Kibirli Fareler
"Ne Batı’yı tanıyoruz ne Doğu’yu... En az tanıdığımız ise kendimiziz. Biz Müslümanlığından, Doğululuğundan, Türklüğünden utanan, tarihinden utanan, dilinden utanan şuursuz bir yığın haline geldik". Cemil MERİÇ
Kendini beğenen bir fare ve arkadaşlarını kırmak istemeyen bir deve günlerden bir gün arkadaş olmuş.Fare devenin bu huyunu bildiği için onun yularını eline almış. O önde deve arkada yol almışlar. Onları görenler şaşkınlıklarını saklayamamışlar: Yuları farenin elinde olan koskocaman bir deve!..
Deve fareyi kırmamak için itiraz etmeden onun arkasından yürüyormuş. Fare ise kocaman bir deveye aklınca üstünlük sağladığını düşünüyor, kendini beğeniyor ve “Ben ne yiğit, kuvvetli biriymişim. Koskoca deveyi yularından tutmuş sürüklüyorum” diyormuş.
Farenin bu kendini bilmez hali devenin dikkatini çekmiş. Farenin çevreye caka satarak yürüyüşüne sinirlenmiş ve ona güzel bir ders vermek istemiş.
Fare önde deve arkada bir ırmağın kenarına varmışlar. Fare ırmağı görünce durmuş.
Deve onun duraklayışına karşı:
- Ey, dağlarda ovalarda önümde yürüyüp bana yol gösteren yiğit fare. Sen benim yol göstericimsin. Yürü ki ben de arkandan geleyim demiş.
Bunun üzerine fare;
- Bu ırmak çok büyük. Boğulmaktan korkuyorum, diye cevap vermiş.
Deve ırmağın derinliğini fareye göstermek için suya girmiş. Sular devenin ancak dizine kadar geliyormuş. Deve fareye;
- Su ancak diz boyunda. Neden bu kadar korktun? demiş.
Fare cevap vermiş:
- Dizden dize fark var. Senin için karınca, bizim için bir canavar, ejderhadır. Senin için diz boyu olan su benim boyumu yüz kere aşar.
Bunun üzerine deve;
- Öyleyse, bir daha küstahlık edip, kendini üstün görme.
Günümüzde fare egosu ile çevresindekileri yönlendirecek , yönetecek , kendi sözünün ve kendi fikirlerinin her daim üstün olduğu düşüncesinde hareket eden yığınlar var. Tarihin her kademesinde bu belde de aynı minvalde hareket eden “kibirli fareler” olmuştur ve olacaktır da. Yaşamı sadece kendileri zanneden “kibirli fareler” diğerlerini o yörüngenin uydusu hatta hizmetçisi görürler. Taşın altına elini koyanların bunu “kibirli fareler “ için yaptıklarını düşünürler. Elitizm inancında olan “kibirli fareler” söz hakkının kendilerine , dinlemenin diğerlerine , hükmetmenin kendilerine , itaat etmenin diğerlerine , karar vermenin kendilerine , uymanın diğerlerine ve toprağın üstünün kendilerine , toprağın altının diğerlerine ait olduğunu düşünürler. Narsist ve kibirli fareler......
Daha çok değil 15 Temmuz’da bu beldede devletin kendi elleri ile yetiştirip ,büyüttüğü zehirli sarmaşıklar-ca bir katliam gerçekleştirildi. O günlerde söz söyleyen , hükmettiğini düşünen , karar merci olarak kendilerini gören ve toprağın üstüne sahip oldukları zannında olanlar değil .Bilakis , söz dinledikleri , itaat ettikleri , uydukları ve toprağın altını reva gördükleri dimdik ayakta o zehirli sarmaşıkları karşı durdular.... “Kibirli ve narsist fareler ise....”
Yıllar yılı “kibirli fareler” bu halkı cahil-cühela , karnını kaşıyan , koyun sürüsü , eğitimden uzak , maddi yetersizlik içinde güdülen yığınlar olarak gördüler. Kucağında oturmakta bir beis görmedikleri modern(!) batını kulaklarına üfledikleri sufleler ile yedikleri çanağa pisleyip durdular. Bunu yaparken de bu beldenin sahibi olduklarını iddia ettiler. Taşın altına elini koyan bu belde halklarına küfretmeyi bir meziyet bu belde halklarını ise külfet gördüler. Hakkaniyet söz konusu olduğunda ise adaleti değil adaveti seçtiler.
Yeri geldiğinde “Özgürlük” naraları atan “kibirli farelere” Özgürlük Nedir? sorusuna hiçbir zaman cevap veremediler. “kibirli fareler” için özgürlük sadece kendi için dönen bir dünya tasavvurundan başka bir şey değildir. Her zaman iktidarın kendi hakları olduklarını düşündüler. Ancak bunun için hiçbir zaman mücadele etmediler. Onlar için sadece “İktidar bizim hakkımız” düşüncesi vardı. Oysa Tolstoy’un dediği gibi “İktidar , ancak onu eğilip alabilme cesaretini gösterenlere verilir. “ Yani taşın altına elini koyma cesareti olanların hakkıdır. Bu cesareti gösterenler “kibirli farelerin “ taşın üstüne oturmalarını bile umursamaz . Sadece gayeye odaklanırlar. “Kibirli fareler” işte o yüzden derin bir dere kenarına geldikleri zaman ancak akılları başlarına gelir.
Bugün bu belde halkını küçük gören “kibirli fareler” üretmeden , çalışmadan ve emek vermeden o küfürler dizdikleri ve inkar ettikleri eskilerin miras-yedicileri-dir. Zulmün 1453’te başladığını sokak köşelerinde duvarlara yazan kılıç-artıklarından ve bu devletin kendi elleri ile diktiği zehirli sarmaşıklardan başkaları değildir. Bu beldenin asıl sahipleri ,yıllarca bu belde de hak yiyerek , adalet naraları atan ve secde makamına egolarını koyan alnı-secdeli münafıklar , hak hukuktan dem vurup kendi değirmenlerine su taşıyan hoca kılıklı haşhaşiler , batının kucağında rahatsızlık duymadan kendi nesline , milletine ve devletine kan kusturan narsist ve kibirli esvaplı iblisler , iktidar yalakası saray soytarıları , fitne çobanı Selül’ler , menzilinden şaşmış Samiriler ve niceleri ....değil .Bilakis ,bu beldenin sahibi olan Rahman olana kullukta zerre tereddüt etmeyen ümmetten başkası değildir.
Bugün bu belde de her türlü zehri zerk eden batı avanesi neyin diyetini ödemektedir. Asıl niyeti aşikar olanlar cehlin düdüğünü öttüre-dursun (tencere-tava çalsın) bu beldenin asıl sahipleri hakları olan ve dün gasp-edilen ne varsa geri alacaktır.
“Kibirli fareler “bir mecliste her hangi bir münazarada laf üstüne laf koyamayacak ve sadece belirli argümanlar ile lafazanlık yapan ve konu hakkında mülahaza sahibi olmayan , fikir üretmeden başka fikirlerin borazanlığı ile caka satan yığınlardan başkası değildir “kibirli fareler” Batının kendine “müselman” ideolojileri ile bu beldeyi tımar etmeye çalışanlar , hak , özgürlük, adalet,hukuk ve bilumum vicdani kavramları batı menşesi olarak addede-dursunlar . Batılı “kibirli farelere” hizmetkar olsunlar . Bunun koca bir illüzyon olduğunu bu belde halkları artık biliyorlar. Bu beldeye muhacir olan göçmenler üzerinden siyaset yapanların kucağında oturdukları batı tarafından nasıl göründüklerini bilmiyorlar mı? O özgürlük abidesi batı Suriyeli göçmenler ülkelerine geldiklerinde parmaklarındaki yüzüklere kadar almadılar mı? Kucağında küçücük torunu olan mazlumlara voyvodalıklarını göstermediler mi? Her zora düştüğünde batının koynunda gönüllü fahişe olan “kibirli fareler” Bu belde artık “Özgürlük ,adalet , hak ve hukuktan” dem vuramazlar..... dökmek istedikleri deniz artık çok uzaklarda .....
Artık bu belde halkları özüne dönüyor. Bunun farkında olan “kibirli fareler” dün olduğu gibi bu belde halklarını cahil , koyun sürüsü ve gerici olarak varsın görsünler Üstat Cemil MERİÇ’in ifadesi ile “Murdar bir halden muhteşem bir maziye kanatlanmak gericilik ise her namuslu insan geridir.”
Son söz bu beldenin halkları yine bu beldeyi yönetenlerden sadece ve sadece “SAMİMİYET” bekliyor. Ya devleti yönetenler içinde bulunan “irinleri” sıkıp atacak veya o “irinler” tüm damarlara tekrardan sirayet edecekler . Artık necasetten arınma vaktidir. Necaset olan bir bünyenin necabet işler yapması beklenemez. Bunca yaşanan zorlukların , acının ve zulmün tek ilacı devlet içinde ne kadar necis ur var ise temizlemektir. Samimiyet ile arkanızda duran bu beldenin inanmış halklarına devleti yönetenlerin NAMUS BORCUDUR. Zira bu andan itibaren geri dönüş felakettir. Samimiyet ile Hira dağının çocukları gibi hareket etmezsek . Yine üstadın dediği gibi. ;
· Olimpos dağının çocukları, Hira dağının evlatlarını asla kabullenemeyecektir.
19.04.2017
Hattab
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.