- 548 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ŞARKILARDAN FAL TUTTUM
Ne güzel bir kültürümüz vardı bizim. Biz eskiden radyo dinlerdik. Sonra televizyonu da radyo gibi dinledik ama artık o eski radyoların da, şarkıların da tadı kalmadı.
Hatırlar mısınız bilmem? Hani radyoda istekler olduğunda birbirimize:” Sıradaki şarkı senin:” derdik. Ve sonra çıkan şarkının sözlerini yorumlardık. Kimi zaman öyle ters çıkardı ki sözler, laf olsun kabilinden ağız dalaşı bile yapılırdı. “ Bak sen beni sevmiyorsun.” gibi sözler söylenirdi.
“Şarkılardan fal tuttum,
Fallarda çıkmıyorsun.
Seni görmem imkansız
Rüyalarım olmasa.” diye şarkılarımız bile vardı.
Aslına bakarsanız ah o eski zamanlar diye başlayan ifadelerden hiç hoşlanmıyorum. Bu bana yaşlandığımı hatırlatıyor. Ama ne yaparsınız ki eskinin tadı kalmadı işte. Anlayışlar değişti, şarkılar değişti. Benim gençliğimin şarkıcısı Emel Sayın bile artık anlamsız sözlerle şarkı söylüyor. Şarkısında sevgilisini muma benzetiyor.
Artık güzellik anlayışı bile değişti. Güzel diye kabul edilen kadınlara bakıyorum, onların giyimlerine bakıyorum. Nereden nereye gelmişiz Allah’ım ! “cins-i latif” diye adlandırdığımız şu kadınlara bakın. Tank misali ayakkabılar, ya çok dar olduğu için orasındaki burasındaki yağ bloklarının sarkmasına neden olan veya üzerine çok bol gelen böyle olduğu için de iğreti görünen, muhtemelen kirli bir kot pantolon. Saçlar kirli ve dağınık, makyajı nasıl kullanacağını bile bilmeyen, ama makyajdan da vaz geçemeyen garip bir yaratık.
Bakın şarkılardan nereye geldik. Laf lafı açmadı, ben buraya bilerek geldim. Neden mi?
Şimdi düşünün. Bundan yüz elli yıl geriye gidiyoruz. İstanbul’da Üsküdar’da bir beyefendisiniz. Öğle saatlerinde sahil boyunda geziyorsunuz. Bakın karşınızdan bir cins-i latif göründü. Giyimiyle, yürüyüşüyle, edasıyla tam bir hanımefendi. İyice yanaştı yanınıza, birazdan yanınızdan geçecek. O da ne? Mendilini düşürüyor yere. Eğilip alıyorsunuz. Almanızla birlikte bir güzel koku sarıyor çevrenizi. Kendinizden geçiyorsunuz. O güzellin yüzünü bile görmemişsiniz, ne gam. Aşık oluveriyorsunuz.ve başlıyorsunuz şiirler yazmaya, beste yapmaya.
Ne dersiniz bu ortamı günümüz caddelerinde, hem de letafetin “L” sini bile bilmeyen bayanlarla bulabilir misiniz? Şimdi anladınız mı artık şarkılar neden ruhsuz?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.