BABAM DEDİ Kİ;
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
BABAM DEDİ Kİ;
Yıllardan hangi yıldı bilmiyorum. Ama yazın en sıcak zamanların biriydi.
Günlerden cumartesi, yirmibeş veya otuz sene öncesi: aslında bunun pek fazla önemi yok. O yıllarda birbirinin aynı günleri yaşar dururduk. Yaz mevsimleri okullar kapandımı daha ertesi gün tarlalara taşınırdık.
Tütün, pamuk, bostan, patlıcan, kavun yıl ne ekilecekse o işte! Öylesine yorulurduk ki; akşam olunca yataklara dökülür sızar kalırdık. İşin sıkılığına göre: bazen tütünü akşamdan birlere ikilere kadar, bazense akşamdan yapraklar diri değilse, geceleri saat iki üçten sabah dokuza kadar tütün kırardık. Çevremizde bütün insanlar öyledi. Her tarlada lüx ışıkları. Bazen geceyi bölen silâh kuru sıkı sesleri yükselirdi. Bir kaç el.
Bazen uykusu gelen ayılmak için türküler, şarkılar tuttururdu. Sabaha yakın içimizden birileri çay yapmaya gider, çayın yanında İzmir tulum ekmek arası isteyen domates, birer dişlerdi. O paslı ellerle öylesine nefis gelirdi ki, tarifi mümkün değil. Öyle çok çalışıyorduk ki, yediğimiz içtiğimiz her şey çok tatlı geliyordu. Pazardan yağ, tuz, elma, armut, patates gibi temel ihtiyaçlar alınırdı. Haftadan haftaya işte lazımsa. Zaten evin yanı başına her sebzeden yeteri kadar dikilirdi.
Sabahları ekmekçi geçerdi . şose yoldan her tarladan birisi genellikle çocuklar yollanırdı. Bir kucak ekmek almaya, öğlenleri iser; dondurmacıların düdükleri birini kaçıran ötekinden alırdı. Alacak olan!
Şimdilerde o günler yaşanmamış gibi oldular. Velhasıl çetin geçerdi. Yazlar, öyle ki kaçıp kurtulmak isteyeceğiniz anlar çok olurdu. Bu gün iyi hatırlıyorum. Babam, Ödemiş pazarından geldi. Bizde annemle tütünün dizmesine ikindeye yakın bitirirdik genelikle.. Evimizin önünde işi bitiririp, sulayıp süpürüp oturmak için can atardık. Biraz işten nefeslenmek öylesi iyi gelirdi ki;
Evin önünde kayısı şekerpare ağacı vardı. Bu gün bile duruyor. Geçen yaz gittiğimde bakmaya gittim. Adeta bir orman olmuş! Beyaz dut, incir ağacı asmalar yerlerde erikler, şeftaliler kurumuş. Kuyunun üstünde daha bebeklikten suyunu verip büyüttüğümüz ceviz koca bir evren olmuş! O zamanlar her yıl evin önüne sıra sıra fesleğenler, kirli fadimeler, küçük kadife, arap laleleri üç renkte beyaz, pembe, vişne çürüğü renkli tohumları yayılır ekili alanlada bile kendiliğinden çıkardı yıllar geçtikçe. Yaşadığını yaşanan zamanda farketmiyor insanoğlu: işle, uğraşla aşır neşir olurken.
Neyse; babam bazı günlreri pazarlara giderdi. Pazartesi evde. Salı tire’ye mal almaya giderdi. Çarşamba günleri kiraz pazarı perşembe, cuma evde cumartesi Ödemiş pazarı pazar günü bizim nahiyenin pazarı yani bizim köy. O gün cumartesi ydi günlerden güneş günbatımı zaman akşam yemeğini yemiş üstüne çayımızı içiyorduk!! Tatlı bir esinti geldi. Batıdan İzmir tarafından. Annem, aneyy dedi. İzmirliler fistanlarını savurup duru ne güzel ülen biz buralarda bir şey görmeden ölüp gitcez dedi. Babam dedi ki; ortalık cayır cayır yanıyo onlar böyle bir yeri arayıpta bulamıyo siz farkında değilsiniz.. Biliyon mu bu yeşillik için bu çayın tadı hiç bir yerde yok! Bunu unutmen gün gelip bu günleri arayıp bulumuyaceksiniz... Ben unutmadım babam ... Hala bbir balkonda o çayın tadını arıyorum...
Nurten Ak Aygen
23/07/2017
YORUMLAR
Çocuklukta, gençlikte yaşarken henüz meşakkatli, zorlu gelen birçok şey yıllar geçtikçe buruklukla karışık tatlanır da
O zaman tatlı gelen, zevk alınan durumlar, olaylar ise yıllar sonra nostaljik bir özlem uyandırır
Yaşamın içindendi anlattıklarınız, sesinizle soluğunuzla hale hale kuşatılmış nefasetini salmış, okuyanı sarıp sarmalıyor hani
Güne gelen yüreği, emeği, kalemi, kelamı kutlarım
Saygı ve selamlarımla...
Okurken denk geldiğim durum ve duygular içinde sevdiklerimizi anılarla canlandırıyor gibi geldiği için mı yazıyoruz diye düşünmekle beraber boylece çaresizliğimizin altını bir kere daha çiziyoruz gibi geldi. Uzun bir cümle oldu:) olmadı mı yoksa:( Kaleminize saglik. Çok dokunakliydi.
Ah o eski günler.Çocukluk günleri, hayatın en güzel yılları, yazınızı zevk ile okudum.Bizim oralarda da tütün, kavun karpuz işleri v.s. olur.Bir ovamız vardır ki herbir tarlada çardak mevcuttur, bir taraftan tütün, kozak vs.işleri yapılırken çardakta mevcut olan çaylar demlemeye bırakılır, yiyecek eşliğinde iş arasında tüketilir. Acıpayam ovası püfür püfür eser.Denizli' den selam ve saygılar.