Nereye kadar..
Nereye kadar...
Uçuyor yıllar, gözümüzün önünden ne kadar çabuk jet hızıyla ve kırgınlıklar, haksızlıklar yinede az biraz anlık sevinç ve mutluluklar. Ülkece hüzünlü, acılı bir deneyimden geçiyoruz. Artık eskisi gibi güven duyamıyoruz. Belli ki; dostlar dost değil. Konu komşu arkadaşlar ve hatta akrabalar her bir insanoğlu bu oyunun bir parçası: ben insanların en çok gözlerine bakarım konuşurken, çoğu zaman sözlerine aldırmam. Çünkü; en çok onlar belli eder samimiyeti, düşmanlığı ve sözleinin arkasına gizlenir kindar bakışlar.
Biliyor musunuz? Uzun zamandır merhabalar anlamını yitirdi. Adete bir toplumda yaygın bir hastalık misali yayıldı. Güvensizlik, insanlar neredeyse kendinden bile kaçar oldu.
Bu anlamsız, adlandıramadığım toplum toplu bir travma içinde oluşumuz, bizleri hangi pisiko terapi tedavi edebilir ki; bilemiyorum.. Sadece savaşlardan savaşlara, felaketlerden felaketlere bir araya gelebilen bir millet bu türk milleti: adeta tarlasında mutlulukları ekmekten ziyade acı ve hüzünlü bir sefer bu! Sahi acınmayı, şikayet etmeyi bildiğimiz kadar mutlu olmayı deneyebilirmiydik, yaşadıklarımızdan ders çıkarabilseydik. Derken bile çaresizliğimize ağlar gibi: acılara dört elle tutunmak yerine, çözüm yolu bulunsa bir an önce zira şafak çok karanlık görünüyor.
Birileri atlarını oynatıyor ve bizler görünmeyen bir tribünden seyirci; kimi bu alçaklıklara alkış tutuyor. İnanç içinde inançsızlığın, yolsuzluğun, suskunluğun resmini çekiyor. Büyük kamera bütün hızıyla geçiyor zaman! Ardında büyük travmalar bırakarak! Sizde biliyor olmalısınız? Masum değliz hiç birimiz. Çünkü bizler, birbirini sevemeyen egoları yüksek tirajda hep bana hep bana benlikçi bir toplum oldok son yıllarda. Yoksa eskidende mi böyleydik . kimbilir?
Uzatmak istemiyorum. Bizler ne zaman birbitimizin haklarına saygı duymayı öğrenirsek o kadar kolay olur yaşamsk! Birbirimizi sevmek zorunda değiliz.. Ama sevseydik daha iyi olmazmıydı.
Bizler gerçekten sorunları, acıları, hüzünleri kendimiz davet ediyoruz. Lütfen! Biraz kendimizi sevelim artık! Bu iş nereye kadar...
Anlık bir yazıdır. Muhtemelen öyle kalacak. Çünkü; ardıma bakmayı sevmiyorum..
Sevgilerimle.. Değerli dostlar...
Nurten Ak Aygen
22/07/2017
Nereye kadar.. Yazısına Yorum Yap
"Nereye kadar.." başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
22 Temmuz 2017 Cumartesi 17:50:34
Kuşbakışı değerlendirme
Yükseklerden ovayı izlemek
Bozuklukları, aksaklıkları görmek
Ömür bir göz açıp kapama süresi evet
Ne var ki, bundan en çok bahsedenler bazen en kaba saba
İnsanların en çok gözlerine bakmanız da makul bir yaklaşım
Gözler kalbin aynasıdır çünkü
Yalan nedir bilmez onlar
Gözler tıbbi alanda da önemli ip uçları saklar
Gözlerde ki renk değişimi hastalıkları belli eder
Dolayısıyla gözler hem bedensel hem ruhsal hem kalbi göstergelere sahiptir
Nihayet yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Ülkemize selamet, huzur, bereket, esenlik dilerim
Her türlü terörü Allah kahretsin
Saygı ve selamlarımla...