- 704 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ARTEMİSİA V
.......
.......
Orta yaşlı kilolu üst kısmı vÜcuduna adeta yapışmış ve kocaman göğüslerini ortaya çıkarmış, alt kısmı yayvan elbisesiyle yaşına göre güzel ve dikkat çekici bir bayan avluda ki mermer masa ve yine etrafında ki silindir şeklinde ki yere sabitlenmiş mermer oturakları, elinde ki ıslak bir bez ile siliyordu. O bu iş ile meşgulken, henüz genç bir hizmetkar olan Damianos (hayvan terbiyecisi) masayı silmekte olan bayan hizmetkara elini ağzının yanına koyarak kısık sesle "Karessa" (çok sevgili) diyerek seslendi. Bu sesi duyan Karessa birden irkilerek Damianos’a dönerek baktı. "ahh korkuttun beni Damianos" diyerek tekrar döndü ve kahvaltı için masayı temizlemeye devam etti. Damianos biraz daha yaklaşıp "Karessa ne yapıyorsun?"dedi. Karessa hiç Damianos’a bakmayarak eteğini toplayarak ayaklarının üzerine çömelip, oturakları silmeye devam ederek, "Damos şu an ruhumun derinliklerinde Poseidon ile sevişiyorum" diyerek kısacık ince cilveli bir kahkaha attı. Damianos gözlerini Karessa’nın toparladığı eteğinden açılan dolgun bacaklarından gözünü alamayarak "çok özledim seni, ne zaman tekrar buluşacağız" dedi. Karessa ayağa kalktı ve toparladığı eteğini bırakarak Damianos’un yüzüne bakmasını sağladı. "Petrus (kaya) beni bırakmıyor, şarapta içmedi bu gece, ayrıca neden beni sıkıştırıyorsun Damos, ben ölmek veya bu evden kovulmak istemiyorum, sende istemezsin, Biliyorsun Petrus’un karısı yok ve karısının yapacağı her şeyi ben üstlendim." Damianos, " karessa seni çok seviyorum, çok" diyerek Karessa’nın gözlerine baktı. Karessa neredeyse yarı yaşında olan bu gencin sadece şehvet ile aşkı bir birine karıştırdığını biliyordu. Ama bu durum onuda heyecanlandırıyordu. Bu sebepten bu sahte aşkı devam ettiriyordu. Damianos’a bakarak "Damos, damianos, bende seni çok seviyorum, lakin müsait bir durum olmadıkça seninle buluşmam, ikimizinde sonu olur. Petrus’u biliyorsun kıskançtır. Damianos ellerini Karissa’nın ellerine uzatarak tutmak istedi ama ani bir refleksle Karessa’nın dolgun elleri Damianos’un uzanan ellerinin üzerine bir şamar olarak indi. "hadi şimdi burdan kaybol çabuk. Senin burada değil atların yanında olman gerekiyor, Damos. Dedi. Damianos "Bu gece gel ne olursun Karessa." Karessa "tamam damos bir yolunu bulmaya çalışacağım, hadi git şimdi" diyerek Damianos’un kolundan tutup ittirerek, avluya süzen güneş ışığının değdiği bir noktaya bakıp, "petrus uyanmıştır" dedi. Damianos öpücük atarak oradan uzaklaştı. Karessa " ah damos, ah" diyerek gülümsedi.
Az sonra mükellef bir kahvaltı hazırdı. Petrus üzerine aldığı gelişi güzel aldığı kıyafetini düzeltmeden avlunun havuz kısmında belirdi. Avluda bulunansuyun aktığı yere çömelerek ellerini ve yüzüne su çarptı ve saçlarının bir kısmını ıslattı. Karissa hemen Petrus’un yanına giderek elinde ki bez parçasını petrusa uzattı. Petrus elini yüzünü ve saçlarını kurulayarak, Karissanın tebessüm ile bakan gözlerine ihtiyar çizgili çahresinde kırışık göz kapaklarının arasında sıkışmış gözlerini Karissa ya dikip; "çok güzelsin bugün Karissa" diyerek gülümsedi. Karissa hiç karşılık vermeden Petrus’un gözlerinin içine bakıp cilveli ve ince bir gülücük attı ve arkasını döndü, tam yürüyecekti ki petrus’un beş parmağını hafif bir şamar olarak kalçasında hissetti, kasıtlı olarak yerinden ayaklarının ucuna zıplarcasına yükselerek "ayy" dedi. Ve hızlıca birkaç adım öteye gidip tekrar Petrus’un gözlerine kinayeli bir bakış atıp uzaklaştı. Petrus böyle muziplikler yapmaya bayılırdı. Karissa az sonra şarap testisi ile masaya gelmişti bile, Petrus masanın başına oturdu ve "karissa nerede bu insanlar" dedi. Karissa az önce ki şakanın muzipliğini henüz yüzünde ki tebessüm ile belli ediyordu. Petrus a hiç bakmadan masanın eksiklerinı tamamlayarak " şimdi hepsi gelir, zaten justina ayaktaydı biraz öne efendim" diyerek tekrar avludan çıktı.
Justina omuzlarını ve gerdanını açık bırakan belini çepeçevre sarmalamış, aslında bir paçavra gibi olup Justina’nın vucudunun kıvrımlarında anlam kazanan elbisesi ile avludan girerek babası Petrus’un yanına sokulup yanağına bir öpücük kondurup, "zeus’un gölgesi evimizden eksik olmasın" Petrus gülümseyerek kızına yanında ki yeri göstererek, "güzel kızım Justina gel otur yanıma, bugünde çok güzelsin" der ve o sırada avludan içeriye Dardanus ve Basteus ve hemen arkalarından Karissa girer ve Basteus ile Dardanus masaya otururlar. Dardanus bir anda Justina’nın karşısında olduğunu fark eder ama yapacak tek şey gözlerini kaçırmaktır. Justina Dardanus’un gözlerinin içine doğru bakış atsada Dardanus hiç oralı olmamayı tercih etmektedir. Karissa şarap testisini sol elinin avuç içine alır baş parmağını testinin kulpuna iyice oturtarak sağ eline aldığı kupaları şarap ile doldurarak bütün masayı dolaşır.
Dardanus Justina’nın bakışlarından iyice rahatsız olmuş ve sonunda ortalığı geren bu sessizlikten kurtulmak için Petrus’a "persler hakkında ne dşünüyorsun" petrus elinde ki kadehten bir yudum daha içip, " bize gittikçe yaklaştıklarını düşünüyorum" diyerek güldü ve devam etti. "ayrıca kalabalık ve itaatkar bir orduları var. Çabuk kandırılabilir askerlerden ibaret ve bu sebepten cahil olduklarını düşünüyorum.
Dardanus " pe ki ya biz?" petrus devam ederek "bizler atalarımız gibi hür yaşamaya özgür düşünceye önem gösteririz. Bu sebepten kandırılmamız kolay değil. Ayrıca biz devletin bekası için tek yürek tek bilek olduğumuzda eğitimli savaşcılarımızın karşısında kimse duramaz. Dardanus altında ki oturaktan geriye doğru dik bir şekilde oturarak; "peki bizimle savaşacak olsalar ki bu olasılık gayet hızlı bir şekilde yaklaşıyor, savaşı kim kazanırdı?
Basteus konuşmaya dahil olarak; "tabi ki biz" dedi. Petrus gülümseyerek, "basteus açıklayamayacağı bir konuyu yüreği ile söyledi. Lakin evet savaş denilen oyun tahtasındabir hata dahi diğer tarafın kazanmasına sebebiyet verecektir. Biz Grekler plan yapabiliyoruz, öfke ile saldırmıyoruz, onları tuzaklarımız ve yetişmiş savaşçılarımız ile yıpratıp geri püskürtebiliriz. Onlar kalabalık olabilirler ve bu kalabalığı haklı bir üstünlük gibi görebilirler. İşte tam da bu sebebten kazanabiliriz.
Justina, Dardanus ve babasının konuşmalarını dinlemiyordu bile, sadece Dardanus’u düşünüyordu. Ne olmuştu da Dardanus kendisine bu denli soğuk duruyordu, bir an asabi bir tavırla elinde ki kadehi masaya hafif sertçe vurarak.
" lanet olası Persleri mi konuşacağız bütün gün" diyerek babasına döndü ve nazlı nazlı göz süzerek " babacığım politikayı sevmiyorum" dedi. Petrus kızına baktı güldü ve Dardanus’a dönerek; "güzel kadınlar politikayı ve savaşları sevmezler, onlar bu dünyada birer çiçek oldukları için sadece sevgi ve aşk dolu olurlar." Dedi. Karissa ya kadehini gözleriyle işaret ederek şarap doldurmasını istedi Karissa yine işgüzar bir şekilde Petrus’un yanı başına gelip kadehini doldurdu. Dardanus’un yanına geçerek onunda kadehini doldurmak için izin istediğinde, Dardanus elleriyle kadehinin dibinde ki kalan şarabı göstererek istemediğini belirtti.
Biraz sessizlikten sonra Justina, Dardanus’a bakarak; "sevgili Dardanus siz hiç sevdiniz mi, aşık oldunuz mu? Diyerek sessizliği bozmuştu. Dardanus justina’nın gözlerinin içine bakarak, "emin değilim" dedi. Justina biraz gülümseyerek, "bence her insan aşkı tatmalı, hele sizin gibi birisine bu duygunun çok yakışacağından eminim, diyerek, petrus’a döndü gözlerini süzererk nazlı, nazlı bakarak, "haksızmıyım baba" dedi ve gülümsedi. Petrus kızının hafif hafif Dardanus’a asıldığını farketmişti, gülümseyerek, "bence Dardanus aşk değil tam bir politika adamı" dedi ve kadehinden bir yudum daha şarap aldı. Justiana yine Petrus’a baktı; " senatörler bile aşık olur." Petrus gülümsedi, "çıkarları doğrultusunda olabiliyorlar, lakin buna ne kadar aşk denilir ki?" Justina gözlerini Dardanus2a tekrar çevirerek, "neyse ki Dardanus senator değil" dedi. Petrus, Dardanus’un son yudum içtiği kadehi masaya koymasına bakarken, Karissa yerinden şarap testisiyle kalkmaktaydı ki, Dardanus, "biz kalkıyoruz Basteus ile bana hediye ettiğiniz Grif’i aramaya marsyas çayının kıyılarına gideceğiz" diyerek yerinden ayaklandı. Petrus "siz rahatınıza bakın ben Damianos’u gönderirim." Dedi. Lakin Dardanus "hayır ben gitmessem eğer içim rahat etmeyecek" diyerek Basteus ile birlikte kalkıp Petrus’u ve Justina yı selamlayıp avludan çıkıp ağıla doğru yönlendiler. Bir süre sonra atları hazırdı, ikiside dörtnala çiftlikten uzaklaştılar.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.