- 758 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ŞAROL AĞA - MUTLU SON
Ağa’nın okul yaptırmak için anlaştığı şirketin gerçek sahibinin Hoca Molla olduğunun açığa çıkması küplere binmesine sebep oldu. Üstelik bu okulda öğrenciler Ağa aleyhinde kışkırtılmaya bile başlanmıştı. Köyün tüm çocuklarına yasakladı okullara gitmeyi. Devletin köye okul yapması hatta öğretmen göndermesi hiç de fazla bir zaman almadı.
’’ Bundan sonra okul herkese bedava. Bütün masraflar benden. Hatta kitap paralarını bile ben vereceğim ! ’’ diye köy meydanında nutuk atan Ağa minnet ve dua ile alkışlandı. Oysa ne okula, ne de kitaplara beş kuruş vermeyen Ağa, okulun yapım sürecinde yine yolsuzluğunu yapmış, avantasını kapmıştı.
İsyancıların köye yaptıkları baskınların arkasında hem Hoca Molla’nın hem de gayrimüslimlerin olduğu iddiasıyla devlete baş vuran Ağa, özellikle Hoca Molla’nın tutuklanmasını istiyordu.
İsyancılara gerek Hoca Molla , gerekse gayrimüslimler destek vermeye başladılar. Hatta isyancıların arasına çok sayıda adamlarını katıp yönetimde söz sahibi oldular. Bu desteklerle iyice güçlenen isyancılar Ağa’nın başına belâ olmakla birlikte, diğer köylere de baskın yapıyorlardı. Yönetimin tamamen gayrimüslimlerin eline geçmesiyle, dış devletlerden de maddi destek almaya başlayınca iyice güçlenip, devlet güçleriyle bile çatışarak, kanlı bir örgüt haline geldiler. Şarol Ağa’nın haksızlıklarına isyan etmekle başlayan bu hareket sonunda uluslararası kanlı bir örgüt haline geldi.
Gerek devlete, gerek çevre köylere hatta il merkezlerine bile baskınlar verip kan döken, can alan bu örgüt, bir tek Ağa’ya zarar veremiyordu. Üstelik Ağa, onlara karşı tutulan kadrolu bekçilerin maaşlarını cebine indirdiği gibi, köyü de devlet güçleri tarafından korunmaya alınmıştı.
Ağa zamanla daha da güçlendi, zenginleşti. Çevre köyleri satın aldı. Yeni tesisler kurdu. O zenginleştikçe, köylülerin geçim düzeyi daha da düştü. Fakat kimse sesini çıkaramıyor, yarı aç, yarı tok çalışmaya, yaşamaya devam ediyorlardı.
’’ Bu terör belâsıyla baş edebilmek için varımı yoğumu harcıyorum. Sırf sizin için ! Ben olmasam bir günde topunuzu boğazlar bu eşkiyalar sizin ! ’’
’’ Allah razı olsun Ağa’m Allah seni başımızdan eksik etmesin ! ’’
Sahip olduğu köyler, marabalar çoğaldıkça, seçimlerde onların oyları karşılığında aldığı rüşvetler de çoğalıyordu Ağa’nın. Öyle ya , hepsi de Ağa kime isterse ona oy vermek zorundaydılar. Ağa ne derse o doğrudur. Onlar Ağa’dan daha iyi bilemezlerdi. Bu yüzden hem aldığı para, hem de devletten aldığı hizmet, ödenek , kredi ve teşvikler günden güne artıyor, Ağa gücüne güç katıyordu.
Dağdaki örgütün döktüğü kanlar, devlete verdiği zararlar sürdükçe, Ağa’nın da büyümesi, güçlenmesi sürdükçe sürdü.
Yıllar böyle geçip giderken, ’’ Bu düzen böyle gitmez ! ’’ denecek millî bir olay meydana geldi. Ülkede yıllardır iktidarı elinde tutan parti iktidardan düştü. Hiç de beklenmedik şekilde yepyeni bir siyasi iktidar ülke yönetimine geldi.
Toprak reformuyla köylülere dağıtılan toprakların satılamayacağı gerçeğiyle, Ağa’ların eline geçmiş tüm topraklar yeniden köylülere verildi. Bu defa eski olayların olmaması, köylülerin topraklarına sahip çıkmaları, onları işletebilmeleri için her türlü tedbir alındı ve destek verildi.
Ağa, yaptığı tüm yolsuzlukların ve hukuksuzlukların karşılığı olarak hapse girdi ve tüm mal varlığına el konuldu. Şanlı köye ve diğer bazı merkezî köylere Köy Enstitüsü adı altında okullar kuruldu. Bu okullara tüm civar köylerden öğrenciler devlet imkânlarıyla taşınıp okutuldu.
Köy Enstitülerinde her türlü meslekten insanlar yetiştirilmeye başlandı. Özellikle gerek köylerde, gerek ülkede, hangi meslekten insana ihtiyaç varsa çocuklar o mesleklere yönlendirildi. Aynı okulda, sağlıkçı da, ziraatçi de, bilim adamı da, terzi de, berber de , imam da , marangoz da, elektrikçi de, telefoncu da yetiştirilmesiydi amaç.
Dağdaki örgüt kendi kendini feshetti. Bunlardan eli kana bulaşmamış olanlar affedildi. Diğerleri ise teslim olup cezalarını çekmeye razı oldular. Gayrimüslimlerin hakim olduğu köyde de barış sağlandı. Müslümanlar ve gayrimüslimler bir arada, barış içinde yaşamaya başladılar.
Çok kısa zamanda değilse de , zamanla gerek Şanlı köy ve civarında gerekse ülke çapında, özellikle halkın geçim düzeyinde oldukça belirgin bir düzelme görüldü. Özellikle huzur ve barış insanları en çok mutlu eden olaydı.
Sevgili dostlar ; anlayacağınız gibi bu bir masaldı. Tüm masallar gibi de mutlu sonla bitti. Ne yazık ki hayatın gerçeğinde kötüler kazanıyor genellikle. İyiler, masumlar ise ancak masallarda mutlu sona ulaşabiliyor. Gelin hep birlikte dua edelim ; tüm günahsızlar, iyi kalpliler, güzel vicdan sahipleri, insan severler, vatan severler, hepsi, yalnız masallarda değil de gerçek hayatta da mutlu sona ulaşsınlar artık.
Fikret T....
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.