Dünyanın Gelmiş Geçmiş En İyi Yazısı
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
"Sen daha iyilerine layıksın" diyordu yan masadaki Kızıl Saçlı Kız, karşısındaki delikanlıya, "ben seni kesinlikle hak etmiyorum, sorun sende değil tamamen bende.”
O, elindeki cep telefonuna gülümseyerek bakıyordu, "okunur be bu şiir, bi kez daha hatta bin kez daha okunur" diye mırıldandı. Şu hecelerdeki uyuma bakın nasıl da birbirleriyle cilveleşiyorlardı:
RONALDOMU MESSİMİ
NE RONALDO NE MESSİ
ALEMİN KRALI HAMİT ABİ
ÇIKINCA SAHAYA
RAKİPLER DÖKÜLÜR TEPSİ TEPSİ
RONALDOYLA MESSİ
GİDİP İÇSİNLER KUTU KOLA MEPSİ
NİKNEYM: HECENİN_DİBİ SÖRNEYM: HAMİT
NOT: BU ŞİİR 121LİK HECE ÖLÇÜSÜYLE YAZILMIŞTIR. BAŞLIĞIDA SAYARSAK 137. İNANMAYAN SAYSIN.
Ensesine inen şaplakla kendine geldi:
“Vay Hamit, naaabeer yaa?”
“İyilik Kamil, senden naabeer?”
“Süper tabi oğlum, bak yeni şiirimi oku!”
“Okudum, siteye gireyim beğenecem de.”
“İyi oldu bu E.D. sitesini keşfetmemiz, yoksa harcanıp gidecektik valla. Şimdiden 15 kişi beğendi bak.
“Havuz Çıkışı Banu Alkan Bakışlı Kadın da beğendi mi abi?”
“Tabiki oğlum, o kadın hasta oluyor zaten bana. Ya o değil de, bunu da günün şiiri seçmesinler var ya, bu kez mesaj atıp sorcam site yönetimine; dicem ki; “bir değil iki değil tam 3 şiirdir beni ısrarla görmezden geliyorsunuz, bakın bu 4. şiirim, kendiniz böyle şeyler yazamıyonuz diye kıskançlığın alemi yok, verin hakkımı…”
“Haklısın abi, ben de desteklerim seni “verin Hamit abimin hakkını” derim ben de.”
Yan masadaki Kızıl Saçlı Kız “Şimdi ben gidiyorum, kendine iyi bak, tamam mı?” diyerek masadan kalktı. Delikanlı hüngür hüngür ağlamaya başladı, göz yaşları kirli gömleğine damlıyordu.
Hamit “Gel birader ya, noldu?” diyerek delikanlıyı masasına davet etti. Delikanlı masaya oturdu “Kahretsin abi ya ben neden bu kadar mükemmelim, elimi nereye atsam bu üstün kişiliğim başıma bela oluyor” dedi elinin tersiyle gözlerindeki yaşları silerek. “Kızlar mesala abi, üstün kişiliğim karşısında eziliyolar, beni ulaşılmaz olarak görüyolar, sonuç olarak sap gibi kalıyoz ortada. Çok da üstünlüğümü göstermemeye çalışıyorum ama, napsam olmuyo işte, fazla üstünüm…” Hamit, “Seni çok iyi anlıyorum kardeşim” dedi, “Aynı durum bende de var, bak şu E.D. denen site de benim şiirlerimi kıskanıyor. Delikanlı araya girdi: “Vay şair abim benim, bende de var şairlik, hem de öyle böyle değil, bende binlerce sayfa şiir var abi, kendi yazdığım, bi gün dedim ki ulan madem yazıyon, bi kitap çıkar, herkes okusun, bencil olma, sendeki bu cevherden herkes faydalansın, ama gel gör ki yine benim üstün kişiliğim çıktı karşıma, aldım sayfalar dolusu şiirimi gittim, “PARA KARŞILIĞI HER TÜRLÜ KİTAP BASILIR YAYINLARI”na, ne deseler beğenirsiniz; “bunlar mükemmel şiirler, bizim yayınevimizin üstüne çıkıyorlar, şimdi farzedinki biz bunları bastık, nolacak? Bütün edebiyat camiası görsel olsun yazılı olsun her türlü vasıtayla bize akın edecek, sorular, sorular, sorular, röportaj üstüne röportajlar, bütün gözler üstümüze çevrilecek, kusura bakmayın biz küçük bir yayıneviyiz, bu baskıyı kaldıramayız… “ “3 kat para teklif ettim, kabul etmediler abi, yarın da “AĞIR ABİ YAYINLARI’na gitcem.” “Yakışır karde…”
Bu arada arka masadaki iki kişi:
“Duydun mu ganga Banu Alkan bakışlı kızlar varmış sitede, sitenin ismini not al hemen.”
“Bu gece damlıyoz panpi E.D.’ye!”
“Toplu mesaj atarız, veririz telefon numaralarımızı…”
“Şu badi salonunda verdiğimiz burus li pozlu resimleri de koyarız profillere, bizde bu Neymar saçları da olduktan sonra, kim reddedebilir bizi.”
“Ağızları açık kalacak ağızları…”
“Neyse, ganga panpa, şu selfi çubuğunu al da benim bir selfi resmimi çeksene, sonra da ben senin selfini şettiririm.”
Hamit’in sözü ensesine inen günün ikinci şaplağı nedeniyle yarım kaldı.
“Ooo Mert Abi!..”
“Abi yok lan, abi yok demedim mi ben sana, Mert, Mert…”
Niye abi, ben senin sevdiğin kız mıyım ki?”
“Sadece sahte saygı istemiyorum.”
“Tamam abi, demem bi daha. Ya abi, biz de seni bekliyoduk aslında, bilse bilse Mert Abi bilir dedik. Şimdi bu Kamil kardeşimiz elektro gitar çalmak istiyomuş, tamam mı, klasikten mi başlasam aca…”
Çıkın lan dışarı!.. Çııkın!.. Bi daha da gelmeyin bu kafeye, yetttiniz ulan artık, elektro gitar çalacakmış, klasikle mi başlasammış, zurnayla başla…”
“Tamam abi kızmana gerek yok, noldu ki şimdi?”
“Neyse…”
“Grup işi noldu abi, konserler ne zaman başlıyor?”
“Kovuldum, yetersiz buldular…”
“Senin gibi adamı?”
“Evet.”
“Eylül Yenge de ayrılmıştır gruptan, sen gidince?”
“Onla da ayrıldık, çok basitmişim.”
“Sen mi basitmişsin? Neyse abi, sana kız mı yok… Eski grubuna da dönersin, nolcak, zaten Mert olmadan bu grup bi hiç diyip duruyolar.”
“Ya bırak, onlar da hiç bilmiyor. Hadi kaçtım ben!”
Aynı günün gecesi Kızıl Saçlı Kız elinde akıllı telefonu, yazılı sohbetteydi:
“Ya Mert, ben sana bi şey söylicem ama…”
“Söyle.”
“Ya nasıl diyim… şey işte… ben senden çok hoşlanıyorum.”
“Sen de benim hoşlandığım bir arkadaşımsın.”
“Öyle değil, ben başka türlü…”
“Beni görmedin bile.”
“Olsuun.”
“Arkadaşlık iyidir.”
“Ama bak, ben arkadaşken başka sevgiliyken çok başkayımdır, sınır tanımam.”
“Sen daha iyilerine layıksın, ben seni kesinlikle hak etmiyorum, sorun sende değil tamamen bende”.
Mert “Şimdi ben gidiyorum, kendine iyi bak, tamam mı?” diyerek sohbet penceresini kapattı. Kızıl Saçlı Kız hüngür hüngür ağlamaya başladı, gözyaşları tertemiz pijamalarına damlıyordu.
Çok uzaklarda bi yerlerde, Dünyanın Gelmiş Geçmiş En Yeteneksiz Yazmayı Seven Kişisi bir yazısını daha sonlandırdı. Bu yazının adını “Dünyanın Gelmiş Geçmiş En İyi Yazısı” koyacaktı.
2015
YORUMLAR
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ
1944 yılında Gazianteb'in İslahiye İlçesinin Fevzipaşa Bucağına bağlı Kozdere köyünde doğdu. İlkokulu dördüncü sınıfa kadar köyünde, dördüncü ve beşinci sınıfları İslahiye Merkez Cumhuriyet İlkokulunda, ortaokulu İslahiye Ortaokulu'nda okudu. Liseyi ise Gaziantep Lisesi, Afyonkarahisar Lisesi ve Adana Erkek Lisesinde okudu. Yüksek öğrenimini Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde tamamladı.
Adana Devlet Su İşleri 6. Bölğe Müdürlüğü'nde 30 yıl Devlet memuru olarak görev yaptıktan sonra emekli oldu. Evli ve dört evlat babasıdır. 40 yıl Adana’da yaşadıktan sonra; 2002 yılından bu yana İstanbul'da ikamet etmektedir.
Küçük yaşlardan beri şiirle ve müzikle uğraşmakta, 23 adet basılı eseri bir o kadar da bestelenmiş güfteleri yanı sıra besteleri bulunmaktadır.
1992 yılından beri Ozan Dergisi'nin sahibi ve Sanat Yönetmenliğini sürdürmektedir.
NOT: İstemeyen silebilir...
MUSADE EDERSENİZ KENDİMİ TANITAYIM............................... Saygı ve Selamlar.
Dağ başında yaşamak fikri güzel...Anna rf grubunun kliplerinin çekildiği mekąnlar örneğin ya da çok uzağa gitmeye de gerek yok bizim köy de dünya harikası bir yer...
'gideceğim' demişsin...gitmek fiili ayaklardan önce aklın bir köşesinde tetikte hep...ne kadar çok gitme isteğiyle dolu güziđe yerler var ama hep duvardaki tabloda kaypak patikalar gibi duruyor...seyretmesi güzel rahatlatıyor ama o kadar işte...duvar uzaklığında kalıyor hep...etrafı tel örgülerle kaplı sadece ama o isteğin gözü hep açık, uyutmuyor...
rüzgãrla, dalgalarla boğuşuyorum...denizin sonunu merak ediyorum...yutacaksa yutsun diyorum, kayaya çarpacaksa çarpsın kırılsın bütün uzuvlarım...gölgesiz geçiyorum üstünden..feri sönmüş donuk gözlerle seyrediyorum dünyayı..."dünya, ben yokken de dünyaydı" zaten....
yavaş yavaş dağılıyoruz sanki...aynı ivmenin hızıyla kırılmaya da yakın...
'gideceğim' demişsin...sensiz buralar ıssız orman olur iki gözüm...üstüne bir de kibrit çakalım tam olsun...her yer kavruluyor zaten...ege denizi beşik gibi sallanıyor kimin umurunda¿..
'bir daha yorum yapmayacağım' demiştim hatırlarsan, 'sana iki hafta mühlet' demiştin sen de...güler misin, ağlar mısın güzel tesadüf gerçekten... sana 'gitme!' demek için bozulan bu yeminin sıfatına tükür miyim de n'apim şimdi¿¿¿
benden de sana iki hafta mühlet...dinlen, keyfine bak...sonra bi ara yazı ve şiirler hakkında konuşuruz icabında...
gözünü sevim gitarsız bırakma burayı!..
olricx
gitmek. ilginç. bir sürü iyi anlam içeren cümlede de kullanabilecekken, tek başına nasıl da hüzün veriyor insana. hele onu kullanan sevdiğin biriyse, şöyle gırtlağından akıveriyor o sözcük.
gitmek, içimizde bir köy gibi. hani orada uzaklarda bi yerde hep durur o. neresi olduğunu bilmesek de hep gideriz oraya. çoğunlukla ilk bi kaç adımda yorulup geri dönsek de...
10 ağustosta cidden o dağın başına gidiyorum. siteyle alakası yok. çok bunaldım. yanıma bir klasik gitar, bolca kitap, kalem ve defter alacağım. eylül bitmeden yine burdayım. sakın sen ve diğer sevdiklerim, onlar kendilerini bilir, kaybolmasınlar bi yere.
Der rollo may; yeni birşeyler yapmaya çağrılıyoruz,ayak basılmamış bir toprakla yuzleşmeye,kimsenin gidip de bize yol gostermek için donmediği bir ormana dalmaya çağrılıyoruz. Bu varoluşçuların hiçliğin kaygısı dedikleri şey. Geleceğe doğru yaşamak bilinmeyene sıçramak demektir; bu da,halihazırda emsali olmayan ve pek az kişinin kavradığı dereceden bir cesareti gerektirir...
...
Mizahi bir yazının arka odası..yazma cesareti..
olricx
bakmayın bana.
yürekten kutlarım.
saygılarımla.
Gülüm Çamlısoy tarafından 7/28/2017 4:44:27 PM zamanında düzenlenmiştir.
olricx
teşekkür ederim.
Gülüm Çamlısoy
duygular çok da coşkulu.
çok da hicap duyulası.
ama benliğin tezahürü ve çok da masum.
Ne kadar saçma ve boş bir kısır döngüyü yaşıyoruz yaşatıyoruz değilmi. Silkelenip kendimize gelmeliyiz. Yazının içinde yaşadığımız saçmalıkların izleri vardı. Yazı bu açıdan bakıldığında durup düşünmeye itiyor. Bu iyi bir şey. Görebilmek değerlli bir yetenektir. Ya da duyudur diyeyim.
O kadar boş şeylerle vakit öldürüyoruz ki yazık ediyoruz kendimize.
Hayat kısa boş şeylerle aramıza mesafe koyalım...
Sude Nur Haylazca tarafından 7/28/2017 2:28:51 PM zamanında düzenlenmiştir.
deli olma :)
ne demek süre hızlansın vs
umarım listen doğum falan yapar :))
Neyse
oh çayı koymuşum ocağa açmışım perdeleri
oturmuşum balkona mis gibi hava
(en azından sabahları böyle oluyor )
dünyanın gelmiş geçmiş en iyi yazısıyla haşır neşir olmuşum
kısa sohbet etmişim
şahit olmuşum
sonra üzerine bi bardak çay doldurmusum
keyfime diyecek yok
kutlarim gönülden
hasbihal etmek güzeldi
..
-Nawal tarafından 7/28/2017 7:26:02 AM zamanında düzenlenmiştir.
olricx
afiyet olsun.
kabiliyetli üyeler çerezlik yazılar yazdığında dondurma kutusunda sarma bulmuş gibi oluyorum.
olricx
-Çoluk Çocuk Falan Filan
-Karı Kız Falan Filan
-Şehirdeki Melekler
-Karanlık Adam
-Tımarhane Dünlüğü
listem bu şekilde. bir yazım güne getirilip 5-6 saat sonra vazgeçildiğinde kızıp sildiğim yazılar. aralarında ilk denemelerim de var. ve evet bazıları beni de tatmin etmiyor. liste bittiğinde yeni bir öyküyle finali yapıp siteden ayrılacağım. süre hızlansın diye bazılarını paylaşmaktan vazgeçtim.
teşekkür ederim.