- 1315 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BEKİR HOCA
Bizlere olan hitap tarzını her defasında duymak için sık sık karşılaşası gelirdi insanın. Çünkü adımız “Hocamın Torunları” idi. Osmanlı Rus savaşında yedi yıl Sibirya esaretinden sonra köye dönen dedemiz Seyit Efendinin son talebesiydi Bekir Hoca.
Seyit Efendiden kalma İnönü dönemi dayatması Latin Harfli Kurandan sonra ilk kez evimize aldığımız asıl harfleriyle mürekkep Kuranı Kerimin üzerine yazdığı Osmanlıca olarak “Bunun sahibi Enver Ergün” ifadeleriyle tanımaya da başladık Onu.
Yaz dönemi kuran kursları organizasyonları, İmam Hatiplere; başarılı ve ihtiyaç sahibi öğrenci tedariki için uğraşlarına bir de yatılı okul imkanı sağlanması için ön ayak olmalarıyla Bekir Hoca bir neslin hemen birçok aşamasına müdahil olmuştu. Bunca yaşına hastalığına ve unutkanlığına rağmen bayram ziyaretimizde bizleri tanıması ve tebessümü ziyadesiyle memnun etmeye yetti bile.
Cuma namazlarında meşin yüzlü hutbe kitabının her sayfası defalarca değil yıllarca okunduğundan, ya kaybolursa ihtimali bizi bile endişelendirdiği olmuştur. O kadar akıcı hutbelerinin Osmanlıca metninden takip ettiğini yıllar sonra ancak yeni nesil İmam Hatipliler hutbeye çıkınca fark etmiştik.
Çocukluğumuzun çılgın teravih namazlarında “ya ayakkabımız yine çalınır da eve takunyayla dönmek zorunda kalırsak” korkusuyla ikinci kabinde bütün çocuklar saf tutupta kıkırdamaya başladığımızda dayak atmayan Hacemmi kalmamasına rağmen bir azar işitmememiz bizi ona bağlamaya yetti de arttı bile.Ancak erkenden camiye teravihe gelip ne vaazı ne de okunan mevlidi dinlemek yerine akranlarıyla üst katta dedi kodunun dibine vurup muhabbeti sesli hale getiren kadın kısmına tahammül edemeyip merdivenin yarısına kadar çıkıp “fışkılar susun artık”sesli azarlamalarını da iple çekerdik her akşam.
Basmalıklarda yumurta, ikibuçuk liraları enek yapıp para, elinizin altı nasır bağlayıncaya kadar üçgen baş ne olursa cıncık oynayan, bulursanız bayramlarda ceviz fındık, hiç bulamadınız şeftaliden enek yapıp kayısı çekirdeğiyle kuyu ya da gazoz kapağı ütmek için oyun oynayan her çocuk kümesi Bekir Hoca sesi ve nefesiyle aniden buhar olurdu. Kişifçiniz güven vermez de asparagas “Bekir Hoca geliyor” narası attı mı her şeyinizi bırakır kaybolurdunuz. O ise oyuna dalıp fark etmediğiniz ve suçüstü yaptığı zaman bile ya görmezden gelir ya da çaktırmadan sokağını değiştiriverirdi çocuklar mahcup duruma düşmesin için.
Sünnet tekbirlerinden kız istemeye, düğünlerden cenazelere , muhtarlık kavgalarından çayır taksimindeki anlaşmazlıklarına kadar arabuluculuklarda o hep olmazsa olmaz denge unsuruydu. Ombudsmanlık müessesini de onunla uygulardık fiilen. Şikayette kişişel arabuluculukta da ondan yardım alınırdı çoğu zaman. Kim bir misafirini evine yemeğe davet etse usulen Bekir Hocaya da haber edilir onun da sofrada bulunması umulurdu. Sığırdan evine dönmeyen malının başına bir iş gelmemesi için “kurdağzı bağlatmak” bile ona vazife edilirdi.
Sağlıklı ve ömürlü ol…
Not:
Bekir Hoca Sivasın Şarkışla İlçesi Kızılcakışla Köyü eski imamı.Osmanlı Rus Savaşında yedi yıl Sibiryada esir kalıp sonra köyüne dönen Seyit Efendinin yetiştirmiş oldudğu hayattaki tek talebesi.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.