- 775 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
“Artık Seni Sev-Mi-Yo-Rum” -1-
Seninle ilk karşılaşmamızı ve tanışmamızı tam olarak hatırlamıyorum ama bana anlatılanlara göre ben çok küçük yaşlardaymışım.
Seninle tanışmamız ise benim isteğim dışında gelişen bir olay şeklinde olmuş. Hatırladığım kadarıyla toprak yeme gibi kötü bir alışkanlıktan kurtarmak için beni seninle tanıştırmışlar.
Kötü bir alışkanlığı gidermek için seninle tanışmamızı sağlamaları ise çok ilginç bir olay aslında.
Kuzuyu kurda teslim ettiklerinden habersizce ikimizin tanışmasını sağlamışlar. Ne derece doğruysa toprak yeme alışkanlığımı sen bıraktıracakmışsın. Hastalığımın dermanı sendeymiş, beni sen tedavi edecekmişsin. Ne kadar doğru bilemiyorum, ancak hafızamda kalan hatıralar bu şekilde. Hatırladığım bu olay aklıma geldikçe ve hatırladıkça gülümsüyorum.
İlk tanıştığımızda ben senden çok ama çok küçüktüm. Sen ise benden oldukça çok büyüktün. Senin yaşının ne kadar olduğunu bilmeme imkân yoktu o zamanlarda. Seninle tanışan ve birlikte olan ilk kişi ben değildim elbette, sonuncu da olmayacaktım. O zamanlar bunu bu kadar detaylı düşünecek yaşta değildim tabi ki.
Tanıştıktan sonra ne kadar süre görüştüğümüzü ve birlikte olduğumuzu tam hatırlamıyorum. Küçük olmam nedeniyle aramızdaki diyalogun nasıl olduğunu ve ne derece ilerlediğini de net olarak tam hatırlayamıyorum. Hatta seninle birlikteyken de neler hissettim, neler hissetmedim onu da hatırlayamıyorum. Bu arada toprak yeme alışkanlığım kesilmiş, ancak bunun seninle ilgisi olup olmadığını kimse tam olarak hatırlamıyor. Böyle bir tedavi özelliğinin olduğunu da tahmin etmiyorum aslında.
Seninle tanışmamız böyle başlamış kısacası. İlk tanışmamızdan ve diyalogumuzdan bir süre sonra aramızda bir kopukluk yaşadık. Bir kaç yıl geçene kadar bir daha karşılaşmadık. En azından ben öyle hatırlıyorum. Aramızda ki kopukluğun süresi galiba yedi veya sekiz yaşlarıma kadar sürdü.
İkinci karşılaşmamızda ve birlikte olmaya başladığımızda seninle samimiyetimizi biraz daha ilerlettik. İlk başlarda haftada bir, on günde bir buluşmaya ve diyalogumuzu sürdürmeye başladık.
Zamanla seninle olan samimiyetimiz o kadar çok ilerledi ki seninle buluşmadığımız gün yok gibiydi artık. Buluşamadığımız günlerde ya da saatlerde benim için ölüm gibiydi. Her an aklımda sen vardın. Seni düşünüyor, seni arıyor ve sana kavuşacağım anın sabırsızlığı ile saatleri kovalıyordum.
Her sabah evden çıkar çıkmaz koşar adım seninle buluşmaya gelirdim. Koşar adım gelirdim diyorum ya bakma yüreğim sana koşsa da bedenim koşamazdı bacaklarımdaki engellilik nedeniyle. Beni sana ulaştıran, seninle buluşturan arkadaşlarımdı. Onlar olmasa seninle buluşmalarımız pek kolay olmayacaktı. Beni sana kavuşturan arkadaşlarım da bizi baş başa bırakıp kendi sevdikleriyle ilgilenirlerdi.
Buluşmalarımız önceleri tenhalarda aile büyüklerinin ve tanıdıkların görmeyeceği kuytu köşelerde başladı. Bu buluşmalarımız iki firari kaçak insanın buluşması gibiydi. Mecnun’un Leyla’sına kavuşmayı arzuladığı gibi sana kavuşmayı arzular ve o arzularla çıldıracak hale gelirdim.
Kimsenin görmeyeceği kuytu yerlerde buluşur ve seninle baş başa kalırdık. Kerem’in dağları delerek Aslı’sına kavuştuğu gibi engelleri aşarak kavuşurduk. Her buluşmamızda birbirimize olan bağlılığımız daha da çok gittikçe artıyordu. Aslında senin bağlılığınla ilgili bir sorunun yoktu. Çünkü sonuçta ben veya benim gibi aynı durumda olan insanlar nasıl olsa sana kendiliklerinden ya da bir başka nedenlerden dolayı bağlanacaklardı. Bağlananların ise bir daha kolay kolay seninle olan bağı koparmaları kolay olmuyordu. Belki de bunu bilmenin sonucunda sen her buluşmamızda benden daha çok rahattın ve bense her defasında daha bir heyecan duyuyordum.
Seninle buluşmalarımız Leyla ile Mecnun’un, Kerem ile Aslı’nın ya da Ferhat ile Şirin’in buluşması gibiydi benim için. Bu birliktelikte sen âşık oluyordun bense maşuk. Bazı günlerde seninle buluşmayı planladığımızda aniden ortaya çıkan beklenmedik sorunlar nedeniyle buluşmamız riske girdiğinde çıldıracak gibi oluyordum. Buluşmamıza engel olan sorunu ne yapıp ne edip halletmeye çalışıyor ve seninle buluşmaya koşuyordum.
Bazı günlerde seninle olan buluşmaya gelmek için para bulamazdım. Öyle ya birbirimize ne kadar bağlı olsak da bizim aramızdaki birlikteliğin temelinde maddiyat bulunuyordu. Eğer maddiyat sorunu yaşayacak olursam ne kadar çok seni arzulasam da benimle birlikte olmazdın. Böyle olduğu günlerde seninde tanıdığın arkadaşlarımdan destek isterdim ve aldığım destekle yine sana koşar ve seninle birlikte olurduk.
Aile büyüklerinden saklanarak ve gözlerden uzak sürdürülen bu aşk, bu sevda nereye kadar böyle sürecekti, nasıl devam ettirilecekti bilemiyordum. Tek bildiğim gerçek ise bu birlikteliğin benim açıdan pek olumlu sonuçlanmayacağı ve bana çok zarar vereceğiydi. Bu birlikteliğimizde senin zarar görme gibi bir sorunun yoktu, tek sorun yaşayan bendim doğrusunu söylemek gerekirse.
Bu zarar verme konusunda ki düşüncelerim nedeniyle yıllar süren bir birliktelikten dolayı bir başka yakın arkadaş ve dost bildiğim kişiyle girdiğimiz bir iddia sonucunda üç yıl kadar senden ayrı kalarak uzak durmayı başardım. Ancak sensiz geçen bu üç yıl benim için hiç de kolay olmadı.
Üç yıl kadar sonra yeni bir adrese taşınmamız nedeniyle arkadaş ve dost çevremden uzak kalınca her zaman olduğu gibi yine ilk aklıma gelen sen oldun. Aklıma geldiğin an seni unutmaya ve hatırlamamaya çalıştım. Düşüncelerimde seni kovalamaya çalıştım. Ama ne kadar uğraşırsam uğraşayım nafile. Ve korktuğum an gelip çattı ve aklıma geldiğin andan birkaç dakika sonra seni bir anda karşımda buldum.
-Devam Edecek-
Ali Haydar Koyun
Yazar/Engelli Aktivist
YORUMLAR
Yanılmış olmayı dilediğimiz ya da kendi yalanlarımıza biz bile inanmışken.
Katmanlarında sevgi masallarının yine hikayenin mutsuz kahramanı ne var ki sevgiyi baş tacı yapıp özlemle ve hüzünle harmanladığımız.
Değerli yazarımı kutluyorum tüm yüreğimle.
Sonsuz selam ve saygılarımla...