- 652 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ŞAROL AĞA - 3
Epeyce silâhları vardı ama ne yiyecekleri vardı doğru dürüst, ne de paraları dağa çıkan isyancıların. Köye saldıracak, yağmalayacak güçleri de cesaretleri de yoktu şimdilik. İşgal altındaki köyün işgalci gayrimüslimleri geldi akıllarına. Onlar zengindi ; yiyecekleri de paraları da çoktu.
Bir gece baskın verdiler o zengin köye. Yiyecek, içecek ve para yağmalıdılar. Yakalanmadan da kaçmayı başardılar. Bir süre önce, köydeki baskıdan, şiddetten kaçan müslüman köylülerden bildiler bu baskını. Oysa ki , onların böyle bir şey akıllarına bile gelmiyordu.
Keyifleri yerindeydi, Şarol Ağa’nın yeni marabalarının. Hem doğru dürüst çalışmıyorlar, hem de bol yiyecek ve de silâh ediniyorlardı. Forslarına diyecek yoktu. Çocuklarının okul harçlarını Ağa ödüyordu. Onlara köprü de bedavaydı, çeşmeden akan ve diğerlerine parayla satılan su da.
Devletten yüklü miktarda onlar için verilen yardım paralarına, erzaklara Ağa çoktan konmuş, bunların bir kısmını onlara lütuf gibi sunuyordu. Hatta çocuklarının okul harçlarını bile aslında devlet karşılıyordu.
İleriki günlerde yardım kuruluşları tarafından gönderilen erzak, giyim ve paraların da sadece bir kısımlarını onlara lütuf olarak dağıtan Şarol Ağa, bu yeni marabaların öylesine kalbini kazanmıştı ki ; öl dese ölürlerdi !
Diğer köylülere toprak reformunda toprak dağıtan ve halâ köylülerin bu topraklarını işleyip geçindiklerini sanan devlet, Şarol Ağa’nın bu yeni marabalarına da toprak vermeye karar verdi. Aslında yıllardır Ağa’nın marabaları tarafından, onun adına işlenen hazine arazilerinden bir kısmı bu yeni marabalara dağıtıldı. Kendi başlarına ekin ekecek, biçecek, vergisini verecek güçleri olmayan bu yeniler, adeta yangından kaçar gibi Ağa’ya teslim ettiler tapularını. Paşalar gibi geçinip giderken, başlarında Şarol Ağa gibi bir ’ Evliya ’ varken, nelerine lâzımdı toprak sahibi olmak ?
Hoca Molla ile aralarına menfaat tartışması girmeye başladı. Gittikçe palazlanan Ağa, Hoca Molla ve diğer ihtiyar danışmanlarını iyice dışlamaya başlamış, hatta onları yok saymaya başlamıştı. Yeni marabalarına o kadar güveniyordu ki ; artık ne Hoca Molla’ya ne de heyetteki diğer ihtiyarlara tahammül etmek istemiyordu. Uzunca bir tartışmanın sonunda, Hoca Molla ve beraberindeki ihtiyarlar köyü terk etmek zorunda kaldılar.
Hoca Molla’nın yerine Ağa’nın amcası köylüye din dersleri, vaazlar, hutbeler vermeye başladı. Dağdaki isyancıların bu köye de baskın vermeye başlamasıyla, Hoca Molla ve diğer ihtiyarlar da anarşist ilân edildi. Köyü basan eşkiyalar, ona göre Hoca Molla’nın adamlarıydı. Sebebi de Hoca Molla’nın köye sığınan yeni malabaları istememesi, onları kıskanması olarak gösteriliyordu. Hatta Hoca’nın işgal altındaki köyün gayrimüslim işgalcileri ile işbirliği içinde olduğu bile söylendi.
Şehre yerleşen Hoca ve adamları, dağdaki isyancılarla iletişim kurup toplantı yaptılar. Hoca, Ağa’nın bütün yolsuzluklarını biliyordu ve onlara anlattı. Birlikte olduklarında, Ağa’nın varını yoğunu elinden alabileceklerini ve hatta Ağa’nın hapse gireceğini konuştular.
Toprak reformu ile köylüye dağıtılan arazilerin satışı mümkün değildi. Haberleri olmasa da köylüler o arazilerin halâ yasal sahipleriydiler. Hoca ve adamları öncelikle devlete bunu ihbar ettiler. Soruşturmaya gelen yetkililer, Ağa tarafından hazırlanan oyun sayesinde bunun bir iftira olduğuna hükmettiler.
Yapılan yardımların, dağıtılan erzakların Ağa tarafından hiç edildiği de bir türlü kanıtlanamadı. Ağa, her türlü tedbiri alıp tüm davalar boşa çıkarıyordu.
Dağdaki isyancıların baskınlarından devlet yetkililerine dert yanan Ağa, köyde, devlet tarafından maaş ve silâh verilen kadrolu bekçiler kurdu. Bunları da yine kendisine aşırı bağlı olan yeni marabaların arasından seçti.
Şimdi, bu baskınlar karşılıklı olmaya ve yaralanmalar, ölümler, bazen de tutuklamalarla sonuçlanmaya başlamıştı.
Fikret T...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.