Ne yazık ki bu topraklarda "darbe" geleneği de oldukça eskidir.
İlk darbe olayına 23 Ocak 1913 ’de tanıklık ediyoruz.Aralık 1912 seçimlerini (Ki tarihimize sopalı seçimler olarak geçmiştir.)kazanan İttihatçılar 85 yaşındaki Kamil Paşa’nın şakağına silah dayayıp "padişahtan affedilmesini" isteyen dilekçeyi yazmasını isterler.
Kamil Paşa da,elleri titreye titreye dilekçesini yazmaya başlar:"Askerden gelen teklif üzerine" diye yazmaya başlamıştır ki,Enver Paşa müdahale eder.
Bu yazının başına "ahaliden gelen teklif " diye eklemesini ister ve olur cümle:
-Ahaliden ve askerden gelen teklif üzerine...
Böylelikle ilk darbe de gerçekleşmiş olur.Tarih :23 Ocak 1913.
Günümüzden tam 104 yıl önce.
Sonra 27 Mayısı gördük,hemen akabinde Talat Aydemir’in iki girişimini ve bedelini hayatıyla ödediği 1963 Mayısını da.
Tam 9 Mart 1971 de "sol cunta" beklerken,12 Mart "Balyoz "gibi indi önce "cunta "bekleyenlerin ve halkın kafasına.
Çok geçmeden de 12 Eylül geldi.
Öyle bir geldi ki halen "yaptığı" anayasası yürürlükte.40 yıla yaklaştık neredeyse!
1997 de 28 Şubat "post-modern" darbesine tanıklık ettik.
Sonra 27 Nisan "e-muhtırası" geldi.
Nihayet tam bir yıl önceki 15 Temmuz "darbe girişimine" tanık oldu.
Uzun zaman içinde "devri darbeler" kaderimiz olmasın artık.
Hele hele 15 Temmuzdaki "mel’un gece "bir daha yaşanmasın hiç.Meclis’in kapandığına tanık olmuştuk ama "bombalanmasını" da gördük!
Bütün darbeler toplumda büyük travmalara sebep olmuş,açtığı yaralar yıllarca kapanmamıştır.
Bir de hiç konuşmadığımız ya da çok az dillendirdiğimiz bir konu da var:Her darbe yoksullaşmak demektir de.
Mesela 15 Temmuzdaki o "mel’un gecenin" 50 milyar doları "berhava" ettiği söylenmekte/yazılmakta bugünlerde.Devasa bir para!
Artık daha demokratik ve çoğulcu bir ülkede yaşamak isteyen bir yurttaş/insan olarak küçücük bir isteğimi dillendirmek istiyorum:
En mel’unu olan 15 Temmuzu da kast ederek!
O mel’un gece gitsin ve bir daha darbeler olmasın!