- 921 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Tavuk
Tohum hikayemi okuyan bir hanım kardeşimiz, bana ulaşıp,
-Size yaşadığım bir olayı anlatacağım Emine Hanım. Biliyor musunuz ben aynı tohum hikayenizde anlattığınız gibi bir olayı bizzat kendim yaşadım, isterseniz bunu da yazabilirsiniz dedi. Sonrasında başladı anlatmaya,
-O zamanlar yeni evliydim. Apartmanın en alt katından bir daire tutmuştuk. Balkonu yol ile bire birdi. Yol kenarından balkonuma çok rahat geçilebiliyordu. Bu, beni önceleri tedirgin etse de zamanla alışmıştım. Oturma odamın kapısı balkona açılıyordu. Evim rutubet olduğu için sık sık sabahları balkonun kapısını açar evi havalandırırdım. Günlerden bir gün yine balkonumun kapısını açıp evimi havalandırıyordum. Bir ara komşunun tavuğunun oturma odasında gıdakladığını duydum. Baktım tavuk odada geziniyor, kovaladım. Odayı da pisletmişti. Sildim, temizledim. Bu olaya gülüp geçtim. İleri ki günlerde balkonun kapısını ne zaman açsam tavuk bizim odaya damlar olmuştu. Ne koltuk bırakıyordu kirletmedik, ne halı ne masa... Artık iyiden iyiye sinirlenmiştim. Tavuk yan komşunun tavuğu idi. Bir kaç kere komşuma, evimi havalandırırken tavuklarını dışarı çıkarmamasını rica ettim. Evime girdiklerini söyledim. Bir iki gün çıkarmasalar bile sonrasında o tavuk yine benim evde. Tavukların sahibi güçlü kuvvetli, cazgır bir kadındı. Ben köyden gelmiş, kendini savunamayan cahil bir gelin. Fazlada bir şey diyemiyor, ne olur tavuğunuza sahip çıkın, evimi kirletiyor, havalandırmaz isem evim çok kötü kokuyor diye söyleniyordum. Tavuğunu belirli saatlerde dışarı çıkarmaması için adeta yalvarıyordum.
Bir gün yine balkonun kapısını açtım. Mutfağa yemek yapmaya geçtim. Odada bir gıt gıdak sesi duydum. Baktım tavuk odada geziniyor. O sinirle bir terlik kaptım. Uzaktan tavuğa doğru fırlattım. Terliğin tavuğa değmesiyle bir gıkkk sesi çıktı, tavuk düştü, kaldı. Korka korka tavuğa yaklaştım, hareketsizdi. Tavuk ölmüştü.
O korkuyla tavuğu hemen bir poşete koydum, sonra bir poşete daha. Tavuğu gidip çöpe attım. Allah’a yalvarıyordum çöp arabası çabuk gelsin, kimse tavuğu görmesin diye. Çöp arabası ölü tavuğu alıp götürdü götürmesine de sıkıntılarımı götüremedi. Komşu tavuğunu aramaya başladı, bir kaç kere bana,
’’Komşu tavuğumu gördün mü, senin eve giren var ya o tavuk. Görünmüyor ortalıkta, nerede acaba?
Bakıversen bir odalarına’’
’’Yok, yok, hiçbir yerde görmedim’’ dedim. Kadının o kadar heybetli bir duruşu vardı ki korkumdan tavuğunu öldürdüğümü diyemedim.
Komşum üç dört gün tavuğunu aradı. Benimse sinirlerim iyice bozuldu. Komşum beni her gördüğünde tavuğunu ne kadar çok sevdiğini, kim bilir kimin çaldığını, bir sokak köpeğinin belki de onu parçaladığını, tavuğu şimdi ne haldedir çok merak ettiğini anlattı durdu. Fazla dayanamadım. Evin rutubetini bahane edip başka bir yere taşındık. Taşınınca sandım ki sıkıntılarım geçecek. Her gece rüyamda öldürdüğüm o tavuğu görüyordum. Komşumun tavuğunu arayışına şahit olup, kan ter içinde uyanıyordum. Birkaç sene böyle geçti. Sonunda eski mahalleye gittim. Komşuma gerçekleri söyleyecek, gerekirse ücreti ne ise verecektim. Ne yazık ki eski komşum taşınmıştı. Her yerde senelerce onu aradım, bulamadım. Elimden geleni yapmıştım. Allah’a dualar ettim. Helallik almayı bana nasip eyle dedim. Aradan yirmi beş yıl geçti. Bu arada kendimi geliştirdim. Sürekli okudum. Hanımlara sohbet veren ve kuran öğreten bir bayan oldum. Hala okuyorum.
Bir gün bir hastane köşesinde eski komşumu gördüm. Karı koca bir bankın üstüne oturmuşlar sıranın kendilerine gelmesini bekliyorlardı. O kadar çok mutlu oldum ki o an bilemezsiniz. Uzaktan onları seyrettim. Çok yaşlanmışlardı. Yanlarına gidip selam verdim. Heyecanla kendimi tanıttım. Önce hatırlamadılar beni. Ben çok değişmiştim. Hal hatır sorduktan sonra içimde beni yıllardır rahatsız eden şeyi söyledim.
-Hediye Hanım, sizin tavuğunuzu ben öldürmüştüm. İsterseniz tavuğunuzun yerine tavuk alayım, isterseniz yaşadığım müddetçe duacınız olayım dedim. Onlardan helallik istedim. Hediye Hanım yüzüme şaşkın şaşkın baktı.
-Şimdi sen bana tavuk mu alacaksın?
- İsterseniz tabi ki de. İsterseniz parasını veririm, siz ne isterseniz yapacağım, yeter ki bana hakkınızı helal edin.
-Bana bu yaştan sonra tavuk mavuk lazım değil, sen bana duacı ol, kuran oku, dedi. Hakkını bana helal etti.
O zaman dünyalar benim oldu, Hediye teyzeye sarıldım. Eğer bir insanın hakkını almışsanız, ona da ulaşamıyorsanız, helalleşmek için Allah’a dua edin. Muhakkak o insan bir yerde karşınıza çıkacaktır Emine Hanım, ben bunu bizzat yaşadım dedi.
İnsanlar cahilliklerinden ya da bir anda öfkeyle hareket etmelerinden dolayı sonrasında çok acılar çekmekte. Ruhlarında yaralar açılmakta. İnsanız, hatalar yapabiliriz. Önemli olan günahlarımıza bir an önce tövbe etmek. Şeytana uyup, ümitsizliğe kapılmamak. Gururu bir yana bırakıp vakit çok geç olmadan haksızlık yaptığımızı düşündüğümüz kişilerden helallik almak. Bu anısını bizlerle paylaşan kardeşimize teşekkür ediyorum. İki cihanda gülenlerden olması dileğiyle...
Emine Yılmaz Dereci
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.