- 944 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yârene Mektup III
Derya gözlüm,
bu mektubu şu anda güvertede yazıyorum. Geminin kıçı başı yalpalanmakta. Rüzgâr şiddetli ve kasırga çıkmasından endişeleniyoruz. Önüm deniz, masmavi uçsuz bucaksız ve uzun yıllar bu böyle kalacak. Bu yüzden hem mutluyum hemde daima herşeye uzak kalmanın burukluğu var içimde. Üsteğmenliğe terfi ettim. Gerçekten gurur verici bir duyguymuş. Benim ömrüm bundan böyle vatana atanmıştır.
Dün kamaramı taşırken öğrencilerin ile çekilmiş bir resmin geçti elime, boynunda sana verdiğim eşarp vardı. Toparlamayı bırakıp oracıkta çöktüm. Gözümden bir yaş damladı resmin üzerine. Bu mektubu yazmamın bir sebebi bu.
Aklıma düştüğün anlarda, seni hatırlarken o malum yaz geçirdiğimiz o günleri tekrardan gözümün önünden geçiriyorum. Sanki şu hayattaki mutlu olma sebebim bu zihinden geçiriş.
O yaşadığımız üç günü tekrar yaşamak mümkün olsa, sonrasında yıllardır içimde taşıdığım bu amansız kederi tekrardan yaşamayı kabullenirdim muhtemelen.
Seni almaya geldiğim gün tarif ettiğin pastaneyi ilk kez bulunduğum bir kentte elimle koymuş gibi bulmuştum. Meğer seni görmeyi ne kadar arzulamışım.
Sonra senin elinde valizle evden çıktığın anki güzelliğin, sadeliğin, yüzündeki tebessüm bu arzumu tesciller gibiydi. Bu yüzdendir valizini arabaya yerleştirmeyi unutup seni şapşalımsı izleyişim.
Bunun akabinde otomobille yaptığımız o yolculuk, belkide hedefinden daha güzeldi. O bir elim direksiyonda, diğer elim saçında sohbetlerimiz.
En güzel koyunu seçmişim meğerse bilmeden Sömbeki Körfezi’nin. Onca yol gidip, onca tepeler aşmamıza değmişti. Epeyce geç bir vakitte varmıştık. Pansiyonda ayırdığım denizi gören odayı söz verdikleri halde bize vermemeleri hâlâ ukde kaldı içimde. Aynı, o gece o ağaçtan bankta oturuşumuz gibi, parmaklarımı parmaklarına geçirip bu el tam bana göre deyişim gibi. Aynı o gece vakti; tıkır tıkır takırdayan görünürdeki tek tekne gibi, ve o şirin sahil kasabasının biricik caddesinde yürürken kimseye aldırmadan dans edişlerimiz gibi.
Ve de hayat şartlarımızın seni bana müsade etmeyişi gibi.
Ayrılışımızdan sonraki ilk dönem öfkeliydim, nefret ettim, sonra unuttum seni, daha sonra tekrar hatırladım, tekrar aşık oldum, acı çektim çokça, şu anda seni sadece seviyorum ve bir daha karşılaşmak istemiyorum. Olurda bir ortamda karşılaşacak olursak, ilk kez görüştüğümüz aile pikniğindeki gibi tüm gün hitabsız, tek tük kaçamak bakışalım yine, çünkü bu bizim hikayemizin özeti aslında.
Bizimkiler konuşurken laf arasında geçti; evleniyormuşsun. Bunu işittiğimde birazdan yıkılırım diyerek beklemeye koyuldum ama öyle olmadı, bilakis sevindim sanki. Artık yalnızlık çekmeni istemediğim için. Bu mektubu yazmamın diğer sebebide bu. Tabii ki cevap vermeni beklemiyorum. Tüm mutluluklar seninle olsun.
Bahtiyar ol.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.