4
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
2574
Okunma
O sabah
toprak büyük bir gürültüyle uyanmıştı
Kurşuna dizilen gökkuşağı
toprağı renkleriyle boyamıştı
Pis renklerin bulastığı eller, toprakla uğraşırken, onunla karışır. Şovalenin yüzeyine toprağın renkleriyle, lekelenmiş elleriyle yaklaşan ressamlar vardır. Bir yüzü, çıplak bir bedeni, bir camın parıltısını veya bir vozo içindeki iki beyaz gülü resmetmeye hazırlanırken, toprağın renklerini ne unutabilen ne de asla unutmak isteyecek ressamlar vardır. Ressamlar ve renkler için ışıkta vardır, ve onları toprağın içinden çıkartacak umutta.
Bir parça söz ya da boyayı, kumaşın ya da duvarın veya kağıdın üzerine yayarken, ortaya çıkardıkları şey çamurun sağır ve sıcak tonları,dilin büyüsü ve hüznün kahkahası ,humusun siyahı, köklerin boz rengi, askın feryadı, kırmızı aşıboyasının kanıdır . İnsana ait olanı ve ona değgin olanı toprağın renkleriyle resmediyorlar. Çünkü pis renktir onlar, digerleri değil. Toprağın pis renkleriyle boyanmış bir portrede hiçbir zaman aslına benziyor denmesin, aynısı, evet aslının aynısı densin.nihai özünün aynısı.
Pis renklerle boyanmış bir figürün yüzünde her zaman silisin haşin bütünlüğü, saçlarda rüzgarın ekili tarlalarda çizdiği ve uçuşturduğu bukleler olacaktır,ve eller yerden onun en derindeki meyvelerini kaldırmış gibi çıkaracaktır karşımıza.
Ahh pis renkler, bütün renkler, yerinkiler ve havanınkiler, hep ilk görünüşlerin ötesinde hatırlanmak için ihtiyaç duyulan ruhu, ressamın fırçasına verdiler. Dedim ya, pis renkler, çelişik dürtüye meydan okuyan, ve onu hapseden şey, isyankârlığın kaotik kuşkularıyla , geleneklere boyun eğmenin pasifliği arasındaki karmaşanın ebedi meydanı olmuştur.
Görselliğin içinde kendine yer bulmuş pis renkler, etrafını saran gerçekliğin bildik anlamıyla, kolaylıkla tanımlanabilir. Oysa ,er ya da geç onları "nötrleştiren" bir bakışın, aşındırıcı eyleminin tutsağı olmaktan kurtulacaklardır.