Güzel bir şarkıyı dinlemek gibi olsaydı birini sevmek
Aşık olmak...ne kadar uzun zamandır hatırlamadığım,aslına bakılırsa pek çok detayını unuttuğum,o nedenledir ki rahat rahat ahkam kestiğim bir konu...Yüz yıllardır üzerinde en çok tartışılan ve asla tam bir düşünce birliğine varılamayan,ama yediden yetmişe herkesin bir fikir sahibi olduğu o kitlesel yıkım aracı. Yanlış ellere geçtiğinde tam bir biyolojik silah...
“İnsan düşünen bir hayvandır” fikrinden yola çıkıldığında,insana tüm mantığını bu kadar kolay unutturabilen başka ne gibi bir silah olabilir ki.Bir de para var tabii ki ama ben bu tip bir hırsla mantığını kullanamayan bir varlığı zaten baştan insan olarak kabul etmediğim için,olayı bununla hiç bulandırmayacağım.
Çok zaman düşünüyorum aşkı.Ne kadar tehlikeli ve nasıl da şahane bir duygu olduğunu kendime sık sık hatırlatmaya çalışıyorum.Bazen iyi bir film senaryosuyla,bazen eskiden kalma dörtlüklerle,hatta çok uzağa gitmeye gerek yok,güzel bir şarkıyı dinlemekle yapıyorum bunu.Ben yaşamayalı çok zaman olmuş,işlemeyen demirim paslanmışım,gözümden ırak ya,gönlüm de unutmaya yüz tutmuş;ama insanın en büyük dehalarından biri olan hayal gücünün belki de aşkı unutmayalım diye bulduğu bir şey olabilir mi diyorum acaba sanat,ki bir çırpıda alıveriyor kalbimizin kirini,pasını.İşte böyle zamanlarda bir ah çekmeden duramıyor insan.İnceden bir sızı rutin turunu atıyor vücutta.Allahtan ardı arkası olmayan bir damla yaş,kararsızca sallanıyor;hatta öyle güçlü bir bünyenin yarattığı bir sıvı ki kendi düşemiyor da bir parmak yetişiyor çoğunlukla imdadına.Velhasıl özlüyor insan kendini bir başkasıyla paylaşmayı...
Derken bir dost uğruyor ertesi gün.Akıllı,mantıklı,yetenekli,işinde başarılı bir kişi.Ama gel gör ki aşık.Öyle şeyler anlatıyor ki,suratımın aldığı o aptal ifadeden utanıyor,
anlayabiliyor maskesi takıyorum ara sıra.Ama alışmamış yerine maske,durmuyor,düşüyor bir kaç dakikada bir.Tekrar topluyorum kendimi,tekrar,tekrar...Bağırıp sevgili dostuma nasıl böyle salakça davrandığını haykırmamak,tutup omuzlarından kuvvetle silkeleyip hatta bir kaç tokat atmamak için zor tutuyorum kendimi. “yapma ya”, “tüh öyle yapmasaydın keşke”, “ay öyle demeseydin daha mı iyi olurdu acaba” gibi sakin yorumlar ve ardından gelen kalın yutkunmalarla olayı atlatmaya çalışıyorum ve amansız bir hastalığın pençesinde sayılı günleri kalmış bir kişi gibi gördüğüm bu dosta sadece acısız ve kolay bir ölüm dileyebiliyorum.
İşte o zaman anlıyorum sanat neden bu kadar hayranlık uyandırıcı.İşte o zaman anlıyorum aşk neden hayal gücünün en önemli besin kaynağı.Ve hep aynı cümleyle siliyorum o gözümden düşemeyen yaşı: Keşke güzel bir şarkıyı dinlemek gibi olsaydı birini sevmek....