- 694 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
FARE, MAFYAYA KARŞI!
Güncemle haşır neşir olmak mutluluk veriyor. Yazmaları bıraktım zaten. Okumak,yetiyor bana. Hem okudukça yeni yeni bilgiler öğreniyor, bir şeyler bilmediğimi anlamış oluyorum. Geçenlerde gazetenin kitap ekinde bir yazarla yapılan söyleşi de “ kendini yazar kabullenen kişilerin öykü, roman, deneme yazmaları için en az bin roman okumaları “ gerektiği söyleniyordu. Birkaç gün hesap kitap yaptım ne kadar roman okumuşum diye, valla bu yaşıma(60) dek bu sayıya ulaşamadığıma göre ben kendimi boşuboşuna yazar kategorisine sokmuşum. Hem sonra bastırdığım üç romandan hâlâ depoda bekleyen bir sürü var. Yahu onları sokağa çıkıp satmak zorunda mıyım. Bir kez denedim; polisin elinden zor kurtuldum. Eğer kendi romanlarım olduğunu ispatlayamasaydım şimdi korsan kitap satmaktan demir parmaklıklar arasında elimde kehribar tespihle gün sayıyor, havalandırmasında volta atıyor olacaktım. Bu ara Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar romanını bitirince kendime geldim. İlk zamanlar kitabın kalınlığından dolayı ürkmüştüm ama elime alınca bırakamadım doğrusu. Yakında roman hakkında eleştirilerimi yazıp sizinle paylaşacam.( Tabi arzu ederseniz.)
İnsanlar bir şekil olmuşlar. Kimse burnundan kıl aldırmıyor. Herkes derya-deniz, allem-i cihan. Oysa aşırı bilgiçlik taslayanlar, kendilerini ne sanıyorlar acaba? Gerçekten çok mu bilgililer. Geçen Pazar, bir arkadaşın babasının vefatından dolayı taziyeye gittim. Adamın biri, mangalda kül bırakmıyordu. Atıp tutuyor, her şeyi kendisi biliyordu. Sükut altınmış ya. Ben de ağzımı kapatıp dinledim. Sonuçta taziyeye gitmişim. La havle çektim, kendimi dışarı atana dek. Boş teneke gibi tıngırtı çıkarmak da nafile. Neye yarar ki! Pazarlarda sinek avlamaya devam. Sıcaktan pazara gelmektense klimalı AVM. leri tercih ediyorlar.
İlk defa Pazar mafyasını paniklemiş haliyle yüz metre depar yaparken gördüm. Adamın arkasında diğer pazarcıların kahkahayla gülüşmelerini görünce ve konuşmalara kulak misafiri olunca meselenin özünü anlamış olduk. Nerden çıktığı beli olmayan fare, mafyanın bacaklarına dolaşınca olanlar olmuş!
(
Güncemden. 10.07.2017 Saat: 23:28)
YORUMLAR
Yazar olmak için kitap okumak gerekli gerekli olmasına da;
O ne öyle binlerce falan. Hadi canım sende abartmış o kimse.
Oğuz Atay'ın Tutunamıyanlar ından bahsetdin ya o romanın ilk baskısını
almıştım yıllar önce ne kadar kendimi zorladıysam da onu okumaktan
zevk almadım. Zaten okumadım da. Bundan bir süre önce bir sahafa
verdim onun yerine Orhan Kemalin bir romanını aldım. Sonra o Sahafın
İnternet sitesinde gördüm aynı romanı l000 liraya satılığa çıkarmış. Ve de sattı da.
Ayhanım Öptüm gözlerinden...
Haa...Gevezelikten yazınla ilgili söyleyeceklerimi az kalsın unutuyordum.
Pazar mafyasını bir fareye kovalattırmak. İşte ustalık burada. Yazarılık burada.
Her zaman diyorum Şimdi de diyeceğim. Sen adamlığın da, yazarlığında hasısın...
Ayhan Sarıkaya
Abi, iltifatlarının adamı değilim bence. Adamın hassı değil bence eş....yim.
Çok teşekkür ederim abicim. selamlar.
Dün silahlardı,bugün müzik notaları. Nihayet ilerliyoruz bilmediğimiz bir yolda.Mutluluk çok ciddi bir iştir. Kendilerini yaptıkları işe iyice vermiş,son derece dikkatli bir şekilde Beethoven'in Dokuzuncu Senfoni'siden birkaç mezür çalabilmek için çooook çalışmak şart elbette. Ama onu yaratmak olağanüstü olmaktan geçer haliyle. Haftada üç kitap okuyabildiğim için ,bin kitaba varabilmenin olasılığı beni gıdıklıyor şimdiden. Ya sonra ? Deniz bitince okyanusta mutlak bir şahsiyet olarak,belki balık, belki balığın yemi. Artık orasını sonra göreceğiz.
Ayhan Sarıkaya
Selamlar.