Faziletli olmak, keskin bir kılıca oturmak kadar güçtür.-- bhartrıharı
çetin altungüneş
çetin altungüneş
@cetinaltungunes

BEN DE MÜRİDİNİM İŞTE MEVLANA

7 Ağustos 2017 Pazartesi
Yorum

BEN DE MÜRİDİNİM İŞTE MEVLANA

1

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1270

Okunma

BEN DE MÜRİDİNİM İŞTE MEVLANA

BEN DE MÜRİDİNİM İŞTE MEVLANA

Delikanlılık çağına ulaşmış Nazım Hikmet, o gün arkadaş bulup tek kale futbol oynayamadığı için, duvara şut çeker dururmuş.

Dedesi eski Konya valisi şair Nazım Paşanın yaşıtı ve fedakarı emekliler ve tarikat arkadaşı Mevleviler, kimi fesli, kimi sikkeli, kameriye altında oturmuş, tasavvuftan bahsederler, Mesnevi’den Farsça beyitler okurlarmış.

Nazım, topu ara sıra kameriyeye doğru kaçtığından, almaya gidermiş. Bir seferinde kulağına tuhaf bir konuşma çalındığı için lavanta çiçeklerinin ve süs bitkilerinin arasındaki topuna eli uzanırken öylece donmuş ve oracığa çöküp dinlemeye başlamış.

Misafirler dedesine diyorlarmış ki:

-Niçin gizlersiniz, Paşa hazretleri? Bu şiiri zat-ı devletlerinizden gayrı hangi Mevlevi yazabilir?

-Emin olunuz, ben yazmadım.

-İmzası da Mehmed Nazım.

-Aynı isimde başka biri de bulunabilir.

-Tevazu göstermeyiniz. Böyle bir nefise efendimizin kaleminden çıkmadıysa kimin eseridir acep? Mecmua henüz basılmış. Vapurda okur okumaz toplanıp arz_ı tebrikat için mübarek ellerinizden öpmeye geldik. Nur olun !

Paşa ısrar etmiş:

-Bu şiir hece vezniyledir. Ben aruz kullanırım. Mamafih...merak ettim...bir kere daha okuyunuz da dinleyelim.

Şiiri baştan itibaren okumaya koyulmuşlar.

Nazım Hikmet artık dayanamayıp kucağında topu, çilli yüzü kıpkırmızı, lavanta çiçeklerinin ve süs bitkilerinin arasından başını kaldırıp heyecanla manzumenin arkasını getirmiş

Ebede set çeken perdeyi deldim

Aşkı içten duydum arşa yükseldim

İşte huzurunda secdeye geldim

Ben de müridinim işte Mevlana

Misafirler kaç yönden şaşırmış: Evvela, kameriyenin hemen oracığında çiçekler arasından çatallaşmış bir çocuk sesi duyuluşuna...Fakat asıl, yeni basılıp köprüden hemen o gün satın alınmış bir mecmuadaki şiiri, torun Nazım’ın ezberlemiş oluşuna...

İçlerinden bir emekli müstantik kurnaz kurnaz gülmüş:

Demek ki küçük bey eser-i alinizi evrakınız meyanında görüp hafızasına nakşeyleyivermiş.

Bir taraftan paşa itirazlarına devam ederken öbür yandan da Nazım Hikmet haykırır dururmuş:

Benim de ismim dedeminki gibi Mehmed Nazım. Bahçede oynarken konuştuklarınızı dinliyordum. Mevlevi şiirleri yazıyorum. Mecmuaya gönderdim, basmışlar işte. Dergah’ta başka şiirlerim de basıldı, basılacak tabii. Kitaplarım da çıkacak tabii...

Pantalonunun cebinden buruşuk bir kağıt ve sigara izmariti kadar küçülmüş bir kurşun kalem bulundurmak adeti idi. Bunları çıkarmış, sonradan basılan şu şiirinden parçalar okumuş coşkun coşkun...

Eserin adı ’Değirmen Beygiri’ydi. İnsan kaderindeki değişmezliği tasvir ediyor:

...döneriz hep döneriz

Aynı yerde başlarız aynı yerde söneriz

Deriz ki ilerledik aynı yoldur geçilen

Bu ebedi zulmette bir seraptır seçilen..

O devirlerde Türkçe böyle açık açık yazılmıyor. Hele Mevleviler Farsça üzerineler. Mevlevi ruhunun saf Türkçeyle hece vezninde belirmesi, mutasavvıflarca mucize sayılmış. Bu mavi gözlü alev saçlı gencin Mevlevilikte pek manalı olan yuvarlaklığı telmih edercesine göğsünde bir top tutarak yerden fışkırması, ihtiyarları son derece etkilemiş.

Bu kimi ak, kimi kır sakallı mutasavvıflar, çocuk şairin elini öpmek için birbirlerini ite kaka seğirtmişler.

Nazım Hikmet’in, Mevlana ile ilgisi bu kadarla kalmıyor. Yıllar sonra, Bursa hapisanesinden yazdığı ekim 1954 tarihil mektupta der ki:

’Görüyorsunuz ya, polemiği ve kavgayı Hazret-i Mevlana’ya kadar götürmüşüm. ’Suret hem zillest’ diye başlayan ve dünyanın bir hayalden, gölgeden ibaret olduğunu söyleyen bir rubaisi vardır. Benimkisi yüzlerce yıl sonra Hazret’e cevap:

Bir gerçek alemdi gördüğün ey Celaleddin, heyula filan değil

Uçsuz bucaksız ve yaratılmadı. Ressamı, İllet-i Üla filan değil

Ve senin azgın etinden kalan rübailerin en muhteşemi:

’Suret hem zıllest...’ filan diye başlayan değil...








Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Ben de müridinim işte mevlana Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Ben de müridinim işte mevlana yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BEN DE MÜRİDİNİM İŞTE MEVLANA yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
glenay
glenay, @glenay
7.8.2017 01:20:20
Gerçekten anlattıklarınızı ilk kez duydum ve bir insan demek ki şair doğar demekten alamadım kendimi.
Çok güzeldi yazı. İlgiyle okudum.

Tebrikler Çetin bey,

selâm ve saygılarımla..
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.