- 545 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
20 Eylül Saat:22 suları idi...
20 Eylül Saat: 22 suları idi gidiyorum dediğinde...
Yağmur yağıyordu!... Sonbahardı!..
Hüzün kokuyordu, tam yeryüzü ile gökyüzünü birleştiren damlalar...
Ve ben ne gökyüzündeydim, ne de yeryüzünde...
Gitmeden önceki halini düşündüm de;
Evlenmeliydik o gece...
O bilinmez şehrin, bilinmez evinde, bilinmez iki insan olmalıydık...
Gitmeliydik o gece...
Yataktan hemen kallkıp,
gitmeliydik belediye memuresinin evine...
Münasebetsizliğin en orta yerinde,
gecenin o vaktinde,
en utanılmayacak hallerimizle
evlendir demeliydik bizi evinde..
Ev’lendir... Evli-keyif olalım..
Herşeye inat hayata inat, meydan okuyalım!..
Gitmeliydik de şimdi gitmemeliydin...
Bu yazıya bir başlık düşünmek zorunda kalmazdım...
Devrik cümleler kurmazdım, dumanı tüttürülen bir sigarayla...
Bir kahve fincanında..
Titremezdi tenini titreten ellerim...
Dudaklarını öpüpte "gül" kokan dudaklarım,
bürünmezdi sigara kokularına...
20 Eylül Saat: 22 suları idi gidiyorum dediğinde...
22 suları idi;
başım bulacalı,
hatırlayamadım tam saati...
Bir fotoğraf çıkaramadım o’andan...
Sisle örtmek istemiştim heralde...
Yapamadım..
Kandıramadım kendimi yarın için...
Yarın da gidecektin!..
Ve zamanı erteleyemezdim...
Zaman kaldı 22 sularında, surlar içinde...
Bu yazıyı oluşturmak zor sevgilim...
kelimeleri birleştirmek!..
Sancılar karnımda iken,
ve yağmur arabesk bir şeyken,
içime işliyorken
bu yazıyı oluşturmak zor..
hele bir de yağmurun durmaksızın çıkardığı tını-tın-tın yok mu?
ondan hiç bahsetmek istemiyorum...
Kayboluyorum!..
Vatan’dı bir yandan senin adın..
Klişe ama gerçeği söylemeliyim;
Çiçeğe bürünmüş bir "vatan"!..
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal demiştim...
En miliyetçi halimdeydim..
Helal olsun dökülen kanlarım..
Asker kokan sevgilime..
Geçmişi asker olan sevgilime...
Resmiyette de Vatanı Adında Barındıran Sevgilime...
Çiçek ismi ve vatanperverliği bir isimde buluşturan sevgilime...
Senin gelmeni beklemiştim uzun süre...
Gelmiştin...
Radikal kararlar alıp, revizyonlar vermiştim hayatıma..
İyi alışkanlıklar edinmiştim...
Uykusuz gecelerden geçmiştim...
Belki de başarılı sınavlar vermiştim...
Hatta belki de o yüzdendir
Kişisel bilgiye dayalı bir yazı oluşturma çabalarım...
Kişisel bilgiyle bu yazıda seni kendime kapama çalışmalarım ...
Kimse ulaşamayacak biliyorum...
Gizemin çözülemeyecek...
Bende kalacaksın..
Bir 20 Eylül’ün 22 sularıyla birlikte...
Gazetelerde kötü haber çıkaran küpür gibi oldu bu biraz...
20 Eylül 22 suları idi...
Can avliyle sarıldı küçücük yiğenine..
Öptü onu... Sardı küçük bedenini...
Kokladı... Kokladı...
Acısını belli etmemeliydi...
Daha küçücük idi...
Büyümeliydi!..
Ne oldu Ahmet Amca? İyimisin?
İyiyim Aslanım iyiyim...
Gittin be sevgilim..
Radikal karalarım hava da asılı..
Revizyonlardan bir haber!..
Şimdi...
Bu yazı gibi oradan oraya atlayacağım...
Anlamsız, kişisel bilgiye dayalı ve gizemli olacağım...
Suskunluğumu kelimelerle anlatacağım...
Derin anlamlar çıkarmaya çalışacağım, derin yazı sohbetlerimde..
Ve yazılarla paylaşcağım sarılmalarımı,
büyüyen geleceklerin MASALSI HİKAYELERİNİ etkilemesin diye.....!
KırmızıKurbağa/20Eylül/22suları