- 1001 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
AyRıLıKLa VaR oLMa VaKTi
AYRILIKLA VAR OLMA VAKTİ
Küçük ağacın dallarında kıpırtılar başlamıştı.
Bu yılın yaprakları filizlenmeye başlamıştı anlaşılan.
Ağaç küçük filizcikleri topraktan aldıkları ile besliyordu.
Filizler açmaya başladıkça ağaç daha da bir güzelleşiyordu.
Küçük yapraklar ağaca daha da bir anlam katıyordu sanki…
Ağacın giyindiği bu yeşil elbise kuşları ve böcekleri de cezp etmişti.
Şenlikli geçen bir ilkbahar ve yazdan sonra ayrılık mevsimi kapıyı çalmıştı… Sonbahar…
Hiç son olmuyordu ki bu sonbaharlar, hiç bitmiyordu ki ayrılıklar.
Ama biliyordu, bir gün kendisinin de sonbaharı olacağını, hep hancı olarak kalmayacağını…
Bir gün yolcu olacağını…
Belki bunu bildiğindendir gidene kızmıyordu, kızamıyordu, belki küçük bir kırgınlıktı onunki.
Her şeyin bir bedeli olduğunun farkındaydı.
Sonbahar gelmişti, toprağa borcunu ödeme vakti…
Topraktan aldıkları ile beslediklerini ona hediye etme vakti…
Yapraklara da düşmüştü ayrılığın hüznü, bu hüzünle sararmaya başlamışlardı.
Hüzün günden güne daha da sarartmıştı…
Artık ne ağacın yaprağı tutacak gücü ne de yaprağın ağaca tutunacak gücü kalmamıştı.
Yaprağı rüzgara teslim etme vakti iyice yaklaşmıştı artık…Toprağa borcunu ödeme vakti…
Yaprağında ağaca borcunu ödeme vakti. Gübre olup onu besleme vakti…Yeni baharlara onu hazırlama vakti…
Aslında sonbahar ayrılık vakti değildi gübre olup ağacın damarlarında dolaşma vaktiydi…
Sen ve ben değil ‘O’ olma vaktiydi, içinde erime, hücrelerinin en ücra köşelerinde hissedilme…
Her baharda yeni yapraklarda var olma vakti…