- 725 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
POLİTZER GİBİ
Politzer;Mayıs 1942’de Nazilerce kurşuna dizildiğinde felsefesine olan güveniyle korkusuzdu. Politzer, düşünürken de, yaşarken de materyalistti, yurtseverdi, direnişçiydi.
Bugün bizim solcuların bir bölümü ’yorgun savaşçı’ bile değil. Dönmüş, umutsuz, yaşamını yanlışın burgacına bırakmış kişilerdir. Ülkülerini yitirmişlerdir çünkü. Sosyalizmi bilmek yetmiyor artık. Tarihsel süreci iyi izlemek, yaşanan olayları o sürecin koşulları içinde ele almak, öyle değerlendirmek gerekiyor. Felsefenin temel ilkelerini yeniden okuyup, ekonomi politiğin günümüzde işleyişini kavramadan, bir başka deyişle emperyalizmin bin türlü yüzünü görmeden solcu olunamayacağı gibi sağlıklı düşünen bir insan da olunamaz.
Bugün kimi solcularımızın demokratlık adına, solculuk adına, insan hakları adına dincilerin safına savrulması, emperyalistlerle işbirlikçi durumuna düşmeleri, yurtseverliği unutmaları, ezberlerini yineleyip durmalarındandır.
Yurtseversem önce antiemperyalistim.
Sosyalistsem önce yurtseverim. Bilime inanırım. Olgudur diye birtakım din baronlarını, cemaatleri, tekkeleri, türbeleri savunmam. Demokratlık taslamak için bilimdışı yaşam önerilerine, evrime karşı çıkan eğitim izlencelerine karşı çıkmamazlık edemem. Laikliği yaşamın en zorunlu ilkesi olarak bilimsel özgürlüğün temeli diye algılarım. Vicdan özgürlüğünün temeli diye algılarım. Vicdan özgürlüğünün ancak laiklikle var olabileceğini, yaşama geçirilebileceğimi bilirim.
Solcuysam, devrimciysem insancılım, yurtseverim, antiemperyalistim.
Antiemperyalistsem emperyalizmin ağababalarına da, işbirlikçilerine de, uşaklarına da direnirim.
Felsefemle yaşamımın örtüşmesi gerekir. Politzer gibi.
Başka türlü yaşayamam.