- 1626 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
LEYLEK BABA
LEYLEK BABA
Çocukluğumda bahçeli bir evde otururduk. Bahar geldiğinde en çok hoşuma gidense, toprağın kabarması
Küçücük fidanların filizlenmesiydi.
Tüm tabiat yeniden canlanırdı. Birde yağmurdan sonraki o buram buram kokan toprağın kokusu.
Şimdi düşünüyorumda neden yağmurdan sonraki toprak kokusunda bir parfüm yok diye üzülüyorum.
Yine çocukluğumdan aklımda en çok kalan leylekler. Onları çok severdim. Gidişlerinde üzülür çok özlerdim. Komşu evin çatısında yuvaları vardı. Baharla birlikte gelirler, yuvalarına yerleşirlerdi.<onların gagalarını birbirlerine vurarak çıkardıkları sesleri bugün bile hala duyar gibiyim.
Dedim ya leylekleri çok severdim. Buna yani leylekleri çok sevmeme sebepse, tüm bebekleri onların getirdiğine inanmış olmamdı. Hem nasıl inanmazsın ki? Kime sorsam beni ve tüm bebekleri leylekler getirmişti.
Leylek baba deyiminde o zamanlar öğrenmiştim. Hem aksi olsa, kimse leylek baba demezdi diye düşünürdüm. Aslında leylekleri bugünde çok seviyorum. Çocukluğumdaki masalları sorgulasam da.
Ama yinede içimde anlatılanlar ya doğruysa diye bir şüphe var. Öyle ya bugünki teknik gelişmeleri o günlerde birileri anlatsa inanırmıydık?
Hem neden olmasın? Annem babam bana neden yalan söylesin?
Çocukluk yıllarının büyüsü de bir başka. Benimle aynı zamanlarda doğanlarla, üç beş yıl önce yâda sonra dünyaya gelenlerle, şimdi ayrı yaşlarda olsak bile daha iyi anlaşıyoruz. Daha içten paylaşıyoruz her şeyi. Çünkü aynı duygulardayız.
Buda çok garip. Bazen hiç tanımadığın biri çıkıyor karşına. Senden bir şeylerin onda gizlendiğini keşfediyorsun ve bir anda vazgeçilmezin oluveriyor. Ayrı mekânlarda. Ayrı kültürlerle yetişmene rağmen sanki bir bağ var aranızda bilinmeyen.
İşte o zaman çocukluk inancımı yaşıyorum. Acaba ayrı ayrı leylekler bebekleri aynı mekândan alıp değişik evlere bırakıyor da biz önceden mi tanışıyoruz diye.
Aslında var oldukça bende herkes gibi yeni insanlar tanıyorum. Kimileri merhabayla girdi hayatıma güle güle gönderdim. Kimileri tesadüflerle, ama hala oradalar yani kalbimde. Ben yüreğimde olanları çok seviyorum. Onlara hiç güle güle demeyeceğim. Zaten gitmelerinde gülünecek bir durum olmayacakki!
Yıllar önce bu garip ülkenin birçok evinde olduğu gibi, sizin evinizde de büyük bir mutluluk yaşanıyordu.
Hem nasıl yaşanmasınki? O günkü küçücük bebeğin, bugün dünyanın sevgilisi olacağını müjdeler gibiydi yükselen sevinçler. O zamanlar bunu hissedemeyen ben şimdi geç te olsa bir meleğin gelişindeki mutluluğu gözümde canlandırabiliyorum. Olsun buda güzel bir duygu. Hem o zamanlar bende bebeksem bunları bilmiyorsam suçum neki?
Ben annene babana veya leyleklere, kime teşekkür edeceğimi düşünmekten doğum gününü kutlamayı unutacaktım neredeyse.
İyiki doğdun dostum. İyiki varsın. Ben seni günlük yaşamımın bir kesitinde düşünüp mutlu oluyorsam! Bunu senin doğumuna borçluyum. Yıllar önce seni tanımadığımda hayatım bu kadar renkli değildi. Can dostum içinde seninde yaşadığın yılları farkında olmadan böyle geç keşfettiğim için üzgünüm. Bundan sonraki mutluluğuna seni kimseden çalmadan ortak olmaktan onur duyarım
Bu arada Teşekkürler leylek baba..
SUDİ ÇANDIR