- 1493 Okunma
- 3 Yorum
- 2 Beğeni
d
Hepimiz sahip olduğumuz hafızayız. Hafızasız kimsiniz ya da kim olduğumuzu bilmemiz mümkün değil. Söz konusu olan kişiyi hiç görmedim, onunla asla konuşmadım, benim ilgi alanım içinde, uzak ya da yakın, asla bir yeri olmadı ve, her şey yarım düzine kelimeyle söylenmiş olsun diye, bu ismi duyup okuduğumdan beri geçen zamanı göz önünde bulundurarak hissettiklerimi yazıyorum.
Derviş’in Filistin halkının hayatında, acılarında ve ölümsüz umutlarında kök salmış sık sık tek kelimeyle tanımlanamazlığın aşkınlığına dokunan bir biçimsel güzellikteki şiirleri ,adım adım, gözyaşı gözyaşı, altmış yıl geçtikten sonra bile çektiği eziyet hala sona erecekmiş gibi görünmeyen bir halkın felaketlerinin, onlarla birlikte, az da olsa, hep derin sevinçlerin kaybolduğu bir günce gibi. Mahmut Derviş’i okumak unutulması olanaksız estetik bir deneyimden öte Filistin topraklarının, bir samimiyet saatinde İsrailli yazar Davit Grossmann’ın söylediği gibi İsrail’in acıma nedir bilmeyen bu celladın ellerinde kurban olduğu adalet sessizliğin ve alçaklığın yollarında acı dolu bir gezinti yapmaktır.
Dünyalılar biraz daha zeki ve duyarlı olsaydı, dünyaya gelen hayatların bazılarının neredeyse yüce büyüklüğüne daha fazla özen gösterseydi, onun adı bugün, hayattayken Poblo Neruda’nınki kadar tanınır ve hayranlık uyandırırdı. Ama dünyanın büyük bir kısmının körlestiği, bir kısmının da sağırlaştığı şair Derviş Mahmut bu dünyadan geldi geçti. Eserlerinin edebi dünyada sumen altı edilmesi aklıma Sabahattin Ali’nin "İçimizdeki Şeytan da Bedri’nin Macide’ye okunan bir şiir üzerine söylediği şeyler geldi. Onun döneminde yazılan başka şiirlerin yüceltilmesi ve kıyaslama yaptığımızda yüceleşen şiirlerin küçük bir değerlendirmesi aynen şöyleydi: "Bir şey anlaşılmadan garip bir tesir yapmak. Ne kadar basit insanlarız...Doğru dürüst oturup düşünürsek bu manzumenin dünyada yazılabilecek en basit hokkabazlıklardan, yavelerden (boş söz) eminim ki teslim ederiz. Hiçbir derin ve kuvvetli hisse, hiçbir büyük ve insanı sarsan fikre dayanmadan, sırf göz boyama, esrarlı görünmek için bu beş on satırda ,bir talebede bile mazur göremeyeceğimiz aleladelikler var…İşte yaşadığı dönemde onun şiirleriyle yüceltilen şiirler arasında böyle farklar vardı.
Eller toprakla uğraşırken, onunla karışır. Yok ! Şövalenin yüzeyine toprağın renkleriyle yaklaşmalı ressam. O da yok ! Bir yüzü, çıplak bir bedeni, bir camın parıltısını veya bir vazo içindeki iki beyaz gülü resmetmeye hazırlanırken toprağın her rengini ruha işlemek. Kesinlikle yok ! Onda yok olan hisler şiirlerinde asıl kaldı. Ve yüzyıllar boyunca acı çeken insanların aklında da kalmaya devam edecek.
"Kütükte kayıtlıyım.
Arabım.
Kartımın numarası elli bin.
Sekiz çocuğum var.
Dokuzuncusu yolda.
Yazdan sonra burda.
Kızıyor musun?
Kütükte kayıtlıyım.
Arabım.
Bir işim var, çalışıyorum.
Arkadaşlarım var, acı çeken,
sekiz de çocuğum.
Taştan çıkarıyorum ekmeklerini,
üstlerini başlarını, defterlerini,
taştan çıkarıyorum.
Dilenmiyorum kapı kapı,
olmuyorum iki büklüm
eşiğinde senin.
Kızıyor musun?
Kütükte kayıtlıyım,
Arabım.
Halktan biriyim.
Sabırlıyım.
Öfkeyle kaynayan topraklara
salmışım köklerimi.
Çağlardan çok uzaklara bağlı
babam benim,
yüzyılların doğuşundan çok uzaklara,
selvilerden, zeytinlerden çok uzaklara,
bütün bitkilerden çok uzaklara bağlı.
Nujub efendilerinden değil,
kara saban sürenlerden.
Büyük babam da köylüydü,
yoktu soy ağacı.
Başımızı sokacak bir kulübe
benim yuvam,
kamışlardan, dallardan.
Hoşnut musun benim bu halimden?
Halkım ben.
Kütükte kayıtlıyım.
Arabım.
Saçlar: Kara
Gözler: Kahve rengi.
Özel belirtiler:
Alnında bir çatkı.
El ayası deniz kabuğunun içi gibi kırmızı.
Uyuşturur tuttuğu eli bu eller.
Ayrıca zeytin yağını,
bir de kekiği severim çok.
Arayan bulsun beni
bir yitik köyde,
adsız yollarda unutulmuş.
Tarlalarda ter döker insanları,
taş ocaklarında ter döker.
Özlüyor insanlar
insan gibi yaşamayı.
Kütükte kayıtlıyım.
Arabım.
Atalarımın üzüm bağlarını sen aldın elimden,
çocuklarımla ektiğim toprağı
sen aldın.
Bıraktın bu taşları
bize, çocuklarımıza.
Alacakmışsınız
elimizden bu taşları da,
doğru mu?
Bir daha diyorum!
Bir daha!
Kütükte kayıtlıyım.
Birinci sayfanın ta başına.
Nefret etmem insanlardan,
saldırmam hiç kimseye.
Ama aç korlarsa beni,
yerim etini beni soyanın,
kork benim öfkemden kolla kendini
Damarıma basma."
Mahmut Derviş