GÜL DE AĞLAR
Hep deriz ki BÜLBÜL, GÜL’ e âşık, kadir kıymet bilmeyen hep dikenini batıran GÜL’ dür. GÜL’ ün vefasız olduğunu yara alanın ise hep BÜLBÜL olduğunu sanırız. Oysa bu aşkta iki tarafta yara alır kim bilir belki de GÜL ölümüne...Ne güzel anlatmış bu resimde Leyla ( GÜL) derdini:
- Ben görünür de bir gülistanlık olabilirim ve sen buna aşık olup kokumun izini sürebilirsin hatta belki de yaralarımı sarmaya gelmiş olabilirsin.Lakin boşuna dalıma konup yara arama en büyük yarayı sen bana verirsin!
Çünkü benim dallarımın tepesindedir en güzel oturulacak yerim. Dallarıma konduğun o tomurcuk var ya o tomurcuk, sen oturur oturmaz tepeme o bir daha tek bir gül dahi olmamak üzere ölüme koşar artık. Bir daha açamaz... İncitme beni.
Ve BÜLBÜL ele avuca sığmayan,daldan dala atlayan yaramaz çocuklar gibi hiç halden anlamaz, söz dinlemez, bir tomurcuk tepesinden diğer tomurcuk tepesine atlar.Her dokunduğu tomurcuğun adeta ölüm fermanını imzalar ayak izleriyle, pençeleriyle....
Kimbilir belki de bundandır GÜL’ ün çabası. Fıtratı gül kokusu salmak, gülistana durmak olan GÜL, yoksa niye dikenini batırsın...Namı böyle yayılsın?
Bir yerde GÜLİSTAN varsa, GÜL dalına basmadan koku alan BÜLBÜL’ lerdir mimarı GÜL’ ler değil.
Ülkü KARA
10 Temmuz 2017
Bursa
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.