- 1135 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
TÜRK ORDUSUNU BU KADAR HAFİFE ALMAYIN.
Bir fıkra ile başlayayım.
İki Türk arkadaş Fransa’da bir restorana girmişler. Girmesine girmişler ama Fransızca bilmedikleri için garsona ’’ Şu yemeği getir, bu yemeği istiyorum’’ nasıl diyecekler?
Arkadaşlardan biri ötekine ’’ Yahu restorana geldik ama nasıl yemek ısmarlayacağız? Ne sen Fransızca bilirsin ne ben’’ Deyince öteki ukala ukala cavap vermiş: ’’ Fransızca aslında çok kolaydır. Her kelimenin sonuna bir ’’siyon’’ ilave ettin mi işlem tamam’’
Daha sonra ukala arkadaş seslenmiş garsona
-Garson ! İki porsiyon biftek siyon. Az pişmis siyon... Yanında salata siyon.
Garson başını sallamış ve hemen iki porsiyon az pişmiş bifteği getirmiş.
Ukala vatandaş devam etmiş.
-Garson ! İki bardak siyon kırmızı şarap siyon
Garson koşa koşa gitmiş ve iki bardak da kırmızı şarap getirmiş.
Yemekten sonra ukala vatandaş yine seslenmiş
-Garson ! İki porsiyon künefe siyon.
Hayrettir ki garson bir dakika içinde iki porsiyon da künefe getirmiş.
Öteki arkadaş hayretler içinde ’’ Ulan gerçekten de Fransıca ne kadar kolaymış’’ Deyince garson hafifçe eğilmiş: ’’ Ben olmasaydım Türk siyon, siz bu Fransızca ile yerdiniz bok siyon ’’
...................
Eeee, bu fıkra ile yukarıdaki başlığın alakası ne?
Alakası şu:
15 Temmuz 2016 Tarihinde bu ülkede bir darbe yapılmak istendi. Ancak o darbeye katılan - üzerinde Türk askeri üniforması bulunan - alçak sayısı kaçtı hiç merak ettiniz mi? Ya da ne kadar tank, ne kadar savaş uçağı, ne kadar helikopter kullanıldı?
Genel Kurmay Başkanlığının resmi açıklaması:
Tüm yurtta toplam 8651 askeri personel, ( general, subay- astsubay, er ve erbaş dahil ) 35 savaş uçağı, 37 helikopter, 246 tank ve zırhlı araç, 3 gemi, 3992 çeşitli etki gücüne sahip silah...
Türk ordusunun mevcut askeri gücünün sadece % 1,5 i yani.
Ordunun geri kalan % 98.5 i bu hain girişimin içinde yer almadı.
Yani evet halkın direnişini hiç bir zaman yabana atmamak, 249 Şehidi hiç bir zaman gözardı etmemek lazım ama Türk orsdusunu da öyle yabana atmamak lazım.
Hele hele de ’’ Tanka kafa atarak, gökdelenin üzerine çıkıp jetin üzerine atlayarak veya F-16 ya levye demiri atarak, iki tane kıytırık çöp kamyonunu kışlanın kapısı önüne çekerek darbeyi önledim’’ Türündeki aşırı abartılı kahramanlık (! ) hikayeleri maalesef bu vatanı parçalamak için fırsat kollayanlara adeta bir moral aşısı olmaktadır. Öyle ya koskoca Türk ordusu tanka kafa atmak suretiyle durdurulabiliyor (!), İki tane çöp kamyonunu kışlanın önüne çektin mi tanklar kıpırdayamıyor(!) Gökdelenin üzerine çık, salla levye demirini, keklik gibi avla F-16 uçaklarını(!) Bu kadar basit mi?
Yani bir yerde teröriste ’’ Türk ordusundan korkmayın. Kışlanın önüne iki çöp kamyonu kyun, uçaklara da sallayın levye demirini işte bu kadar basit onları durdurmak’’ mı denmek isteniyor?
Kıbrıs Barış Harekatında Beşparmak Dağları gibi dimdik dağlara tank çıkarmış olan bu ordunun tanklarını iki kıytırık çöp kamyonuyla durdurmak mümkün müdür?
Türk ordusu - hiç bir silah kullanılmadan - bu kadar basit bir şekilde durdurulabiliyorsa kışlaları asker ve askeri araçla doldurmak yerine hiç bir silahı olmadığı halde koca bir orduyu durdurabilen(!) bu silahsız sivil güçlerle doldurmak daha mantıklı değil midir?
.......................
Şimdi sanırım daha net anlaşıldı yukarıdaki fıkrayı neden yazdığım.
15 Temmuz günü Ümit Dündar Paşa aslanlar gibi kükremeseydi?
Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Halisdemir, Semih Terzi denen haini alnının çatından vurup gebertmeseydi?
Binbaşı Barış Dedebağ ’’ Bundan sonra canını düşünen soysuz köpektir. Ya devlet başa, ya kuzgun leşe ’’ demeseydi?
Tankın içindeki ya da herhangi bir noktayı işgal etmek için gelen asker yaptığı şeyin basit bir tatbikat değil de bir darbe girişimi olduğunu anlamasaydı. Veya anladığı halde teslim olup silah bırakacağı yerde ateş etmeye devam etseydi?
Daha yüzlerce komutan ’’ Hiç bir asker veya araç kışlasından dışarı çıkmayacak ’’ Demeseydi?
Düşünmek bile istemiyorum.
Peki vatandaşın sokağa çıkması ’’tırışkadan nameler’’ miydi? Yani bazı uyuz sokak köpeklerinin dediği gibi bu bir tiyatro olduğu için o gece kafayı vurup yatmalı mıydı halk?
O gece, asla bir tiyatro değildi. Çünkü meydanlarda, sokaklarda, köprülerde, Genel Kurmayın önünde, Emniyet Müdürlüğünün, Özel Harekat Merkezinin, TRT nin ve daha nice kritik öneme haiz yerin önünde neredeyse hiç bir tiyatrocuya rastlamadık. Tiyatrocular 2013 deki Gezi eylemlerinde sokaklara dökülmüş ve üzerlerine düşen görevi yerine getirmişlerdi ama 15 Temmuz akşamı ortalıkta yoktular. O tiyatrocular 2013 de oyunlarını sahneye koymuş sonra perdeyi kapatmışlardı. Şimdi bekledikleri şey bir Nato ya da AB müdahalesiydi. 17-25 Aralık olaylarında ’’ Bizim senelerdir yapamadığımızı Fethullah Gülen bir gecede yaptı. Teşekkürler Fethullah Gülen’’ Diyenler yine Fethullah Gülen’e teşekkür ve başarılarının devamı için dua etmekle meşguldüler.
Halk sokağa çıkmalıydı o gece. Çünkü daha önceki tüm darbelerde pusmuş, sinmiş kendisini göstermemişti. Öyle olunca da darbeciler ’’ Halk da bizim yanımızda’’ demişlerdi.
Gerçekten de gerek 27 Mayıs darbesinde, gerek 12 Eylül darbesinde halk darbecilerin yanındaydı çoğunluk olarak. Onların yaptıkları darbe anayasaları büyük çoğunlukla kabul edildi. Ama yaşanan acılar da hiç bir zaman hafızalardan silinmedi.
İşte bu sebepledir ki Halk 15 Temmuz 2016 da ’’ Hayır..Bu sefer sizin yanınızda değiliz. Bu ülkede bir daha darbe yönetimi görmek istemiyoruz’’ Demek için sokağa çıkmalı ve orduya ’’ Hayır kardeşim, hayır aslanlarım. Hayır canımın içi. Artık darbe yönetimi istemiyoruz’’ Demeliydi. Bunu dediği takdirde askerin mesajı almaması mümkün değildi. Çünkü o da bu halkın bir parçasıydı.
Nitekim asker bu net mesajı aldı. O bakımdan halkın sokaklara çıkmasını da asla ve asla küçümsememeli.
Bitirirken çok açık ve net olarak şunu söyleyeyim:
Eğer o gün askerin tamamı darbeye dahil olsaydı siyon. Millet olarak boku yemiştik siyon. Çünkü siyon, bu dünyada Türk ordusunu durduracak bir güç yoktur siyon...Bilmem anlatabildim mi?
Allah feraset sahibi komutanlarımızı, kahraman ordumuzu başımızdan eksik etmesin.
Daha da özetleyecek olursak:
15 Temmuz Darbesini önleyen öncelikle askerdir. Sonra kahraman Türk polisi... Gerek askerin, gerekse polisin enerji kaynağı ise o gün sokaklara çıkan halktır.
Allah bu ülkeye bir daha 15 Temmuzlar yaşatmasın.
15 - 16 Temmuz 2016 da hain bir darbeyi önlemek uğruna hayatlarını hiçe sayan tüm şehitlerimize Allahtan rahmet, gazilerimize sağlık ve selamet diliyorum.
Son bir şey daha...
15 Temmuz şehitlerini asla unutmamalı, o günün ruhunu hep canlı tutmalıyız. Eyvallah...Ama yurdun her tarafında hergün hain teröre kurban verdiğimiz şehitlerimizi de asla unutmamalıyız. Onları sadece bir kaç saniyelik haber olarak verip tüm tv kanallarını ve yazılı-görsel medyayı yaklaşık bir senedir sadece 15 Temmuz şehitlerine tahsis etmek benim nazarımda kabul edilebilir bir anlayış değildir. Şehitlerimizi yine şehitlerimizle rencide etmeyelim.
YORUMLAR
Oyuncular helikopterlerine binmiş bizim bizimle savaşımızı izleyip hangarlarda köstebek taklidi yapıyorlardı. Sonra sahneye inip halkı kucakladılar.... Oyuncular halkla bütünleşip bayram yaptılar. Kimse şehit olan sokaktaki masuma bir şey demiyor zaten hocam.
Sevgilerimle...
sami biberoğulları
Aslında oldukça uzun bir yazı yazabilirdim bu yoruma ama sadece şu son cümle üzerine bir iki satır söyleyeceğim.
Hani demişsin ya ''Kimse şehit olan sokaktaki masuma bir şey demiyor zaten hocam. ''
Çok yanılıyorsun...Herşeyden önce onları şehit saymayan o kadar çok insan var ki Hatta bizzat bu kulaklarla duydum '' Ne şehidi yahu. Tayyip'in g.tünü kurtarmek için ölüp giden insandan da şehit mi olurmuş'' Laflarını...Sen en azından nezaket gösterip '' Şehit'' demişsin. O kadarcık bir unvanı bile çok görüp '' ne şehittir ne gazi, *oku *okuna gitti Niyazi'' Diyenler o kadar çok ki.
Ve bir şey daha..Evet bazıları onlara bir şey demiyor. Daha doğrusu onlar için hiç bir şey demiyor. Onlar için tek satır bir şey yazmıyor. Mesela Ali İsmail Korkmaz için şiir yazan arkadaşlardan hiç birini Ömer Halisdemir için tek satır bir şey yazmıyor...Evet gerçekten de sokakta şehit olan masum için pek çokları hiç bir şey demiyor. Ha bir hayvan ölmüş, ha 15 yaşında bir çocuk ölmüş...
Abdullah Tayyip Olçok için iyi bir şeyler dedikleri takdirde maazallah Tayyipçi olmaktan ve aforoz edilmekten korkuyorlar. Dahası zaten böyle bir isimden haberleri bile yok.
Selam ve sevgiler.
Yaşananlar gerçekten bir ibretlik. Lakin yediden yetmişe bu işte hepimizin az çok suçu var. Hiç gitmeyen yine de bunların Türkçe Olimpiyatlarını en azından televizyonlardan bayıla bayıla izlemiştir. Hiç gitmeyen en az bir kere de olsa yemekli toplantılarına katılmıştır. Çok azı müstesna. Lakin bizler saf vatandaşız kandırılma ihtimalimiz yüksektir ancak devletin başında ki kilit noktalarda ki adamların bunu söyleme lüksleri yoktur. İstihbarat zafiyeti büyüktür olaylarda, tıpkı çözüm sürecinde ki iki yıllık zafiyet gibi burada da devletin zaafı ve hataları olmuştur. Sami Hocam güzel bir yazı kaleme almış kutlarım...
sami biberoğulları
Daha bu gün face book sayfamda yayınladım.
Bugün Sözcü gazetesinde '' Hep siz değil miydiniz Fetö ile omuz omuza'' diyerek toplumun bir kesimini suçlayan köşe yazarı rahmi Turan bakın 15 Şubat 19915 de Meydan gazetesindeki bir makalesinin sonunda ne demiş:
'''EVET...FETHULLAH GÜLEN HOCAEFENDİ SÖYLÜYOR BUNLARI...
GÜZEL, SICAK, ÇAĞDAŞ SÖZLER BUNLAR...
BÖYLE HOŞGÖRÜLÜ, AYDIN HOCALAR OLURSA ÖFKE, KİN VE NEFRET DEĞİL, YUMUŞAK BİR SEVGİ YUMAĞI TOPLUMUN HER KESİMİNİ SARAR VE BİZ DE YILLARDIR ÖZLEDİĞİMİZ ULUSAL BARIŞA KAVUŞURUZ''
Yani yanılan sadece toplumun bir kesimi değil...
Selam ve sevgilerimle.
Değerli hocam, en küçük sosyal birimden (mesela aileden) başlayarak bir medeniyet inşa etmeye başlarsanız, birimin bunalımlarına, çıkmazlarına, döngülerine o zamana kadar çözüm getirememiş hazırki medeniyet anlayışını krize sokmuş ve onun sarsılmalarının sendromlarını dışavurmasına yol açmış olursunuz...
Türkiye'nin bugün karşı karşıya geldiği sendromların nedeni budur; önceki içekapanık, özgüvenden yoksun, manipülasyonlara boyun eğen, sadece kendi kendini didikleyen, saplantılarının döngüsünde enerjisini tüketen bir (medeniyet) anlayışını dünya gerçekleri yönünde evrilmeye uğratması...
Dolayısıyla, kriz kaçınılmazdı...
Evrilme, en güçlü krizi, sosyolojinin en dinamik biriminde, yani silahlı güçlerinde ortaya çıkaracaktı... Böylece, evrilme karşıtlığı krizle öngörülen bütünlüğü parçalama hedefine en kısa yoldan ulaşacaktı...
Ne var ki, inşa edilmesi kaçınılmaz olan yeni medeniyet anlayışının dinamiklerindeki bütünlük, yani ordu-millet bütünlüğü krizle öngörülen parçalanmanın farkındaydı artık...
[Diğer yandan, patlayan krizle birlikte vitrine konanlar ile dükkanın içindeki mallar arasındaki zıtlıklar da ortaya çıktı...]
Değerli hocam, medeniyetin inşası ve yükselmesinde en önemli rolü oynayan orduya, ordu-millet bütünlüğüne vurgu yapan bir yazıdır bu...
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle
Anadan, babadan geçenler vardı,
Şehadet yolunu seçenler vardı.
Sessizce sıvışıp kaçanlar vardı,
Onları da gördük Onbeş Temmuz’da.
Her mesleğe mensup, memur, işçiyi,
Hocayı, şoförü, garson, aşçıyı,
Ev hanımı, asker, polis, bekçiyi,
Al Bayrağa sardık Onbeş Temmuz’da.
Gazi Hüseyin KILBAŞ
sami biberoğulları
Aslında sizin konuştuğunuz yerde bize susmak düşer.
Şiiriniz için çok teşekkürler. Allah razı olsun.
Selam ve sevgiler.
Sadece 15 Temmuz konusunda değil, hayatın her alanında bir olumsuzluk eğilimi vardır
"Olumsuzluk eğilimi, olumsuz gelişmeleri ve riskleri, olumlu gelişmelerden daha fazla fark etmemiz ve bunlara daha fazla değer yüklememiz anlamına geliyor."
Mesela ideolojik olaylarda militanlar öne çıkar, toplumun ekseriyeti bu olaylara katılmayabilir, ancak ılımlıların çoğunluk olması ve olaylarda yer almaması değer taşımaz, azınlık olan militanların yaptığı tazyik etkili olur ve dikkat çeker
Anarşik olaylarda, üniversite kampüsünde ekseri öğrenci hadiselere katılmaz pasif bir izleyici olmanın ötesine geçmez belki, ne çare ki az sayıda militanın yaptığı taşkınlık ortalığı mahvetmeye yetebilir de, ılımlılardan az da olsa bir bölümünün taşkınlığı önleme yönünde gösterdiği çaba ise militanların yıkımından dolayı göze çarpmayabilir, o çabalar da olmasa daha büyük yıkımların olabileceği pekte dillendirilmez değil mi?
15 Temmuzda da ordunun kaçta kaçı darbe kalkışmasında bulundu, ekseri ordu mensubu katıldı mı? Yooo! Ama bu maalesef o denli göze çarpmıyor, kim bilir cuntacı, darbeci üstlerine itaat etmeyen ne kadar çok asker subay vardır, ne ki onlar dikkat çekmez o denli
Arz ettiğiniz gibi, darbeye karşı çıkarken hayatını kaybedenlerin içerisinde kumandanını vuran Ömer Halisdemir merhum da var, o asker değil mi? Yine söz ettiğiniz gibi cumhurbaşkanımıza sahip çıkan Ümit Dündar paşa da bir asker
Oysa kitle psikolojisi Akın Öztürk paşayı menfi istikamette silahlı kuvvetlere mal ettiği ölçüde Ümit Dündar paşayı müspet yönde aynı ordumuza mal ediyor mu acep? Ümit Dündar görevini yaptı hepsi bu değil mi?
Kuşkusuz bu hususlara sizi tenzih ederek değiniyorum hocam
Yoksa bu sayfada bir Sami Hoca adaletinden hemen herkesin haberi vardır zannımca, en azından benim haberdarlığım kesin
Nihayet hocam
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Saygı ve selamlarımla...
sami biberoğulları
Yorumlarınız her zaman benim için baş tacı olmuştur.
Allah razı olsun
25 yıl sonra buluşalım ve çay eşliğinde konuşalım olur mu?
ha bu arada, milletin totosuna yapıştığı anasını babasını hatta vatanını feda etmekten imtina etmeyen mislimanlar hoca efendilerinin üstüne bastığı seccadeyle verdiği o pozun ne ifade ettiğini acaba anlamışlar mıdır? sana bir adres gönderecim onu lütfen izle dehşete düş
sami biberoğulları
Değil 25 yıl, Allah ömür verse de 125 yıl sonra konuşsak ne sende ne bende en küçük bir değişiklik olmayacak.
100 sene önce II. Abdülhamit hangi tip insanlar için kızıl sultan idiyse bu gün de aynı tip insanlar için kızıl sultan değil mi? Yani gördüğün gibi kafalar ve zihniyetler üzerinden yıllar geçmekle değişmiyor.
O bakımdan 125 sene sonra konuşuyor olsak yine sen bu gün söylediklerini söyleyeceksin ben de yine bu gün söylediklerimi söyleyeceğim.
Selam ve sevgilerimle.
Filiz Şahin.
BEN ÇAY SEVERİM ? HEM BAK BİR VAKİTLER HOCA EFENDİYDİ ŞİMDİ TERÖR ÖRGÜTÜ. ÜSTELİK SECCADEYİ ÇİĞNİYOR
ÖN YARGILI OLMAK YAKIŞMADI BİLESİN
Eğer sadece 15 Temmuz için konuşuyorsak, o gecenin kahramanı halktır.
saygılarımla.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Baştan sona katılıyorum yazdıklarınıza değerli hocam.
Ne demişler tecrübe konuşuyor.
Kaleminiz hep haktan hakikatten yana olsun.
Sağlıcakla.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.