- 1167 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
EHL-İ SÜNNET ALİMLERİNE TABİİ OLMAK..
Ehl-i Sünneti Yıkmak İslam’ı Yıkmak demektir...Türkiye’de şu anda acaba kaç çeşit Müslümanlık vardır.Eskiden iki çeşit vardı: Ehl-i Sünnet Müslümanları ile Ehl-i bid’at. Şimdi bin çeşit desek mübalağa etmiş (abartmış) olmayız.
Ehl-i Sünnet Müslümanları acaba şu anda kimlerdir var mı kaldı mı dersek elhamdülillah var.Kıyamete kadar da var olmaya devam edeceklerdir.
İtikadları sahih olan ve İslam’ı dört fıkıh mezhebinden birine göre hayata uygulayan kimselerin hepsi şu anda dünyada Ehl-i Sünnettir.Ehli sünnet islamını yaşamaktadırlar.
Mezheplere lüzum yok, ben İslamı Kur’andan ve Sünnetten öğrenirim diyen mezhepsizler ve Selefîler Ehl-i Sünnet değildir. Sosyolojik kimlik kültür açısından elbette Müslümandırlar ama Ehl-i Sünnetten çıkmışlardır.
Dört mezhebi terk ve inkar edince müslümanlar arasında birlik olmaz.Tam aksine, korkunç bir tefrika, dağılma, kaos ve anarşi oluyor. Fıkha sırt dönülünce ortaya milyonla bozuk bâtıl mezhep çıkmış oluyor. Eline Kur’an tercümesi ve bir de hadîs kitabı alan cahiller ve yarı cahiller müctehid kesiliyor.
Ben dinimi Kur’an mealinden ve hadis kitaplarından öğrenirim, bana fıkıh gerekmez” diyenler bugün ehli bid’attir.Bence değil, büyük İslam alimlerinin gözünde bid’atçi ve yoldan ayrılmış olur böyleleri.
Ehl-i Sünnet Müslümanları birliği korumak için ne yapmalı diye geçenlerde sordu birisi.İslamı kendi kafalarına göre anlamaktan ve yorumlamaktan kaçınmalı, dört mezhepten birine sımsıkı bağlanmalıdır.
Yirminci asırda zuhur etmiş aktivist İslam hareketi Sünnî bir hareket değildir.Bu hareket Sünnîlik içinde bir bid’at cereyanıdır. Bugünkü kaosta, tefrikada, bölünmüşlükte onların da hayli tuzu biberi bulunmaktadır.
Sosyolojik ve kültürel açıdan Sünnî görünen bazı İslamcılar ve ilahiyatçılar, Ali Şeriatî isimli Şiîyi büyük bir Müslüman düşünür, örnek, önder, model olarak gösteriyorlar.
Ali Şeriatî, İslam Şinasî adlı kitabında “Allah (bir baskısında Hoda) yek Janus-i hakikî est” demiştir. Yâni (hâşâ) “Allah gerçek bir Janus’tur” diye yazmıştır. Bilmeyenlere söyleyelim, Janus iki çehresi olan bir Roma putudur. Allahı bir şeye benzetmek küfürdür. Bir puta benzetmek küfür üstü küfürdür.
Bugün, büyük sayıda İslamcı mezhepsiz bu adamı İslam büyüğü olarak övmekte ve kitaplarını gençlere tavsiye etmektedir. Diyanet bile, kitabevlerinde Şeriatî’nin kitaplarını satıyor…
Şayet bir kısım İslamcılar, Allahı bir puta benzeten bir kimseyi övüyorlar, kitaplarını tavsiye ediyorlarsa durum çok vahimdir.Bu zatın dünya çapında büyük bir sosyolog olduğunu söylüyorlar.Sosyoloji okumuş o kadar. Yirminci asırda yaşamış dünya çapında büyük filozoflar, düşünürler, sosyologlar listesinde onun ismi yoktur.
Türkiye’de Ehl-i Sünneti böyle azar azar yavaş yavaş sarstılar ve yıktılar.1970’li yıllarda, Afganîci Reşid Rızanın “İslamda Telfik-i Mezâhib” adlı kitabını Diyanet yayınları arasında çıkarttılar ve Sünnî surda büyük bir gedik açtılar.
Ne kadar bozuk, sapık, yıkıcı, kafa karıştırıcı cereyan, bid’at fırkası varsa o gedikten bünyemize girdi ve bugünkü anarşi meydana geldi.
Son elli yılda, Ehl-i Sünnet gereği gibi ve kadar korunabildi mi,maalesef korunamadı. Hem laiklik terörü yüzünden, hem de Sünnî geçinen bazılarının vazifelerini yapmamaları yüzünden. Bulgaristanlı Ahmed Davudoğlu Ezherî hocaefendi gibi yirmi büyük alim kitap ve makale yazmış, bunlar milyonlarca Müslümana ulaştırılmış, Ehl-i Sünnet Müslümanları uyarılmış olsaydı, bu kadar tahribat olmayacaktı.
Dindar geçinen birileri, din yıkılırken maalesef yan gelip yatmış, bize dokunmayan yılan bin yaşasın demişlerdir… Ehl-i Sünneti savunan merhum üstad Necip Fazıl’ı burada minnet, teşekkür ve dua ile anıyorum…
Ülkemizde İslam’ın içi boşaltılmak isteniyor.Evet dinin içi boşaltılmıştır. Önce Şeriat elden gitti, şimdi din iman gidiyor ve bizim bazı sahte dindarların, yalancı sofuların kılı bile kıpırdamıyor.
Gafiller, kâfirler, münâfıklar, dıştan Müslüman görünen Kriptolar Şeriatsız bir İslam türetmek istiyor.Halbuki Şeriatsiz İslam olmaz. Çünkü Şeriat, Kur’andan ve Sünnetten çıkartılmış dinî hükümlerin tamamına verilen isimdir.
Namaz, oruç, zekat hep Şeriattır. Ben Müslümanım ama Şeriata karşıyım diyen kimse ya cahildir, yahut haindir, her hâlükârda dinden çıkar…
Bir de Türkiyede Fazlurrahmancılık bozuk cereyanı var…Bu akıma islamî fırka sıfatını veremeyiz. Kadiyaniler gibi bağımsız bir din türetmişlerdir. Kur’andaki üç yüz küsur ayetin hükümlerinin tarihsel olduğunu, bugün geçerli olmadığı iddia ediyorlar. Bin kere yazıklar olsun ki, bu akım çok önemli bir kuruma da sızmıştır. Taqiyye ve kitman yaparak gizleniyorlar.
Dinin içinin boşaltılmasından hep bunlar sorumludurAsıl sorumlular vazifelerini yapmayan, Fırka-i Nâciye olan Ehl-i Sünneti savunmayan, bid’atçileri ve sapıkları red, cerh ve ibtal etmeyen BİLENLER’dir.Diyanet İşleri Başkanlığı bu konuda sorumludur.
Dinin içi bu şekilde boşaltılmaya devam edilirse, bu işin sonu nereye varır? İçi boşalan din yıkılır, bid’atçilerle birlikte Sünnîler de enkazın altında kalır, Türkiye çöker, parçalanır.
İslamı siyasete, şahsî emellerine, menfaat ve nüfuza, prestije, paraya, zengin olmaya, ün ve alkış kazanmaya, nefs-i emmarelerine alet edenlere Islahları için dua ediyoruz. Olmayacaklarsa onlardan teberri ediyoruz.. Onların bu gidişi cehennemîdir.
İslamcıların, bid’adçilerin, Selefîlerin haklı oldukları bir konu yok mudur dersek,Onların, Ehl-i Sünnete uymayan bütün itikadları, görüşleri, çare ve çözümleri, (bozuk) ictihad ve fetvaları yanlıştır. Bunların bir teki bile haklı ve doğru değildir.
Onların da söyledikleri doğrular var mıdır? Elbette vardır,bunlar Ehl-i Sünnete uygun olanlarıdır. Bir örnek vereyim: Namaz kılmak farzdır diyorlar… Bu doğrudur. Namazı, dört mezhepten birinin fıkhına göre değil, kendi kafama göre, kendim ictihad yaparak kılarım derlerse bu yanlıştır.
***
Turkıye’mizde İran Caferı Sıası hızla taraftar topluyor.Gecen pazar gunü Kur’an ve Ehlı beyt Dernegının Kültur Merkezındeki Kutlu Dogum programına tesadufen gecerken gorup katıldım.
Turkıyede Ehlı Beyt adlı ne kadar dernek vakıf varsa İran şiası ele gecırmıstır bugun.
Her ılde mutlaka bir Ehlıbeyt dernegı vardır .İlimizde de1992 yılında acmıslar..
Peygamber hadısınden esınlenerek Kuran ve Ehlıbeyt Dernegı adını verdıklerını soyledı dernek baskanı.
Meşhur hadis size iki emanet bırakıyorum.Allahın cc. kitabı Hz.Kuran ve Ehli beytim..
Iran yanlısı Ehlı beytın yayılmasına manı olmak ve kontrol amacıyla kurduklarını sandım once ama yanıldıgımı anladım. .
Muharrem ayında bunlar meydanda siyah cadır kurup Asura Anması yaparlar.Bunları yapanlar Turkıye Alevı orgutlerı degıl son zamanlarda tamamen Caferı Sıa baglısı Iranca desteklenen Stk larca yapılmaktadır. .
Haydar Bas’ta Mustafa Islamoglu’da vs.hepsı Iran tarafından desteklenmektedir. .
Benım kanaatıme gore yenı Feto örgütü olan bu stk ların arkasında ABD ve AB ulkelerı vardır. .
Yavuza Kanunıye Ebu Suud ra.ve Abbasılere hakaret dolu konusma yapıldı.
Eskı Selamet Partılılerın yenı Akp lilerın doldurgunu ve kadınların carsafsız bızım hanımlar gıbı pardesu esarp gıyınmıs oldugunu gordum.
Kıtap takvım gul ve seker dagıtımı oldu.Hersey guzel ama yanılığ bu topluluga gırenler sonucta Ehlı Sunnet dusmanı olup ahıretını berbad ediyorlar.
Sonunda verilen numaralı kağıtlardan çekiliş yapılarak iki kişiye Meşhed gezisi ve Ayetullahın sohbetine katılma çıkartıldı.Çıkan kişilerin İrandaki gençlerden ve orta yaşlılardan bir farkının olmadığını gördüm.
Bu türden toplantıları İranın Mollalarının ve finans kaynaklarının sağladığına adım gibi eminim.
Anlasılan kurtlar kuzu postuna burunup ava cıkmıslardı..
1985 de Kırıkkalede bırkac sıa mezhebine mensup Caferı vardı herkes bilirdi. Taşa secde eden birisi simit satardı o kadar sanırdım.Sımdı salonları doldurmakta zorlanmıyorlar.
Gecen gun ne var bunda dedı müdürlükten emekli olmuş bır arkadas Caferılerde hak mezhep musluman degıl mi dedı.Bende Sıanın itikadı yanlışlarını soyledim.
Bırak onları bu fıtne cıkarmaktır yahudı muslumanları boyle parcalıyor dedi. .Düşman arayacayacaksan dışarda çok gavur var dedi.
Ehl-i sünnet olmayan ahirette kurtulamayacak cehenneme gidecek bunlar cehenneme ateş toplayanlar dedimse de ikna edemedim.
Öyle ya Ehli sünnet olanlar cehenneme girmeyecek kalan 72 fırka mutlaka cehennemi görecek.Bu konuda meşhur hadis var.
Bu gıdısle Anadoluda Ehlı Sunnet musluman kalmayacak!!!
***
Peygamber Efendimiz bir hadis-i Şeriflerinde:Ahir zamanda ümmetim 73 fırkaya ayrılacaktır.Birisi hariç bu fırkaların hepsi cehenneme girecektir.
Sahabeler sordular:Ya Resulullah sav.bunlardan kurtulacak olanlar(fırka-i naciye) hangileridir?Benim ve Eshabımın yolunda gidenlerdir buyurdular.Tirmizi- Ebu Davud..
Ehl-i Sünnet olan müminler nasıl inanırlar sorusuna cevap verebilmek için araştırdığımızda şu sonuçlara ulaştım.Umarım bir faydamız olur kardeşlerimize..
Allah cc. birdir(ihlas suresi),Oğlu ve babası yoktur (enam suresi-10),yarattıklarına benzemez (meryem ve ihlas suresi-4)
Allah cc. evveli ve sonu olmayandır.(Hadid suresi),Tarif ve şekille anlatılamayacak bir Zattır.(şura-1)
Allah cc. mekandan münezzehtir.Bir mekana muhtaç değildir.Allah cc. yukardadır sözü müslümanın imanını zedeler.(ihlas-1)
Allah cc. hayrı ve şerri dalalet ve hidayeti yaratandır.Ancak şerre razı değildir.(enam-39)
Ahirette Allahı cc. görmek aklende naklende caizdir.(Yunus-26-Kıyamet-23)
İşlerin kullardan meydana gelmesi Allahın cc. iradesi,hükmü,kazası ve takdiriyledir.(enam-17-67,tevbe-5)
Kullların irade-i cüziyyeleri,kendi tercihleri vardır.Onlar ile sevap ve günah kazanırlar.(müzzemmil-19)
Allah cc. kulunun isteğine göre dilediğini saptırır, ve dilediğine de hidayet eder.(kehf-29-insan-3)
Kul gücü yetmediği bir şeyle sorumlu tutulamaz.(bakara-286)
Öldürülen kendi eceliyle ölmüştür.(eceli gelmiş kurşun bıçak vs.sebep olmuştur.)münafikun-11
Kabir azabı haktır.(taha -124)
Münker ve nekir,meleklerin sualleri,amellerin tartılması,Sırat Köprüsü haktır.(meryem-71-72)
Amel defteri ve hesap vermek haktır.(kehf 49-gaşiye-26)
Peygamberlerin ,velilerin ve şehitlerin şefaatleri haktır.(bakara-255,furkan-70)
Cennet ve cehennem haktır ve şu anda mevcutturlar.(Al-i imran-131-132,beyyine-6)
Büyük ve küçük günahlar her ne kadar çok olsa da mümini dinden çıkarmaz ve küfre sokmaz.(nisa-110,zümer-53)
Büyük günahların affı caizdir.Küçük günahlara da azap caizdir.(bakara)
Her mümin ben hakkıyla müminim demelidir.İnşalllah müminim demek tevil ile de olsa caiz değildir.Şek ve şüphe ile söyleyecek olursa ittifakla(bütün ulemaya) göre dinden çıkar.(enfal-4)
Melekler Allaha (cc.)karşı gelmezler,masumdurlar,erkek ve dişilikleri yoktur.Yeme ve içmeye ihtiyaçları yoktur.(zuhruf-9)
Not:Kur’an-ı Kerim Hz. Aliye (ra.) değil de Hz.Muhammede sav.Cebrail hata ederek indirmiştir demek küfürdür.
Keramet haktır.Evliyanın kerameti ümmeti olduğu Peygamberin mucizesine dahildir.Yani bir velinin kerameti kendinden değildir.(neml-39-40)
Mükellef (sorumlu) olan kuldan hiçbir şekilde emir ve yasak düşmez.(hicr-99)
Sahabe Efendilerimizin en üstünü sırasıyla Hz. Ebu Bekir,Hz. Ömer,Hz. Osman ve Hz. Ali kv. Hz.leridir.(faziletlerine dair- tevbe-40-100,enfal-64)
Sahabenin hiçbiri hakkında hayırdan başka bir şeyle konuşmak caiz değildir.(tevbe-100)
Not:Hz. Ebu Bekirin halifeliğini inkar eden,Hz. Ömer’e ra. söven,Hz. Aişe’ye ra. zina suçu isnat eden kişi veye kişiler kafir olmuştur.
Mukim(ikamet halinde)iken ve seferde(yolculukta) iken mesler üzerine mesh etmek caizdir.(bakara-185)
Not:Çorap üzerine mesh etmek caiz değildir.
Dirilerin dua ve sadakalarının ölülere faydaları vardır.(buhari- Ebu Davud-Müslim)
Sihir (her ne kadar yapılması haram olsa da) vardır.(bakara-102)Nazar (göz değmesi) haktır.(kalem-51-52)
Kahine,sihirbaza,müneccime ve falcıya bir şey sormak,itibar etmek caiz değildir.Söylediklerine inanmak küfürdür.(lokman-34,enam-59)
Hz. İsanın as. semadan ahir zamanda dünyaya inmesi ve Hz. Muhammed as. ın ümmeti olması haktır.(nisa-158-159,Al-i İmran-55,zuhruf-61)
Deccalin ve dabbetül-arzın çıkması haktır.(ebu davud-İbn-i mace-taberani)
Allahın cc.katında kabul edilen tek din Hz. Muhahmmed as. a indirilen İslam dinidir.(al-i imran-19)
Not:Allaha cc. oğul isnat eden yahudi ve Hristiyan milleti ebedi olarak cehennemde kalacaklardır.Allaha cc. iman yeterlidir görüşünü savunup Peygamberimize sav. tabii olmayı kabul etmemek küfürdür.
Bunlara daha pek çok itikadi konuları ekleyebiliriz.
***
İmam-ı Rabbânî Müceddid-i Elf-i Sânî Hazretleri buyurdular:
“Ey saâdete muvaffak kılınmış evladım. Hepimize lazım olan, Ehl-i Sünnet ve’l-Cemâat âlimlerinin, Kitab ve Sünnet’ten lâyık olduğu şekilde anlayarak çıkardıkları hükümlerle îtikâdımızı tashih etmek (düzeltmek)tir. Ehl-i Sünnet büyüklerinin görüşlerine muvâfık olmadığı müddetçe hiç birimizin görüşü muteber değildir.
Görmez misin ki, her bid’at ve dalâlet ehli, bâtıl olan hükümlerini kitap ve sünnetten aldığını ve o hükümleri kitap ve sünnetten anladıklarını iddia ederler...” (1/ m. 157)
“Kurtuluş yolu fiillerde, sözlerde, îtikadda ve amelde Ehl-i Sünnet ve’l-Cemâat Mezhebine uymaktır. -Allâhü Sübhânehû onların adedini çoğaltsın- Çünkü kurtuluşa erecek olanlar -bugün birileri bilsin veya bilmesin- ancak bunlardır. Diğerleri ise helâk olacaklardır. (Bu hakîkatı) yarın herkes anlayacak, amma faydası olmayacaktır. Allâh’ım, ölüm bizi uyandırmadan sen bizi uyandır.” (1/ m. 169)
“Îtikad kirliliği -ki bu Ehl-i Sünnet îtikâdına muhalefettir- öldürücü zehirdir, insanı ebedî ölüme ve sonsuz azaba götürür. Amelde meydana gelecek gevşeklik ve tembelliklerin mağfiret olunması ümid edilir. Ancak îtikattaki gevşekliğin mağfiret (bağışlanma) ihtimâli yoktur.” (2/m. 67)
“Ubeydullah Ahrâr (k.s.) Hz.’nin şöyle buyurdu:
“Bütün manevi haller ve vecdler bize verilse de îtikâdımız Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat akîdesi üzere olmasa biz bu hallerin mahrûmiyetten başka bir şey olmadığına inanırız.
Yine, kusur ve noksanlar bizim üzerimizde toplansa, îtikâdımız Ehl-i Sünnet ve’l-Cemâat akîdesi üzere dosdoğru ise, biz bunda bir beis görmeyiz.
Cenab-ı Hak Seyyid-i Beşer (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimiz hürmetine, bizi ve sizi, Peygamber Efendimizin râzı olduğu Ehl-i Sünnet ve’l-Cemâat’in yolunda sâbit kılsın.” (Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî, 1/ m. 193)
***
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:“Kim sünnetimi muhâfaza ederse (devamlı sünnetime uyarsa) Allâhü Teâlâ ona dört haslet ikrâm eder: İyi kimselerin kalbinde ona karşı muhabbet verir. Kötü kimselerin kalbine onun heybet ve korkusunu koyar.
Rızkını genişletir.Dîninde sağlam ve güvenilir olur.” (Rûhu’l-Beyân)
Ashâb-ı Kirâm aleyhimü’r-rıdvân, Resûlullâh Efendimizin (s.a.v.) sünnetleri ile amel etmeye çok îtinâ ederlerdi.
Tâbiînden Mücâhid (r.a.) anlattı: “İbn-i Ömer (r.anhümâ) Hazretleri ile bir seferde beraber idik. Bir yerde yoldan ayrıldı. “Bunu niçin yaptınız?” diye sorulunca, “Resûl-i Ekrem Efendimizin (s.a.v.) burada böyle yaptığını görmüştüm, onun gibi yaptım” dedi.
İbn-i Ömer Hazretleri Mekke ile Medîne arasında bir ağaç altına gelir, ağacın altında kaylûle yapar (günün ortasında uyurdu) ve Resûl-i Ekrem Efendimizin böyle yaptığını haber verirdi.
Ahmed bin Hanbel Hazretleri anlattı: “Bir gün bir toplulukla birlikte idim. Soyunup yüzmek için suya girdiler. Ben “Allâh’a ve âhiret gününe îmân eden kimse avret mahallini örtsün” hadîs-i şerîfini hatırladım.
Elbiselerimi çıkarmadan suya girdim. O gece rüyamda bana denildi ki: “Ey Ahmed, sana müjdeler olsun, sünnet ile amel ettiğinden günahların bağışlandı. Allâhü Teâlâ seni dinde kendisine uyulacak bir imam kıldı.” (Rûhu’l-Beyân)
“Bişr-i Hâfî (k.s.) anlatıyor: “Bir gece rüyamda Resûlüllah Efendimizi (s.a.v.) gördüm. Bana:Ey Bişr! Allâhü Teâlâ’nın seni hangi sebeple akrânından üstün kıldığını biliyor musun?’ dedi.
‘Bilmiyorum, yâ Resûlallah.’ dedim.
‘Sünnetime tâbî olman, sâlihlere hizmet etmen, din kardeşlerine nasihat etmen, Ashâbıma ve Ehl-i Beytime muhabbetinin çok olması sebebiyle.’ buyurdular. (Risale-i Kuşeyriyye)
***
Resûlullah Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Bir şey içeceğiniz zaman besmele çekin, içtikten sonra da hamdedin (‘Elhamdülillah’ deyin).” (Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)
Bu zamanda en mühim şey imanı muhafaza edebilmek ve ölürken imanlı olarak canını Allaha teslim edebilmektir.Müminler dünyada imanlarını korumak için büyük mücadele göstermek zorundadırlar.Mümin korku ile ümid arasında bulunmalıdır.İmanı koruyan kalaları bilmek ve onları tahkim etmek durumundadırlar.
Müslümanın bu alemde görevi vazifesi Allahı tanımak ve ona ibadet etmektir.Müslüman kardeşlerimiz bu zamanda dini ilimler dediğimiz hadis,tefsir,fıkıh,akaid ilimlerinden yoksun bulunmakta geçim gailesinin yükü altında okuduğu ya da dinlediği ekran hocalarından yanlış yolları doğru olarak kabul edebilmekte ya da yanlış yollar ona doğru imiş gibi gösterilmektedir.
Müslüman kardeşim imanı koruyan kalalardan farzları vacipleri sünnetleri mübahları müstehabları mekruhları ve müfsitleri bilecek helal dairesinden çıkmayıp harama düşmeyeceği gibi şüpheli olanlardan bile kaçınacaktır.Namaz oruç zekat ve haccı yapan müminler bu ibadetlerinin kabul olabilmesi için de itikadını doğru tutmak zaruretindedir.Ehl-i sünnet itikadı dediğimiz inanışı öğrenip ibadetlerini buna göre yapmak zorundadır.
Malumu alileriniz olduğu üzere itikatta imamlarımız Ebu Muse’l Eşari ve İmam-ı Muhammed Maturidi Hz.leridir.Biz Türklerin itikatte imamı Ebu Muhammed Maturidi ksa.hz.leridir.Amelde dört hak mezhep vardır.Hanefi,Maliki,Şafi ve Hanbeli.İmamlarının adıyla anılan bu dört mezhebe uyan kurtulur.
Bizim amelde mezhebimiz Hanefi mezhebidir.Bu mübarek zatlar ayet-i kerime ve hadis-i şerifleri yorumlayıp bize uygun hale getirerek içtihatlar çıkarmışlardır.Bize düşen onların ya da sonraki Ehl-i Sünnet alimlerinin itikadi hükümlerini kabul edip ona göre yaşantımızı planlayıp ibadetlerimizi o planlara göre yapmaktır.
***
Bugün ortalıkta dini tahrip etmeye proğramlanmış kendisi çamura batmış kendisine tabii olanlarıda çamura batırdığının farkında bile olmayan yanlış proğramlanmış sözde İlahiyatçı prof.payeli zavallılar cirit atmaktadır.
Bunlar bazen kabir ziyaretlerinin yanlış olduğunu bazen tevessül yani Allahtan başkasından yardım istenmesini onu vesile yapmayı, bazen sadece Kuran ayetlerinde olana inanılacağını,hadislerin mevzuu,yani uydurulmuş olduklarını söyleyip dolaylı yoldan saf müslümanların imanlarını ve itikatlerini kökünden sarsacak çalışmalara vasıta olmaktadırlar.
Bunları bilinçli yapan dışardan güdümlü İlahiyatçıların olduğunu da unutmamak lazımdır.
Ehl-i Sünnet alimlerinin İmam-ı Azamların İmam-ı Gazalilerin ve son devir Osmanlı ulemasının bunlara yazdığı reddiyelerle kütüphanelerimiz doludur.
Ancak özellikle son yıllarda televizyonlarla ve İlahiyat Fakülteleriyle bu itikadı bozuk hocalar futursuzca Ehl-i Sünnete saldırmaktadırlar.Fetullah Gülen hareketi bu bozuk fırkalardan sadece birisidir.Selefiler Şialar,Vehhabiler maalesef Türk insanına müslüman din kardeşlerimize zehri altın tepside sunmaktadırlar.
Din kardeşlerimizle cenazede düğünde bir araya geldiğimizde falanca hocayı dinledikleri çok güzel bilgiler verdiğini söyleyip onun takipçisi olduklarını söylediklerinde ne yapacağımı ne söyleyeceğimi inanın bilemiyorum.
Yaşar Nuri Hoca öldü gitti yeni Yaşar Nuri Hocalar türemiş çoktan..Bu insanların birçok mahzurlu konuşmaları olduğunun kaderi şefaati inkar ettiğinden hadislerin bir kısmını uydurma diyerek reddettiğinden nasıl habersiz olup da onu dinleyip söyledikleriyle amel edebiliyorlar.
Diyanet İşleri Başkanlığımızın bu konuda çok büyük vebal altında olduklarını söylemeden geçemiyeceğim.Açıkca şu hocaların söyledikleri yanlıştır şu kitaplar piyasadan toplatılmalıdır diye kararlar alıp da müslümanların yanlışa düşmelerini neden önlemezler?
Yoksa Diyanetin her yanı kokmuş da bizim mi haberimiz yok?İmam-Hatiplerin proğramları neden yeniden Ehl-i Sünnete göre düzenlenmez neden bozuk itikatli hocalar ayıklanmaz bu kurumdan?Fetöden daha tehlikeli değil midir bu şarlatanlar?
Fetö dünyalıkları topladı insanları kandırdı bunlar şeytanın askeri olmuş insanları cehenneme yuvarlıyorlar neden farkında değil İdarecilerimiz.Yoksa onlarda mı bu fitne ocağına ateş taşımaktadırlar?Yazıklar olsun öyle olanlara..
***
Bu toplumun bin yıllık sarsılmaz ruhunun yegâne kaynağı Ehl-i Sünnet akîdesidir. Ve bu Ehl-i Sünnet akîdesini diri, canlı kılan derûnî irfânî kodlarıdır.
Bir taraftan sarsılmaz Ehl-i Sünnet akîdesi, diğer taraftan da bu Ehl-i Sünnet akîdesinin hayat hâline getirilmesini mümkün kılan Kur’ân-i kerim ve Sünnet-i Seniyye ile yoğurulmuş, ete kemiğe büründürülmüş irfanî / tasavvufî tecrübedir.
Selçuklu’yu kuran, Kur’ân ve Sünnet’e dayanan işte bu tasavvufî ruhtur. Yine Selçuklu’nun mayasını kardığı bu diriltici atılımı Osmanlı’da ruha dönüştüren de bu tasavvufî ruhtur.
Eğer Kur’ân ve Sünnet’ten süt emen bu tasavvufî ruh olmasaydı, Selçuklu’yla başlayan Osmanlı’yla üç kıtaya ulaşan İslâm’ın bayrağı üç kıtada insanların gönüllerini fethedemez, dünyaya diriltici bir ruh üfleyemezdi!
Kur’ân-ı kerim ve Sünnet-i seniyyeden beslenen bu tasavvufî tecrübe, bizim yalnızca tarihi kuran bir aktör olmamızda değil aynı zamanda İslâm’a yapılan bütün bütün saldırıları püskürtmemizde de kilit rol oynamıştı.
Kafkasya direnişinden Afrika’nın içlerine kadar gerçekleştirilen bütün sömürgecilere karşı verilen destansı direnişlerde de bu tasavvufî ruh tarihî roller üstlendi.
Eğer biz yeniden toparlanacak ve tarihi yapacak bir rol oynayacaksak bunu ancak Ehl-i Sünnet Omurga’ya dayalı bu irfanî tecrübeyi yeniden hayata ve harekete geçirerek yapabiliriz.
Ehl-i Sünnet’i tartışmaya açan, sayısız sapkın türedi “mezhebin” türemesine yol açacak, peygamberî soluğu yok saymaya kalkışan ruhsuz, modernize, sekülerize, protestanize edilmiş sahte din anlayışlarıyla değil!
O yüzden cemaatlere ve tarikatlere yapılan saldırıya aslâ sessiz kalamayız. O zaman ne tutunacak dalımız kalır ne de ayağımızı sağlam basabileceğimiz yerimiz!
Fetö, Ehl-i Sünnet bir cemaat değil mi?Fetö’nün hattı harekâtını belirleyen ilke ve akîde, takiyye. Takiyye, Şiî akîdesidir. Fetö’nün kendisini Ehl-i Sünnet olarak sunması tam bir karartma operasyonudur!
İkincisi, Fetö, aslâ Müslüman bir cemaatte olmayacak özelliklere sahiptir.Hiç bir Müslüman cemaat, hedefe varmak için her yol meşrûdur diyemez! Makyavelist bir mantık, bütün Müslümanların, müslüman cemaatlerin savaştığı iğrenç bir mantıktır.
Hiç bir Müslüman cemaat, gücü kutsamaz; zaferin peşinde koşturmaz; araçları amaçlarına yerine yerleştiremez!
Müslümanlardan, bütün Müslüman cemaatlerden istenen şey, hakikate teslim olmak ve yola çıkmak (Mekke süreci), yolda olmak (Medine süreci) ve yol olmak’tır (Medeniyet süreci). Nedir bu? Sünnet-i Seniyye’dir.
Oysa Türkiye’de 15 Temmuz’dan bu yana tehlikeli bir algı operasyonu yapılıyor:
Bütün darbelerin arkasındaki yegâne güç olan laiklik kutsanıyor; fosilleşmiş, darbe zihniyetli generaller, laikler aklanıyor; bütün cemaatler hedef tahtasına yatırılıyor ve “Cemaatler, dolayısıyla Müslümanlar, devlet yönetmesin” deniyor!
Türkiye’nin başına gelebilecek en büyük felâket budur: Fetö, bir cemaat değildir. Postmodern, seküler, pagan bir oyuncaktır, piyondur; kitleleri ayartan, hipnotize eden, hedefe varmak için bütün gayr-ı meşrû yolları meşrû gören sapkın seküler bir harekettir.
Fransız filozofu Luc Ferry, laiklik “sahte bir dindir” der. Dikkatinizi çekerim, bu sözü söyleyen filozof, ateist biridir ve Fransa’da Eğitim Bakanlığı yapmış bir kişidir!
Türkiye’de bazı İslâmî kesimlerin entelektüellerinin bile “bizi ancak laiklik kurtarabilir; cemaatler, tarikatler başımızın belasıdır” diyebilecek kadar ipin ucunu kaçırmaları, Türkiye’yi nasıl bir felâketin beklediğini göstermeye yeter!
Batı’da laikliğin çatır çatır tartışıldığı, sahte bir din olarak algılandığı bir zaman diliminde, Türkiye’de İslâmî kesimlerin bile laikliği kutsamaları ve bu toplumun bin yıl tarih yapmasını mümkün kılan Ehl-i Sünnet Omurga’nın ve hattı harekâtlarını bu Omurga’ya yaslayan bütün sahih cemaatlerin ve tarikatlerin topa tutulması Türkiye’nin gayya kuyusuna yuvarlanması anlamına geliyor!
Buradan bütün kesimlerin elitlerini ama özellikle de İslâmî kesimlerin siyasetçilerini, öncülerini, yazar-çizerlerini uyarıyorum:
Tam dünyanın yeniden insanların gönlünü fethedecek Ehl-i Sünnet Omurga’yı eksene alan cemaatlere ve tarikatlere ekmek kadar su kadar ihtiyaç hissettiği bir zaman diliminde laikliği kutsamak, cemaatlere ve tarikatlere saldırmak, toplu intihara sürüklenmek demektir...
Bir insana yapılacak en büyük hizmet onun imanını ve iki cihan saadetine ulaşmasına vesile olmaktır.İmanı olmayan Afrikadaki Amerikadaki insanların imanına vesile olmaktır.İmanı varsa itikadının sahih-doğru olmasını temin etmektir.Bir müslüman çocuğa yapılacak en büyük yardım ona ilmihalini öğretmek farzları vacipleri sünnetleri talim ettirmektir.
İlimlerin şeriatten sonraki basamağı marifetullah yani Allahı bilmektir ki buna tasavvufla rabıta ile Sahih Mürşide tabi olup onun seyr-ü sülüküne girmekle varılır.Bugun kü zahiri ulemanın çoğu tasavvufa karşıdır.
Bunların kendine hayrı yok ki başkasına medet eyleyebilsinler.Düştüğümüz zavallı durumun bilmem farkında mısınız aziz din kardeşlerimiz?Bize dinimizi öğretecek hocanın ekran ekran gezen şarlatanların dinin bu inceliğinden zerre kadar haberleri yok ve de batını alimlere karşı koymaktadırlar.
Yunus Emreden, A.Mahmut Hüdaiden,Mevlanadan habersiz yetişmiş bu ervah-ı habiseler şarlatanlar zehr-i altın tepside sunuyorlar derken haksız mıyım acaba?O büyük insanlar imanlarını ancak tasavvufa girerek koruyacaklarını görmüşler ve kalp makinelerini çalıştırarak mutmain olmuş bir nefisle Rabbimizin huzuruna varabilmişlerdir.
Nedir bu kader inkarcılığı, nedir bu selef alimlerine muhalefet, nedir bu ibadetlerimizi yaparken temkine karşı olup müslümanların ibadetlerini ifsad etme hainliği,nedir bu şia hayranlığı,nedir bu şefaat düşmanlığı,nedir bu kabirde vesileyi inkar, nedir bu dünyaperetslik,nedir bu sünneti hafife almalar,nedir bu dine tırpan vurmalar?
Siz kılmıyorsunuz beş vakiti, nafileleri bırakın müslüman kardeşlerimiz kılsınlar?Ne zararı var hain adamlar?Ne yapmaya çalışıyorsunuz şeytanın dünyaya inmiş yardımcıları olmaktan ne zaman çıkacaksınız?
Sahtekarları anlamanın yolu Atatürk sevgisini dillerine pelesenk yapmalarıdır.Anladınız sanırım bunların hepsi sahte Atatürkçüdür bu Hocaların.Sırtlarını Ona dayadılar mı tamam iş bitmiştir.İki cihanda sırtları yere gelmez sanırlar.
Ama daha dünyada iken suretlerini çevirir böylelerini insanlar ibret alsınlar diye mezarda da yüzleri kıbleden çevrilir,suratlarına okkalı bir şamar yerler,kabirden şeytan çarpmış gibi kalkıp zebanilerce yakalanıp cehenneme zumera taifesine dahil olurlar.
Biraz ağır olsa da inanın daha fazlasını hakediyor bu türden sahtekar hocalar.
Rabbim bunları ıslah eylesin.Bunların yanlışlarını görerek bunları izlemeyen müminlere selam olsun.
Hayırlı bayramlar dilerim.Hoşca kalınız..
24.06.2017//KIRIKKALE
HİDAYET DOĞAN OSMANOĞLU
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.