- 839 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YALAN DÜNYANIN GERÇEĞİ
Yaşarız yaşamasına hem de dört elle sarılır, çok önemseriz sonra da kalkar yalan dünya herşey bomboş deyiveririz.
Önemsememiz yanlış değil yalan dünya da yalan değil.
Dünyanın boşluğunu ya da doluluğunu bazen hislerimizde, iliklerimizde hissederiz.Bu hissedişlerimizden birini
İsterseniz hepimizin yaşamış olduğunu tahmin ettiğim bir duyguyu hatırlatarak devam edelim;
Bir yakınımızı veya tanıdığımızı mezara defnederken dünya gözümüzde tükenir ve her hesabın ahiret yurduna göre yapılmasının zaruretini görürüz, kararlılığında oluruz ama mezarlıktan çıkınca dünya telaşı hemen kuşatır ve yavaş yavaş nerde kalmıştık lisanı hali yaşarız. Ölçü denkse, ayarlar Allah’ın rızasına göreyse sorun yok ve gayet güzel, yok eğer hayat ayar tutmuyorsa yaşanılan dünya yalan değilde bomboş oluveriyor.
Dünya hayatı hakkında müslümanın tam bir çerçeve oluşturması, dosdoğrunun merkezine sapasağlam bir kazık çakması elzemdir. Dünya hayatı müslümana, "bir lokma bir hırka" olmadığı gibi hırsa kapılarak helal haram demeden önüne geleni yutması da değildir.Öyleyse nedir bu dünya hayatı ? Müslümana dünya haram değil, zevk, rahat, kolaylık, sermaye, mal , mülk yasak değildir. Hatta müslüman herşeyin en iyisine layık ve dünyalık gücün, sermayenin ve insanlar üzerine söz sahibi olmanın en alası müslümanlarda olmalı ancaaaaak....,
Gönül yapmak için hatır yıkılmaz, ekmek yemek için ekmek çalınmaz ve sevap kazanmak için günah işlenmez. Bu hususu yaşanmış bir olayla örneklendirelim: Bir dostum Avrupa’da şahit olduğu bir olaydan bahsederek demişti ki; "Almanya’da Türkler olarak bir cami yapmaya karar verildi, zamanla tamamlamaya para yetmedi camiyi bitirmek için faizli kredi çekilerek cami tamamlanıp ibadete açıldı" Ne kadar çelişkili, ne kadar üzücü! Keşke tamamlandığı vakit tamamlansaydı da ve tamam olana kadar insanlar namazını sokakta kılsaydı da Kur’an’ın ifadesiyle "Allah’a ve Rasülü’ne harp ilan etmek" olan faizle Allah’a ve Rasül’üne harp ilan ederek camiyi tamamlamasaydık ve ya böyle bir büyük günaha vesile olan bir camimiz olmasaydı.
Bu örneği hayatımıza yayarsak iyi olan güzel olan herşeyimiz olsun olmasına da Allah’ın rızasına uygun olarak olsun, iki cihan saadetine vesile olacak güzellikte olsun.
Süleyman aleyhisselam çok kudretli ve çok zengindi ama gücü, iktidarı ve zenginliği reddetmemekle beraber mala mülke bakarken " Sizleri çok seviyorum, çünkü sizler bana Allah’ı hatırlatıyorsunuz" derdi. Dünyaya sarılırken Allah’a karşı vazifeleri terk ve ihmal etmeden dünyalıkla uğraşmak meşru olandır. Yine dünyalığa Allah’ın rızasını kazanma çabasıyla sarılmak ne güzel. Dünyada yaşamak bir imtihansa karşımıza çıkan her dünyalık bir imtihan değil mi?
Dünyalığı helalinden kazanmak, domuz eti yememedeki titizliği kul hakkı yememede göstermek, kazandığını Allah için harcamak ve fakirin fukaranın hakkını vererek yürümek dünya ve ahiret saadeti, güzelliği olmaz mı? Zaten her namazda Rabbena dusasında Allah’tan hem bu dünyada hem de ahirette iyilik ve güzellik istemiyor muyuz?
Hepimiz birer emanetçi değil miyiz? Topladıklarımızı mirasçılara bırakıpta gitmiyor muyuz? Mirasçılara bıraktığımız ne kadar bizim ki? Eğer bizim olmasını istiyorsak Allah için harcamak gün gibi gerçektir.
Sözleri uzatmadan toparlamak gerekirse şunları diyebiliriz:
Yalan dünyada gerçek dünya olan ahireti, fani olan geçici dünyada kalıcı olan ahireti şekillendiriyoruz, aman dikkat!
Dünyalığa Süleyman (as) gibi yaklaşalım, helak olan Karun gibi yaklaşmayalım. Yaptığımız işe hile katmadan hakkını vererek yapalım, en güzelini yapalım,Rabbimizin rızasını kazanmaya vesile görerek ve bunu umarak yapalım. Böyle olursa biiznillah iki cihan saadeti kazanılmış olur.
Söze Kur’an sözüyle nokta koyalım:
"Bu dünya hayatı sadece bir eğlenceden, bir oyundan ibarettir. Ahiret yurduna (oradaki hayata) gelince, işte asıl yaşama odur. Keşke bilmiş olsalardı!" (Ankebut-64)
"Şu insanlar, çarçabuk geçen dünyayı seviyorlar da önlerindeki çetin bir günü (ahireti) ihmal ediyorlar." (İnsan - 27)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.