- 1052 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ZÜĞÜRT SOSYETE
• BİR YAN DA ZENGİN,VARLIKLI BİR SOSYETE ÇOCUĞU...
• DİĞER YAN DA KİMSESİZ,YOKSUL BİR SOKAK ÇOCUĞU...
• BİRİSİ ETRAFINDAKİ YALANLARDAN, SAHTE DOSTLUKLARDAN BIKMIŞ...
• DİĞERİ PARASIZLIKTAN, AÇLIKTAN,YOKSULLUKTAN USANMIŞ...
• SOSYETE ÇOCUĞU İLE SOKAK ÇOCUĞU TESADÜFEN KARŞILAŞIRLARSA...
• PEKİ BİR HAFTALIĞINA YER DEĞİŞTİRİRLERSE...
• İKİSİNİ DE NE TÜR BİR MACERA BEKLİYOR ACABA...
YAZAN/YÖNETEN: ETHEM ULUSU
TÜR:KOMEDİ/MACERA
YAPIM: T.S.O.B.
KARAKTERLER;
DUMAN: Zengin aile çocuğu. Yardımsever,İnatçı ve Azimli...
ÇAĞATAY: Sokak çocuğu. Mücadeleci, Sabırsız ve Sıcakkanlı...
CENK BEY: Duman’ın babası. Pısırık, İçine kapanık, Öğrettim akıllı...
BANU HANIM: Duman’ın annesi. Saldırgan, paragöz ve vurdumduymaz...
İREM: Duman’ın süt kardeşi. Ay da yıl da bir görüşürler. Çanakkale’de kalıyor.
ÖKÜZBAŞ ÖNDER: Çağatay’ın en yakın arkadaşı. Çağatay’a itaat, aleme isyan...
CEZVE TARIK: Çağatay’ın sokaklardaki rakibi. Kural tanımaz ve gaddar...
BAHÇIVAN RAMİZ: Cenk Bey’in şoförü. Ağzı bozuk, patavatsız,görgüsüz...
ZALİM TURGUT: Cezve Tarık’ın abisi. Hapisten kaçtı. Akıl hastası, Manyak...
SAFİNAZ: Çağatay’ın sevgilisi. Hoş kız da paraya ve makama zaafı var.
ZÜĞÜRT SOSYETE
DUMAN: Ya neden anlamıyorsunuz? Bugün benim doğum günüm ve ben arkadaşlarımla dışarı çıkmak istiyorum. Hem vazgeçin artık şu abuk sabuk pahalı hediyeler almaktan canım.
BANU: Bak bak bak. Dile bak. Sıçtırtma lan doğum gününe. Hayır yani insanın hatası her defasında yüzüne vurulmaz ki canım. Yaptık işte bir hata ne yapalım
DUMAN: Of anne. Senin laflarınla kendimi yoramam. Ben gidiyorum.
BANU HANIM: Git. Git oğlum git. Farkındaysan bugün 18 yaşına girdin. Farkındaysan ilk defa bu kadar mutluyum. Ama mutluluk benim neyime ki zaten. Git oğlum git. Ben burada hediyenle sabahlarım.
DUMAN: Anne bana duygu sömürüsü yapma. Hediyenle sabahlarım dediğin şey helikopter. Havada mı uyuyacan?
BANU HANIM: Evet yavrum bu bir helikopter. Bu pırpıra binip seninle havada doğum günü kutlayacak. 18 yaşına girmiş olmanın huzuruna hep birlikte vakıf olacağız.
DUMAN: Anneciğim. Keşke bana pahalı hediyeler alacağınıza sevgi verseydiniz.
BAHÇIVAN RAMİZ: Hanımım. Cenk Bey başı önünde geliyordu. Gene yanlış eve girdi. Siz az durun hele çıkartıp geliyorum hemen. Merabayın Duman Bey’im.
SAFİNAZ: Çağatay bugün arkadaşlarını çağırsana. Size bir sürprizim var.
ÇAĞATAY: Arkadaşlarım? Benim bir tane arkadaşım var o da Önder. Onu kastediyorsan çağırırım. Ama başkalarını kastediyorsan ki hele Cezve Tarık işte o zaman benim gelme olanağım sıfırdır. Neden?
SAFİNAZ: Ay sus. Bu ne çene ya? Erkek adamsın hiç bu kadar lakırdı yakışıyor mu sana?
ÇAĞATAY: Evet haklısın yakışmıyor. Ben o zaman yavaştan kalkıyım. Zaten Önder’i ancak bulurum.
SAFİNAZ: Tamam canım geç kalmayın.
ÇAĞATAY: Nereye?
SAFİNAZ: Çağatay sen benimle dalga mı geçiyorsun? Bizim eve.
ÇAĞATAY: E kaçta olduğunu söyle de ona göre kaç kalmayım.
SAFİNAZ: Akşam saat 20:00’da.
‘’İki sevgili randevulaştıktan sonra ayrıldılar. Çağatay tam sokağın köşesini dönmüştü ki karanlıkta öylece yatan birisiyle karşılaştı. Şık giyimli bu genç kıpıldamadan öylece yatıyordu. Önce tereddüt etti sonra ona doğru eğildi.
Tam bu esnada kafasına sert bir cisim yedi. Bayılmıştı. Gözlerini açtığında...
EV SAHİBİ KADIN: Sapık. Pis sapık. Ne hadle evime giriyorsun. Kimden izin aldın? Seni polise vereceğim. Görürsün gününü. Haydut. Sapık haydut.
BAHÇIVAN RAMİZ: Dur teyze dur. Ne yapıyorsun ya?
EV SAHİBİ KADIN: Ne yapacam? Sapığa Dünya’nın kaç bucak olduğunu gösteriyorum. Hem sen kimsin?
BAHÇIVAN RAMİZ: Ben sapığın bahçıvanıyım.
EV SAHİBİ KADIN: Vay be. Önce sapık, sonra bahçıvan demek. Ulan benim uşağa benzer bir halim mi var?
BAHÇIVAN: Çattık belaya. Teyze bu gördüğün adam parayı tuvalet kağıdı yerine kullanan adam. Sen çıkmış diyorsun ki bu adam sapık.
EV SAHİBİ KADIN: Ne işi var o zaman sapık değilse benim evimde.
BAHÇIVAN: Bu adamın gözü pek seçemiyor. Bir de hep başı önünde yürüdüğünden yanlışlıkla sizin eve girmiş işte. Bizim evde ileri de zaten.
EV SAHİBİ KADIN: Tamam al götür bunu. Al sinirlenip elimden bir kaza çıkmadan.
BANU HANIM: Allah belanı versin herif. Senin gibi koca olmaz olsun.
CEZVE TARIK: Bak görüyor musun? Kime niyet, kime kısmet dedikleri bu olsa. Sen tut günlerce şu süt çocuğunu takip et, bayılt. Tam her şey bitti derken karşına hop. En büyük düşmanın çıksın. Bugünü bayram ilan etmeleri lazım.
ÇAĞATAY: Doğru bugünü bayram ilan etmeleri lazım. Avanaklar bayramı.
Bana bak avanak herif eğer bizi hemen bırakmazsan benden günah gider.
CEZVE TARIK: Ne yaparsın? Vurur musun? Öldürür müsün?
ÇAĞATAY: Hıh. Ben seninle elimi kirletmem. Seni direkt olarak Öküzbaş Önder’e şutlarım. O seni kaynatıp suyunu içer. İyi biliyon değil mi?
DUMAN: Şey pardon bölüyorum ama. Acaba siz bana daha demin süt kuzusu mu dediniz? Kulaklarım biraz ağır işitiyor da benim.
CEZVE TARIK: Yok süt kuzusu demedim. Süt çocuğu dedim.
DUMAN: Öyle mi? Lütfen yaklaşır mısınız? Size çok önemli bir şey söyleyeceğim.
ÇAĞATAY: Birader ne yapıyorsun? Bu Tarık gaddar adam’ın tekidir.
CEZVE TARIK: Sen sus saksağan yavrusu. Sen öt bakalım ibibik.
DUMAN: Al sana ibibik. Sen beni böyle gördün cak cağın yavrusumu sandın lan?
ÖKÜZBAŞ ÖNDER: Ağabey sen?
ZALİM TURGUT: Şaşırmış gibisin öküz. Yok, yani öküzlerin de şaşırma duygusu var mı? Ben de ona hayret ediyorum.
ÖKÜZBAŞ ÖNDER: Ağabey sen hapiste değil miydin? Cezan bitti mi?
ZALİM TURGUT: Bitti bitti. Paçayı kurtardık öküzcüğüm.
ÖKÜZBAŞ ÖNDER: Ağabey sen kaç yıl yemiştin sorması ayıp olmasın.
ZALİM TURGUT: Öyle çok değil ya. Ağırlaştırılmış müebbet yemiştim. Bitti işte...
ÖKÜZBAŞ ÖNDER: Ağabey öküzlüğüme ver de müebbet hapis nasıl bitiyor?
ZALİM TURGUT: Ölünce bitiyor öküz. Bunu anlamayacak ne var?
ÖKÜZBAŞ ÖNDER: Sen öldün mü ağabey şimdi?
ZALİM TURGUT: Evet öküz öldüm. ‘’ içinden bu adam harbi öküz der’’
ÖKÜZBAŞ ÖNDER: Allah rahmet eylesin ağabey. Çok iyi adam da sayılmazdın da olsun işte. Neyse ağabey madem çıktın yahut öldün asıl mevzua dönelim. Ağabey senin kardeşin olacak ruh hastası Çağatay’ı kaçırdı. Çağatay’ın yanında bir de bir genç daha kaçırmış ama o bizden değil. Ağabey gel mani olalım buna.
BANU HANIM: Ya sen nasıl bir insansın ha? Nasıl bir insansın? Yeter ya, bıktım senden. Camiaya rezil olduk senin yüzünden. Ne demek başkasının evine girmek. Hadi girdin. Dayak yemek ne demek? Öf be.
CENK BEY: Hayatım gözüm iyi görmüyor hem bir de başım hep önümde geldiğimden dolayı yanlışlıkla girmişim işte. Affet ne olur
BANU HANIM: Hay başına da, gözüne de, kulağına da, kuyruğuna da...
İyice sinir hastası ettin lan beni. Senin ben. Ramiz al götür bunu buradan.
CENK BEY: Hayatım bir şoför parçasının yanında tartışmayalım lütfen.
BAHÇIVAN RAMİZ: Oh. İşinize gelince Şoför Ramiz. İşinize gelince Bahçıvan Ramiz. İşinize gelince Bakıcı Ramiz. Şimdi de Parça Ramiz olduk öyle mi?
CENK BEY: Saçmalamayı bırak da Duman nerede onu söyle.
BAHÇIVAN RAMİZ: Çıkmıştı en son. Bilmiyorum.
BANU HANIM: Ne demek bilmiyorum lan. Seninle değil miydi Duman?
BAHÇIVAN RAMİZ: Benimle olsa ben de onunla beraber olurdum. Değil mi?
BANU HANIM: Lan salak salak konuşma da bana git polise haber ver.
Geri zekalı yaratık. Şunun sıfata bak ya belediyenin septik çukuru gibi.
‘’Korkunç bir tekme yemişti karın boşluğuna Cezve Tarık. Yediği tekmenin şiddetiyle dengesini kaybetmiş, orada bulunan sert bir kolona kafasını çarpıp bayılmıştı.’’
ÇAĞATAY: Oğlum ne yaptın lan sen? Çabuk bu ayı ayılmadan iplerden kurtulup kaçalım.
DUMAN: Nasıl kurtulacağız iplerden?
ÇAĞATAY: Adama artist artist konuşup, tekmeler atmayı biliyordun. Ya ıskalasaydın sonunu düşündün mü hiç?
DUMAN: Sonunu düşünenler kahraman olamazlar.
ÇAĞATAY: Al bir Polat Alemdar daha. Çabuk hadi çabuk kurtulalım şu iplerden.
DUMAN: Bu arada ben Duman. Sen kimsin?
ÇAĞATAY: Ben de Çağatay. Şuradan bir çıkalım. Memnun mu oldum? İğreti mi oldum? Göreceğiz bakalım.
DUMAN: Buradan çıkarsak senden bir ricam var.
ÇAĞATAY: Neymiş söyle.
DUMAN: Benim yerime geçeceksin. Çanakkale’ye söyleyeceğim adrese gideceksin. Seni orada İrem adında birisi karşılayacak. İrem Laleoğlan.
ZALİM TURGUT: Demek Tarık haddini aştı ha iyice. Vay be. Tarık’ın gene aşılacak bir haddi var. Ya sizin neyiniz var sefil yaratıklar.
ÖKÜZBAŞ ÖNDER: Sen ne konuşuyorsun lan değişik.
ZALİM TURGUT: Ah Önder ah. Öküz geldin, öküz gidecen. Zamanında sana kardeşim o kadar dil döktü şu sefil Çağatay’ın yanında dolaşma diye ama kime anlatıyoruz ki ya.
Çayıra enek koydum, önüne kelek koydum.
Üşümesin aman öküzüm, sırtına yelek koydum.
SAFİNAZ: ‘’ Alkışlayarak içeri girer.’’ Bravo Zalim Turgut bravo.
ÖKÜZBAŞ ÖNDER: Yenge. Sen ne halt işliyon burada?
SAFİNAZ: Sanane lan. Man kafalı. Hem ben senin nereden yengen oluyom Öküz.
ÖKÜZBAŞ ÖNDER: Ulan sürpriz yapacağım diye gittin de şunu mu getirdin?
ZALİM TURGUT: Neyimi beğenemedin lan?
ÖKÜZBAŞ ÖNDER: Neyini beğeniyim lan? İnsan artığı.
‘’Kapı açılır aniden. Turgut belindeki silaha davranarak. ‘’Kim var orada’’der.
Acı ve iniltili bir ses havayı yara yara ulaşır Turgut’a’’ Benim ağabey Tarık’’.
ÇAĞATAY: Sen şimdi benden tam olarak ne istedin? Ben tam anlamadım da.
DUMAN: Çanakkale’ye gideceksin. Sana bir emanet vereceğim onu açmadan sahibine ulaştıracaksın.
ÇAĞATAY:Şu İrem dediğin kıza mı?
DUMAN: Evet. Niye sordun?
ÇAĞATAY: Güzel ismi varmış. Cennet bahçesi manasında. Kendi de güzel mi?
DUMAN: Bana bak yıkarım seni şuraya. Hem sen sözlü değil misin?
ÇAĞATAY: Tamam ya. Sen de hiç şakaya gelmiyorsun.Neyse şu köşedeki bakkala girelim de buz gibi bir kola alalım ne dersin. Ciğerimiz yandı zaten.
DUMAN: Şu bizi tutsak alan psikopat peşimize düşmez değil mi?
ÇAĞATAY: Yok be oğlum. Sen bekle burada ben alıp geliyorum.
DUMAN: Tamam. Acele et biraz.
ÇAĞATAY: Ulan arkadaş bir kola aldık. Az kalsın kumbara gidiyordu.
‘’Tam o esnada büyük bir gölge belirir. Çağatay kendini Duman’a siper eder.’’
ÖKÜZBAŞ ÖNDER: Benim ben Çağatay. Önder
ÇAĞATAY: Önder. İyi misin kardeşim?
ÖKÜZBAŞ ÖNDER: Ben iyiyim ya siz?
ÇAĞATAY: Biz de iyiyiz. Duman’ın sayesinde. Bu arada bu Duman.
ÖKÜZBAŞ ÖNDER: Biliyorum
ÇAĞATAY: Nereden biliyorsun?
ÖKÜZBAŞ ÖNDER: Her şeyi anlatacağım Çağatay. Hele aç bakalım şu kolayı.
DUMAN: Ne oldu Çağatay? Neye baktın?
ÇAĞATAY: Bedava çıktı mı diye baktım? Tekrar deneyin diyor
ÖKÜZBAŞ ÖNDER: Dene. Ne oldu?
ÇAĞATAY: Bir sikim olmadı.
DUMAN: Ya bırakın bu edepsizce konuşmaları da şimdi gözünüzü dört, kulağınızı on dört açın ve beni dinleyin.
BANU HANIM: Kalk lan. Sen nasıl babasın? Oğlun kayıp ama sen hala pısırık, hala vıcık vıcıksın. Seni çekip çıkaranın sıfatına köpek pislesin.
CENK BEY: Tamam hemen kalkıyorum. Yürü Ramiz.
BANU HANIM: Ramiz bir de karakola uğrayın bakalım. Ne olmuş? Ne bitmiş bir öğrenin.
‘’Cenk Bey ile Şoförü Bahçıvan Ramiz arabayla emniyete doğru gitmektedirler. Bahçıvan Ramiz her zaman ki gibi fitne yaymaya devam etmektedir. Zaten öğrettim akıllı olan Cenk Bey işin enini sonunu düşünmeden ne söylenirse ona inanmaya devam etmektedir.
BAHÇIVAN RAMİZ: Yav valla içim yanıyor ha. İçim yanıyor. Bu aslı nereye bağlı olduğu belli olmayan karının size böyle hakaret etmesi. Vallahi sizi bilmem de benim çok ağrıma gidiyor.
CENK BEY: Ben ne yapıyım Ramiz?
BAHÇIVAN RAMİZ: Boşan beyim. Boşan be ya.
CENK BEY: Boşanıyım mı? Bu yaştan sonra. İyi de Duman ne olacak?
BAHÇIVAN RAMİZ: Ben sana bizim oralardan çok güzel, iyi huylu, genç, birini bulurum beyim.
CENK BEY: Ramiz saçma sapan konuşma da oğlumu bulmama yardım et. Haydi. Girelim karakola.
ZALİM TURGUT: Bunların hepsi senin yüzünden şirret kadın. Takip ettirmişsin kendini. Hepsi senin yüzünden. Mal değneği kadın
SAFİNAZ: Ay bokum. Haline bakmadan bir de bana laf söylüyorsun. Ne oldu hani sen titretirdin alemi. İki sokak çocuğu geldi senin fiyakanı çizmek şöyle dursun resmen yırttı attı. Anlıyor musun?
CEZVE TARIK: Ya bırakın şu it dalaşını da buradan nasıl kurtulacağız onun çaresine bakalım. Adam pazar ürünü gibi paketleyip gitti bizi.
SAFİNAZ: Bana bak Pazar ürünü sensin tamam mı? Yetersiz bakiye.
CEZVE TARIK: Lan senin burada kafanı kopartırım mal. Seni hengamenin içinden çekip çıkardık. Canımı sıkma benim.
ZALİM TURGUT: Dokunma kardeşim şuna. Bir an önce şuradan kurtulalım. Yoksa hem polis hem jandarma hem de doktorlar peşimizdedir.
SAFİNAZ: Polisi askeri anladım da doktor ne bok yemeye senin peşindedir la.
Oldu olacak mühendisler, öğretmenler, âlimler de düşsün peşine.
ZALİM TURGUT: Kızım ben hapishane de kalırken sahte bir raporla akıl hastanesine yattım. E şu an elimdeki o raporla vali vursam ceza almam ha.
?: O rapor gerçekse ceza almazsın Turgut. O rapor sahte ve işin bitti senin.
‘’ Bu adam da kimdi? Beyaz maskeli, beyaz takımlı ve beyaz ayakkabılı.. Beyaz?
ÇAĞATAY: Evet Duman seni dinliyoruz.
DUMAN:Şimdi sen benim yerime ben senin yerine geçeceğim.
ÇAĞATAY: Anlamadım yani şimdi sen ben, ben de sen mi olacağız?
DUMAN: Aynen öyle olacak. Sen benim yerime geçip Çanakkale’ye vereceğim adrese gideceksin. Ben senin yerine geçip sokaklara ineceğim.
ÇAĞATAY: İyi de senle ben yani ikimiz birbirimize hiç benzemiyoruz ki...
Hem hadi diyelim gittim oradaki adamlar beni hemen bilmezler mi?
DUMAN: O toplantıya ilk defa katılacağım ben. İşin aslına bakarsan katılacağım ilk toplantı bu olacak. Ben daha 18 yaşıma 2 gün önce girdim. Babamın da bana sözü vardı. 18 yaşıma girer girmez ilk toplantıyı şirket adına ben yönetecektim.
ÖKÜZBAŞ ÖNDER: Tamam hadi diyelim ki sen o toplantıya ilk defa katılacaksın ama biz yıllardır sokaklardayız ve herkesi tanıyoruz. Dolayısıyla herkeste bizi tanıyor. Ne olacak peki şimdi? Sen Sokaklarda bizim gibi nasıl dolanacaksın.
DUMAN: Tamam kabul etmezseniz teklifimi başkasına yaparım. Bu işin sonunda 100.000 TL alacaksınız.
ÇAĞATAY: 100.000 Mİ? Tamam, kabul ediyoruz.
ÖKÜZBAŞ ÖNDER: Biz biraz daha düşünelim. Çağatay gelsene benimle dışarı.
ZALİM TURGUT: Kim lan bu sıyırma?
CEZVE TARIK: Ne biliyim ağabey. Baksana adam kardan adam gibi. Bembeyaz.
?: Son duanızı edin. Birazdan sizi cehenneme muhtar yapacağım.
SAFİNAZ: Kurban oluyum kardan adam. Beni muhtar yapma. Hem benim okumuşluğum yoktur.
CEZVE TARIK: Mallık bir renk olsa senin rengin kesinlikle gökkuşağı olurdu.
?: Ihh.
‘’ Küçük ama bir o kadar da manalı bir tebessümden sonra kardan adam diye adlandırılan bu beyaz giyimli gizemli şahıs önce Cezve Tarık’ın ellerini ve ayaklarını çözdü.Ardından cebinden çıkardığı bıçağı Tarık’ın önüne attı. Tarık önce pis pis sırıttı ardından kendin emin bir şekilde bıçağı yerden aldı.
Tarık’ın çok iyi bıçak kullandığını bilen Turgut göğsünü kabarttı ve sesini kısarak ‘’ Eriyeceksin kardan adam. Buz gibi eriyeceksin’’ dedi. Tarık elindeki bıçakla kardan adama ilk hamlesini yaptı fakat kardan adam Tarık’ın bileğini yakaladı.
Yüzüne korkunç bir yumruk indirdi. Yumruğun acısıyla sersemleyen Tarık 2. Bir hamleyi yapacaktı fakat kardan adam onu çoktan kıskaca almıştı kollarıyla.
Tarık’ın boynu kardan adam denilen kelle avcısının kolları arasındaydı.
Önce Tarık’ın başını okşadı sonra bir çat sesi duyuldu. Tarık’ın boynu kırılmıştı.
Kardan adam kin ve nefret dolu gözlerle Zalim Turgut’a yaklaştı ve;
?: Sıra sen de soytarı. Hadi bakalım ölüm seni çağırıyor.
ÖKÜZBAŞ ÖNDER: Kardeş sen kafayı mı yedin? Ne demek sosyete’nin içine karışmak. Biz bunlardan hangisini tanıyoruz söyler misin bana?
ÇAĞATAY: Biliyorum Önder. Biliyorum fakat ben de bıktım bu parasızlıktan, yokluktan. Baksana daha Safinaz ile bile evlenemiyorum.
ÖKÜZBAŞ ÖNDER: Ha tamam Safinazla evlenmek için bu bilinmeyen maceraya girişiyorsak sıkıntı yok. Seni boynuzlayan birisi içinse bütün bunlar tamam.
‘’ Bu laflara hiddetlenen Çağatay yerinden fırladı ve Önder’in yakasına yapıştı.’’
ÇAĞATAY: Ulan Öküz. Ağzından çıkan lafa dikkat et. Yok dikkat edemem diyorsan şimdi sus ki ömür boyu susturmayım seni.
ÖKÜZBAŞ ÖNDER: Sen bana sormuştun ya hani daha yeni içeride ne oldu sana diye. İşte beni bu duruma senin Safinaz’ın getirdi.
ÇAĞATAY: Ne alakası var lan senin durumunla Safinaz’ın? Kız benim doğum günüm için sürpriz doğum günü partisi bile hazırlamış.
ÖKÜZBAŞ ÖNDER: Tabi! Hediyesi de Zalim Turgut değil mi?
ÇAĞATAY: Ne Zalim Turgut’u lan. Oğlum o hapiste değil mi?
ÖKÜZBAŞ ÖNDER: Kaçmış alçak. Ben de ağabey diye yanına vardım. Söz de konuşarak seni Cezve Tarık’tan kurtaracaktım. Meğer kumpas gelmişim. Senin o yere göğe sığdıramadığın Safinaz’ı iki kardeş de kapatması yapmışlar.
DUMAN: İrem ne yapıyorsun?
İREM: Teşekkür ederim Duman. Sen nasılsın?
DUMAN: İyiyim iyiyim. Senden bir ricam olacak
İREM: Tabi kardeşim. Buyur ne istersin?
DUMAN: Sana iki tane züğürt gönderiyorum. Onları öyle bir kıvama sok ki üzerlerinden milyarlar kazanabilelim.
İREM: Tamam da. Duman bunlar kimdir? Nasıl bir oyun oynayacağız onlara?
DUMAN: Çok kolay. İkisini de sosyete’nin içerisine sokacağız. Ardından da...
‘’ Bir an ufak bir kesinti oldu telefonda. Ardından bir çığlık ve sessizlik. İrem bayılmıştı. Duman sesini almak için sürekli ‘’Alo, Alo’’ diye bağırıyordu. Telefon Kardan adamın elindeydi. Kardan adam ne ara Zalim Turgut ile Safinaz’ı halledip oraya varmıştı bilinmez ama tek gerçek İrem’in başının dertte olmasıydı.’’
?: İşte böyle Turgut Bey. Kıçıyla inatlaşan altına sıçarmış. Sen kendini akıllı bir şey sanıyordun ama akıl sen de pire çükü kadar. Neyse hadi Allah rahmet etsin.
ZALİM TURGUT: Ağabey kurban oluyum kıyma bana. Ne olur ağabey.
?: Yok yok. Hadi güle güle. Safinaz sen de yalnız bırakma arkadaşını ‘’ 2 el ateş eder’’ ve ardından çıkıp gider. (2 Saat önce)
BAHÇİVAN RAMİZ: Of başım, başım. Ne oldu lan bana? Hangi odun kafalı vurdu ha benim başıma. Cenk Bey. Cenk Bey nerede ya?
BANU HANIM: Açsana şu telefonu at ağızlı. Off. Nelerle uğraşıyoruz.
BAHÇIVAN RAMİZ: Alo. Kimi aramıştınız?
BANU HANIM: Ebenin körünü aramıştım. Tarif et de gidiyim.
BAHÇIVAN RAMİZ: Buradan dimdirek gidiyorsun. 200 m. Sonra sağa dön. Orada sor.
BANU HANIM: Dalga mı geçiyorsun lan? Benim ben. Banu Hanım.
BAHÇIVAN RAMİZ: O ne lan? ‘’ Kardan adam yine sahnelerdedir.’’
?: Hadi bakalım Duman Bey. Sütkardeşine veda et.
ÇAĞATAY: Neler oluyor Duman?
DUMAN: Bilmiyorum.
?: Çağatay! Oğlum sen ne geziyorsun burada? Cenazen yok mu senin?
ÇAĞATAY: Ne diyor bu Duman?
ÖKÜZBAŞ ÖNDER: Sakin ol Çağatay.
?: Safinaz’ı diyorum. Öldürdüm..
‘’ İrem gözlerini açmıştı nihayet. Önce etrafını kolaçan etti, ardından kardan adamı gözüne kestirdi. Eline geçirdiği vazo ile kardan adamı bayıltarak kaçmayı planlıyordu. Vazo ile vurdu o da ne?
CENK BEY: İrem. Hiç adam böyle mi bayıltılır?
İREM: Cenk Bey. Siz nasıl olur? Nasıl katil olursunuz?
CENK BEY: Hayatım boyunca konuşmadığım için ezildim İrem. Ben sustukça içimdeki o nefret alevlendi. Ailem de o alevi durmadan harladı.
İREM: Ama siz nasıl Çanakkale’ye geldiniz bu kadar kısa zamanda?
CENK BEY: Şapşal Teneke ben zaten buradaydım. Şimdi diyeceksin ki sen buradaysan Zalim Turgut, Cezve Tarık ve Safinaz’ı kim öldürdü. Şu anda Tahtalıköy Muhtar adayları Duman, Banu Hanım ve seni kim öldürecek?
Cevabı belli ama konuyu iyi kavraman gerekiyor. En baştan al kurguyu.
Sizin ZÜĞÜRT SOSYETE hayalleriniz yerle yeksan oldu. 2. Kardan adam mı?
Öğrenebilirsen bulmaca çözülmüş olacak. O yüzden… ( DEVAM EDECEK).
(
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.