- 784 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YALNIZLIK ORMANI
Yalnızlık bir bakıma bireysel mahremiyet demek değil mi? Mahremiyet yanı baki kalmak kaydıyla, yalnızlığın çok da istenir, özlenir bir şey olmadığı kanısındayım. İnsanın kendini öteki insanlardan yalıtmaya yöneltmesi, inziva tarihi kadar eski, felsefenin ve sanatın başlangıcından beri en eski ve en temel tartışma konusu ve izlenimlerinden biri;aşk gibi,ölüm ve ölümsüzlük gibi. Açlık ya da işsizlik veya hastalıklar gibi de gündelik hayatın temel sorunlarından biri. İnsanla başlıyor, insanla sürüyor;yine insanla genden gene, kuşaktan kuşağa geçiyor.
Yalnızlık ormanı?!
Bu insana özgü. Günümüz toplumlarının hastalıklı sonucu. Bencilleşen , birbirinden kaçan , kendisinden başkasını düşünmeyen, buna yöneltilen, koşullandırılan, zorlanan...Bir orman oluşturan yalnızlıklar toplamı.
Aranılan, ama bulunduğunda kurtulunmak istenilen şey. Bir tür hastalık da diyebiliriz buna?
Zehir gibi acı hastalık. Kurtulunması ya da teslim olunması gereken...Buna bir çeşit kanser de diyebiliriz;bütün bedene egemen oluncaya dek yayılmasını sürdüren...
Bir şey eksik kalıyor. Yalnızlık mı başlı başına kötü bir şey, yoksa onu bu hale getiren insan mı?
Sınıflı toplum olmanın zorunlu sonucu bu. İnsanı kendi içinde bin parçaya bölüyor kapitalizm ve ondan istediği biçimi yaratıyor. Kapitalizm istediği biçimde oluşturulmuş insan, tek başına güvensiz, kuşkucu ve çaresiz kalıyor, acısını da, sevincini de, gönencini de paylaşamıyor, bundan kurtulamıyor. Oysa bunu yapabilir; yalnızlığı bir kaçış ya da bir erdem veya bir çaresizlik olarak görmekten çıkarabilir. Ağaçlardan oluşan bir orman gibi yalnızlıkları, çaresizlikleri, olanaksızlıkları yan yana getirebilir...Yan yana getirdiği her şey kendi zıddına dönüşecek, karşı yalnızlık, karşı çaresizlik, karşı olanaksızlık oluşturacaktır. Bir düşünce, asla yalnız olmadığını da anlayacak, bundan kurtuluş yolunun var olduğunu da görecek aslında. Kendi bireysel yalnızlığına hükmedecek, onu başka yalnızlıklarla birleştirecek, onunla yaşamayı öğrenecek, onu sevecek hatta. Çünkü yeteri kadar yalnızlığa da ihtiyacı var insanın. Bir karınca kolonisindeki katı yaşama ve çalışma disiplini, karıncanın yalnız kalmasını yasaklıyor. İnsan toplumundaki yoğun yalnızlaştırma, toplum ve bireyin ruhsal parçalanmasını doğuruyor.
Bütün karınca kolonilerine yeteri kadar yalnızlık!
İnsanın özgürlüğe ihtiyacı bir karıncadan daha fazla. Özgür olmayan toplumda birey, yalnızlıktan kurtulamaz. Yalnızlıktan kurtulamayan toplum özgür olamaz. Biz bunun için de o kepçeyle karıştırıyoruz ’’yağsız bulgur ’’ aşını. Özdemir Asaf’ın kısacık bir şiiri var;’’Yalnızlık paylaşılmaz...Paylaşılsa yalnızlık olmaz’’. Günü yalnızlık yönünden çok doğru çözümlüyor. Paylaşılamıyor, çünkü yalnızlık hala var. Ve sanırım hiç bitmeyecek...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.