- 574 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÇIKIŞ
Gün geceye gebe kaldı. Ay ve yıldızlar kayboldu. Gün karanlık doğurdu. Yer, gök ve toprak ve su karanlık içinde yok oldu. Yıldızlar ve gökyüzü acılı bir mevsim içinde yalnızlıklarını yaşıyorlardı. Doğa üstü bir gücün tutsağı olmuştu toprak ve su bulutlar, o kara bulutlar geldi çöreklendi. Türk eline. Güneş tenli yiğitler bir güçsüzdü, bir ezikti, yaban çiçekleri gibiydi. Bir balyoz gibi inmişti Oğuzların otağlarına kara kara bulutlar. Yaktı kavurdu yürekleri, güneş, parçaladı toprağı, kuruttu ırmakları.Küçüldü her şey ve her şey. .Açıldı avuçlar Gök Tanrıya. Eller çoğaldı,çoğaldı bir orman oldu.
Gün geceye değil, gece güne dönüşecekti. Gün geceden kurtulacaktı. Sevinç içinde gözler hilesiz bakacaklardı birbirlerine.
Sonra derken daha sonra, bir yel esti Oğuz boyuna. Bir muştuydu bu. Yönünü çiziyordu çiziyordu Oğuzların ’batı, batı’ diye. Orman olan elleri ayakları ırmak oldu. Yağız atlı aydınlık yanı başlarındaydı. Yürüdüler gecenin ortasından ak sabahlara. Ak günlere doğru. Gün çiçeklere gülüyordu.
Ve Oğuzlar vardılar Seyhun, Ceyhun ırmaklarının kuzey doğusuna. Çadırlarını kurdular Kurucak’ta. Burada fazla kalmayıp aştılar Seyhun ile Ceyhun’u güney batıya kaydılar. Horasani İran derken konuğu oldular Anadolu’nun.
Yeni bir türkü vardı ozanların dilinde. Gün geceden kurtulmuştu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.