Melekler
Bugün, meleklerin son günüydü.
Kanatları kırılmış beyaz periler, çiçeklerden oluşma taçlarını takarken, kuşlar birer birer kıskanıyordu kanatlarının hafifliğini. Ve naifliği yüzlerinin, kıskandırıyordu tüm kelebekleri.
Dumanlı bahçelerde süzülen gri kediler, ak sütlerini içip yavaş yavaş büyümüşler. Sopalarından inen tüm kötü kalpli cadılar bir kez daha hayran kalmış meleklerin duruluğuna. Ve demişler; “Sizi tanrılar, doğayla mı süslemişler?”
Ağaçlar uğulduyordu meleklerin arkasından. Ve çocuklar, eskimiş kitaplarını hevesle okuyordu. İnci taneleri süzülüyordu saçlarından. Ve yaşlılar, ellerinde eski fotoğrafları tutuyordu. İmrenerek baktıkları tüm o sarı anılar tarih olmuş, pembe yanaklarından taneler dökülüyordu. Tanrılar, onları birer birer uykularından uyandırıp yanlarına alıyordu; korumak için kırmızı kaplı ölümlerden.
Bugün, tarihteki en son günüydü meleklerin.
Narin boyunlarına dolanmış ipek fularlar, yumuşaklığına bulutları imrendiriyordu. Yaprak gibi damar damar olmuş gerdanları ve birer birer çatlayan parmak uçları, tarihin ilk günü kadar güzel kılıyordu onları. Ve güzellerdi, en az tarih kitapları arasında kurutulmuş çiçekler kadar.
Ve güzeldi melekler, kendilerini hatırlatanlar kadar.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.