- 469 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
YARASALAR VE TAVUKLAR
İnsanlar ve dolayısı ile de toplumlar değişkendir. Özellikle çağımızda değişim Geçtiğimiz tüm zamanlardakinden çok daha hızlı.
İnsanlar ve toplumlardaki değişim elbette kaçınılmazdır. Değişimi kabullenmemek de ayak uydurmaya çalışmamak da boşunadır. Kaçınılmazlığın bir yönü de elbette aydınlar dır. Aydınların işi topluma gidecekleri yönleri bir yol feneri gibi göstermektir. Ama asla insanları itelemek veya yolların tıkamak değildir.
Her değişimi “iyi” olarak algılamak da yanlış bence. Yoksa her şeyimiz sürekli değişir, istikrar mahrumu olurduk.
Ben bu değişimlerden birini ele almak istiyorum. Yatma, kalkma zamanı; eskiden insanlar güneşle bağımlı yaşarlardı. O doğdu mu kalkarlar. Batınca da yatarlardı. Sonra şehirleşme başları. Kırsal kesimde devam eden erken yatıp erken kalkma hala da sürmekte.
Şehirleşme beraberinde daha geç yatma ve daha geç kalkmayı getirdi, erken kalkmak onların işene yaramıyordu çünkü. Geç saatlere kadar sohbetler ediliyor. Televizyon seyrediliyor veya eğleniliyor, sabahında da bir iş olmadığı için geç kalkılıyordu. Sonra bu özenti halini aldı. Bir öğrenci arkadaşıyla konuşuyor : “Bu gece üçe kadar yakmadım.”, değeri:”İnanmıyorum, ne yaptın o saate kadar?” “Arkadaşlarla eğlendik.peki sen kaçta yattın?”, “Ben erkenden yattım.”, “Tavuk gibi”, Evet, tavuk gibi.”
Yıllardır böyledir. Erken yatma tavuklukla eş değerdir şehirde. İyi de tavuk üretken bir hayvandır. Şimdilerde yarasa olduk çıktık.