştıramıyor, yakınıma getiremiyorum yokluğumu, yoksulluğumu, hayattan nasıl koptuğumu vede uzaklaştığımı..Bu gün içimde bir doluluk, bir burukluk var ki, ben bunu anlatamıyorum.
23 Nisan günü gibi. İçimde coşku, içimde hayat sığıntı gibi, sevdaları gömdüm, sesini unuttum hey yar. Aklımda kalan sen değilsin, sadece sesin, birde öksüz kalan anılarım.. Gündüz Yavuz...23 Nisan / 2012 Pazartesi..
Rutin hayatlar:
Şu an sakin görünsem de, sakin bir limana benzese de duruşum, her an bir fırtına kopacakmış gibi bir kabartı var içerimde, ve her an dışarıya fışkıracakmış gibi doluyum nedensiz nedenlerle
..Ellerimi klavyede, harflere tutunmaya çalışıyor, kelimelere uzanıyor, cümlelerle yol almaya çalışıyorum ki, yoksa kayıp gitmekten korkuyorum
Habire düşünüyor, durmadan düşündüklerimi tekrarlıyorum
Kendimi yenik görmemek için başımı hiç eğmiyorum, düşsede burnum onu da kaldırmıyorum yerden,
..Evet, aynen öyle
kendimi kaygan bir zeminde hissediyorum şu an, sanki parmaklarım klavyeden ayrılırsa kayıp gidecekmişim gibi oluyorum. Bu yüzden habire yazma ihtiyacı hissediyorum, gözlerim yanıyor, yutkunmalarım sıklaşıyor, ağzımın içinde biriken kelimeler sırsını beklemeden atlayıp intaar etmek için sıradalar.. içimde anlatamadığım bir burukluk var
Çok şey değil yaptıklarımız bizim.
Hemen hemen aynı şeyleri yapıyor , aynı şeyleri yaşıyoruz hepimiz.
Rutin bir hayat, tin tin inişler, sona doğru gitmekte olan bir yaşam var önümde şimdi.
Ağacın dallarında açan çiçekler değilim artık, kabul etmem lazım bunu.
Var olan yapraklarda sarardı, bunu da görmem lazım
Tutunabildiklerimle sarılıp, elimdekilerle de yetinmem gerek,
her gün her şeye günaydın diyebilmek, her bakış merhaba olmalı insan.
Her sabah birkaç dakika daha erkenden kalkıp
Her sabah biraz daha umutla bakmam lazım güneşe.
Yaşamak için sebebim olmalı, sebep içinde umudu tüketmeden, umutla yaşamam gerek, öyle değil mi?:
,,,,,
BİTMEYEN GECE:
Geçmiyor zaman, bitmiyor gece
Dört duvar üzerime üzerime geliyor.
Yalnızlığın verdiği efkârı dağıtamıyorum
Alaymı eder benimle, yoksa olağan akşamlarından
Birinimi yaşıyor gece karar veremedim
Bağırmak istiyorumgırtlağım yırtılana kadar
Haykırmak istiyorum nefesim kesilene kadar
Küfretmek istiyorum, bir ağız dolusu, rahatlayana kadar
beynimden dilime akan en kötü şeyleri söylemek
Ağzıma yakıştıramadığım ne varsa hepsini sıraya
Sokup, bir- bir söylemek istiyorum.
Hayal kuruyorum kendimden bir iki saat kaçmak için
Uzaklaşmak istiyorum, buradan, bu geceden
Ya yolun sonundaymışım gibi,
Ya da soğuk bir pınarın başında
Dilimde bir türkü doluyorum, sonunu bilmediğim
Bu şekilde geçiyorum vadiyi baştanbaşa.
Güneş tam tepemde, nasılda sıcak hava,
susamışım üstelik.
Vadinin tam ortasından akan suya koşuyorum
Sevda yudumlar gibi yudumluyorum avuçlarıma dolan suyu
, Su sıcak ama olsun, kimin umurunda
Başımı kaldırıp bakıyorum karşı tepelere sis aralığından
Yar çiçeklerden taç yapmış bana koşuyor
Tanrım akşam olmasın lütfen yar ulaşmadan
Bir gaz lambası yetmez yolu aydınlatmaya.
Hem gecenin ayazı da var üstelik.
Isınmak ne mümkün,
bir yanın ısınırken bir yanın üşür buralarda.
Kendi kendime irkildim,yok canım daha neler.
Geceyi yatıp, uyumak mı?
Anlatsamasam olur mu?
Yok, gene de anlatayım hazır zaman varken
Akşam oldumu buralarda, bu dağlarda yaşam bir başkadır
Yorgun düşer,yerle yeksan olursun
Öyle prensesler gibi,yedi kat yatak altında fasulyeyi hissetmek
Sökmez buralarda
Mekanın taş, yorganın sis, arkadaşın kendi nefesindir..
Ateşti yakan tezekten çıkan duman taşınırken
İdrar kokusu kaşır nefesine, ve yorganın nemli olasına aldırmazsın
İki tahta üzerine çekili otlara uzanıp,
uyumak için hiç de zorluk çekmezsin üstelik.
Allahım burada gece neden bu kadar kısadır?
Diye düşünmekten alamazsın kendini.
Toplam bir saat yatmışsın gibi, ve güneş doğsun istemezsin
Toplam kaçışım iki saatti ve hayal bitti,
gece yarısını bir dakika geçti geçecek...
Hayalde olsa hiç kimselere rastlamamışım,
o zamanlarda yalnızmışım ben meğer
Ben ne kadar şansız bir kızmışım böyle baksanıza
Yalnızlığım bugünün suçu değilmiş, hiçbir şeyin suçu bu gün değilmiş
Ben ezelden beri yalnızmışım da haberim yokmuş.
Gündüz Çepni Yavuz /10 / 3 / 2007 / pazar
,,,,,
Sevda yudumlar gibi yudumluyorum avuçlarıma dolan suyu
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.