- 1004 Okunma
- 6 Yorum
- 2 Beğeni
Dil: Yaranın Zindanıdır
(Yalnızlık; düşündüklerinizin kafanızın duvarlarına çarpıp tekrar içerde kalmasıdır-Sartre)
Zaman ışıltılı putlar mevsimi. Kalabalık ve bereketli. Veba gibi yayılıyor yerel öykülerin yırtılışı. Kolay aldanan çoğunluğun homurtusundaki korkunç kokuyu düşünüyorum. Bayılan vicdan. Kapatılan iyimserlik. Gezegene dağılmış o kristal duman. Planlanmış insanın çaresizliğine bakıyorum. Zıplayıp duruyor kısa metrajlı duygular. İknacıların yüzü: refleks kutusu.
Altın çağını yaşıyor kendinden uzaklaşmak.
İtirazsız yaşam.
Penceresiz ev.
Ağaçsız bahçelerin yalnızlığı.
Kırılan mantık dallarının çığlıkları dolaşıyor etrafımda. Yakılmış adlar. Yakılmış şairler. Temmuzun ikisi.Tükenen bir ülkenin göz kenarlarındaki çözümsüz kırışıklığı gösteriyorum. Ayaklarıma batıyor önüme konan kültürel çöl. İtaat çeşmesinden suskunluk içenler farklılık uçurumundan topladığım sesleri kurşuna dizmek istiyor. Herkes tanık ama kimsenin elleri devreye girmiyor küçük bir işaret için. Düşünüyorum, yola çıkıyorum, bir şey yolumu kesip sırtımdaki evrensel sarılmaya el koyuyor.
Esnek sınırlar, sömürüler,
birikim ruhu,
efsane eksikliği.
Mutluluğun sakıncalarını anlatıyor zihnimdeki işçiler. Yakalanmış düşünceleri getirip dilin alacakaranlığına bırakıyorlar. Öyleyse dil yaranın zindanıdır. Kelimeler ise kâğıttan yapılmış göldür. Her cesur ses önce gösterişli bir çiçeğe dönüşüyor muhteşem boşlukta. Övgüler diziliyor ıssızlığın yükselişine. Bulanık zamanların ele geçirilmiş insanları başlarını kaldırıp bakıyorlar bir süre. Tam yuva değerinde bir gülümseme gelip aralarına karışacakken, uyku içeri giriyor ve kapı kapanıyor, kül olduklarını hatırlayıp belirsizliklerine dönüyorlar yeniden. Sona eriyor çiçeklerin ve seslerin düşsel yarışı.
Ve artık farkındasındır: Her devirde, riskli alanda koşar saf bilgiyi ve saf duyguyu taşıyan atlar. Çünkü her yazı son yazındır uçsuz bucaksız, sakıncalı sayfalar bozkırında. Çünkü her yazı, her duygu ve her bilgi vedalar odasından yola çıkar bir yürüyüşçünün sırtında. O yüzden her veda odasının karşısına, ışıkları sonuna kadar yakılmış, duvarlarına kin yapıştırılmış bir zindan kurulmuştur.
YORUMLAR
Ormanların penceresiz yalnızlığı gibi insan orduların sürüleşme programı başarı ile sonuçlandıran despotlar, ulaşmak istedikleri zirveye varışlarını tamamlamışlar. stop.
tıpkı Roma varoşlarında “Zincirlerinizden başka kaybedeceğiniz hiçbir şey yok, ama kazanacağınız yeni bir dünya var,” diye haykıran Spartaküs gibi
*“Balık sürüsü davranışı,” yaygınlaştırılıyor!
Jorge Luis Borges’in, “Despotlar, baskı, biat ve zulümden beslenirler. Ama daha da korkuncu, budalalılığı besleyip yaymalarıdır,”
Ah, şu kutsal harfler olmasaydı ne yapardık! kelimelere ruhunu veren harfler fakat bazı insanlar bir virgül olmaya gönüllü; gönüllü kölelikle yitirilen bunca can, bunca kan... Kan gölüne dönüşmüş çöllerde "Sürüleşme" ye imza atmış kalabalık artık bir kangrendir.
Yara ve zindanlar ağır ve büyük fakat dil bizleri biz yapan en büyük tılsımdır.
Teşekkürler hocam
Dramatik Buluntular
Terk ettin sandım buraları.
Güzel yorumun için teşekkürler.
Dramatik Buluntular
Sevgilerimle...
Dramatik Buluntular
netim yoktu kaç gündür
Sevgiler yolluyorum
Çokça...
Gule
sevgiyle yürektesin her zaman...
Yarın ışıl ışıl parlar mezarlıklar, bir gül bin fikir edasıyla sessizce uyurlar.
Sıvas dil yarası, yangın yeri. Hiç unutmadık...unutulur mu?.
Dramatik Buluntular
takvimden gelen seslerden sadece biri
takvimler zamanı bildirir
oysa buralarda mezarlık gibi
Dramatik Buluntular
Sevgiler...