- 1047 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
AÇIK PENCEREDEN ESİNTİ /1 ÇELİŞKİ
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Aynı anda hem mutlu, hem suçlu hissedebilir mi insan kendini, kalbim suç mahali... Hem yeşermek istiyorum toprağında, hem de kaybolmak ormanında bir daha hiç bulunamamacasına. Kalbimle mantığım kanlı bıçaklı. Hem eteğimin dibinde ol istiyorum, hem hiç var olmasaydın hayatımda. Pişmanlık değilsin, bunu kesinlikle söyleyebilirim. Nadasa bırakılmış bir kalbin, rengarenk çiçekler açması gibi bir şey bu yaşadığım. Ya ben çiçek açarken çöle dönen o orman...
Küçük bir kız çocuğu gibi, benim olmayan bir masalı yaşamak istiyorum. Yaşıyorum da üstelik arsızca. Bu masal edebiyatın kurallarını değiştirecek onu da biliyorum. Mutlu bitmeyen bir masal ekleyeceğim tarihe. Gel ve kalemi al elimden diye bekliyorum. Almıyorsun...
Eksiktim, tam oldum. Tamken yarımım.
Bizimkisi doymak için oturulmuş bir sofra değildi ki, bir şölendi. Sevişmek zebilken, ben Sahra’daki su damlasına taliptim. Kana kana içtim.
Aşk dediğin, iki kişinin tek bedene sığdığında, kalplerinin aynı ritimde atmasıdır. ’Ömür boyu’ sözünü beklemiyorum senden. Bu sözü ben de veremem. Biliyorum hiçbir fani, diğerine ömür boyu aşk ve sadakat sözü veremez. Bu dünyanın en aleni yalanıdır. Bedenin sadıkken, beynin bir başkasıyla sevişiyorsa, sözünü yemişsindir zaten. Yâr olmadıkça, yarenliğin gereği yok. İşte o gün geldiğinde özgürsün ve gitmelisin. Emin olabilirsin ki, bakışların beni artık büyülemediği zaman, başka bir büyücünün kutsalıma dokunmasına izin vermeden giderim ben de. Aramızdaki bir insan boyu mesafe yeterince kesiyor yüreğimi.
Yine de şunu söylemeliyim ki; bu kadar büyük bir mesafeye aldırmaksızın, yanımda yokken bile anadilim kadar yakınsın bana. Rüyalarımı hep anadilimde gördüğümü biliyor muydun? Tüm yabancılıkların içinde özüme inmek gibi bir şey seni dinlemek. Kelimeleri harflere bölüp, yeni anlamlar giydirmek. Ve onların bayram çocukları gibi cıvıl cıvıl dans etmelerini izlemek. İşte bu yüzden onca hırpalanmama rağmen benden gitmeni istemiyorum. Varlığın etrafımda dönen atlı karınca gibi.
Tüm bu şenliğe karşın, başka bir aşkın orta yerine düşmeyecek kadar olgun olabilmeyi dilerdim. Ama ben o şenlikte dans eden çocuklardan biriyim. Dengem bozulacak, düşecek ve ’acımadı ki’ diye ayaklanacağım belki. Aslında çok acıyacak. Ağlamak için bir duvar arayacağım. Duvarlar soğuk, içime ağlayacağım.
Ben gitsem... Tek başıma. Kendimi alsam, bilinmeyene sığınsam. Düşüncemden çıkıp, sarayınmışcasına keyif sürdüğün kalbimi terkeder misin?
Kısa geçmişim silinse, her şey yoluna girebilir aslında. Dudaklarım sızlamasa aklıma düştüğünde. Kalbim doğal ritmiyle atsa kalabalık bir yalnızlıkta yanımdan geçtiğinde.
Kendimi nasıl hissettiğimi biliyor musun? Tek bir cümleye sığdırabilir bir hâl. Tam uçmayı öğrenmişken, kanatlarım kırılmış gibiyim.
Önümde istasyon.
Tren çığlığı bölüyor düşüncelerimi. Ne dersin, kaçıp gitsem senden,
kendimi burada bırakabilir miyim? Kalmalıyım da nitekim. Senden giderken burada kalma zorunluluğu çok yorucu. Dönen çarkın içinde ufalanmadan hayat hamuruna karışmak. Çok kez gittim ben. Bu yüzden dışım yekpare, içim unufak. Kırıldığım yerleri görmüyor insanlar. Palyaço gülüşü kadar sağlam bir maske bilmiyorum. Üstelik bana da yakışıyor. İyi göründüğümü söylüyor etrafımdakiler. Sökülüyor insan oysa üzülünce, bilirsin sen de. Yırtılıyor içi. Yama ustası oldum zamanla. Ben yüzyıllardır kendi yaralarımı kendim dikiyorum. Üstelik öyle ustalaştım ki, kimse yara yerimi görmüyor. Bir ben biliyorum. Sevdiği adamın hayatında sığıntı olmayı kaldıramayacak kadar güçlü, çatısından gidemeyecek kadar bitkinim şimdilerde. Elbette toparlanacağım. Kendi hudutlarıma çekilip, kendi bayrağımı dikeceğim. Mülteci bir aşk nasıl da onur kırıcıymış. Başı dik yürümek ne zor başkasının toprağında. Sana değil, kendime kırgın, kendime öfkeliyim. Kollarına düştüğümde hissettiğim huzur çalıntı ve ben onu en derinime çekerken, suçluluk duygusu eriyip gidiyor. Bu tuhaf çelişki, çıkmaz bir yol gibi. Gidiyorum derken, sana çıkıyor her seferinde. Sabah kahvesi, akşam keyfi, kitap kokusu ve hatta sigaramın dumanı; sana bürünüp geziniyorlar günümde. Hani bal çok tatlı olduğunda acımtırak bir lezzet bırakır ya dilinde damağında, seni sevmek tam da böyle bir şey işte. Kovanına dokunmak, tüm ruhumun iğnelenmesini göze almakla eş değer.
Dokundum. Yara bere içindeyim. Sonra, yaralarımın üzerine kırmızı güller iğneledim hiçbir zerafet kaygısı taşımadan. Sen güllerimi gör, ben sana güleyim senden giderken, ki gidebilirsem ’Rahat ol, ben iyiyim’ diyebileyim. Bir prova yapayım istersen.
Artık seni sevmiyorum, hoş kal sevgilim...
YORUMLAR
Kaleminizden dökülenlerle ilk kez kesişti yolum ve iyi ki de kesişmiş. Yazının akıcılığı, sadeliği, aralardaki şiirsel söylemler çektikçe çekti yazının içine beni...
''yanımda yokken bile anadilim kadar yakınsın bana''
Altını itinayla çizdiğim repliklerden biri.
Çok teşekkür ediyorum bu kusursuz edebi ziyafet için, gönülden tebrikler ve sevgiler Zeynep Hanım.
Zeynep Süberk
Ziyaretiniz için teşekkürler.
Sizi okumayı gerçekten seviyorum. Ne zaman okusam aynı narinlik. Uzun zaman olmuştu okumayalı. Çok güzel.
Sevgilerimle.