- 1028 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
SİZ KİM OLUYORSUNUZ DA BİZİM EĞİTİMİMİZİN KALİTESİNİ DÜNYA SONUNCUSU İLAN EDİYORSUNUZ?
Ey Millet !
Siz daha uyuyun.
UNİCEF’in neler yaptığından haberiniz yok tabii ki.
Neyse ben açıklayım da öğrenin sayemde.
Bu UNICEF Denen terör örgütü ( Ki Fetöcü olduğu konusunda oldukça kuvvetli kanıtlar mevcuttur. ) bayram değil seyran değilken tutmuş bir rapor hazırlamış. Bu raporun konusu da "Geleceği kurma: Çocuklar ve Zengin Ülkelerde Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri"
Bu konu çerçevesinde bir rapor hazırlamak için tabii ki kıyaslama yapmak lazım. Yani değişik ülkelerde vaziyet ne? İşte bunun için 41 ülke belirlemişler ki bu ülkeler arasında Türkiye de var. Yani Türkiye’yi zengin ülkeler arasına katmış olmaları göğsümüzü kabartıyor ama Şili, Bulgaristan, Romanya gibi ülkeleri de bu kategoriye sokmuşlar ki daha işin başında kıllandım ben bu durumdan.
Sonra efendim bu örgüt, dokuz ayrı kategoride çocukların durumları değerlendirilmiş. Değerlendirme sonunda da ortaya bir rapor çıkarmışlar güya?
’’ Güya’’ diyorum zira bu raporu asla kabul etmiyorum.
Şimdi dikkat edin:
Efendim bu rapora göre 41 ülke içinde çocukların yaşam koşullarının en iyi olduğu Ülke Norveç iken, Türkiye bu 41 ülke içinde 36. Sırada geliyormuş.
Yani Efendim buyur burdan yak. Ulan Norveç dediğin nedir ki. Norveç uskumrusundan başka bir bildikleri mi var adamların? Zaten soğuk da bir ülke. Öyle herşey yetişmez. Böyle bir ülkede çocuklara ne sunabilirsiniz ki yaşam koşulları en iyi olsun? Oysa bizim ülkemizde yoğurt desen var, pekmez desen var, çeçil peyniri var, lavaş var, otlu peynir var, sumaklı mantı var, çiğ köfte var, laz böreği var, mıhlama var, var oğlu var... Yani mutluluk için her şey var. Dolayısıyla da yaşam koşullarının en iyi olması gereken ülke biziz.
Yani sinir olmamak elde değil.
Efendim bu rapora göre bakın daha nelerde kaçıncıymışız?
Mesela Türkiye’de her üç çocuktan biri göreceli yoksulluk yaşıyormuş. Yok anasının örekesi. Eşşek sıpaları yamalı pantolon mu giyiyorlar? Yırtılan ayakkabılarını ayakkabı tamircisine götüren mi var? Yedikleri önlerinde yemedikleri arkalarında. Neresi yoksul bizim çocukların? Ulan biz sokaklarda çember çeviridik be...En kral oyuncağımız 25 kuruşa aldığımız şimşir topaçlardı. Kızlar bez bebekle oynardı. Bir de şimdiki çocuklara bak. Akülü arabalar, ışın kılıçları, en sefilinin elinde bile bir kaç bin Tl lik I Pon bilmem ne var.
Şimdi gel de bu rapora ’’Tarafsız’’ de.
Devam edelim efendim.
Eğitim kalitesinin en yüksek olduğu Finlandiya ve Japonya’da bile 15 yaşındaki her beş çocuktan biri okuma ve hesaplama konusunda yeterli becerilere sahip değilmiş.
Şimdi sormak lazım o raporu hazırlayanlara: Finlandiya niçin eğitimde kalite katorisinde birinci sırada? Yahu adamlarda eğitim denen bir şey yok. Düşünün bir kere: Sınıfta kalmanın olmadığı bir eğitim olur mu? Hem sınıfta kalma olmayacak hem de eğitim kalitesi en yüksek ülke olacak. De babam deee. Böyle bir sistemde kör ninem de başarılı olur. Ondan sonra da ’’Eğitimde kalite’’ Diye hava atarlar.
Hem sonra madem en kaliteli eğitim Finlandiya’da, o halde neden 15 yaşındaki her beş gençten biri okuma yazma ve hesap-hendese işlerinde yerlerde sürünüyor? Ulan bizim çocuklar daha beş yaşında okuma yazma öğreniyorlar. Benim torun daha ana sınıfındayken okuma yazmayı söktü. Ama gelin görün ki UNICEF’in raporuna göre Eğitim kalitesinde sıralamada sonuncuymuşuz. Yani bizim çocuklarımızdan her beş tanesinin beşi de mi okuma yazma ve hesaplama konusunda beceriksiz? Çüş yani? Hani hesap konusunda tamam, millet olarak biraz matematik özürlüyüzdür ama okuma yazma konusunda bu raporu asla kabul etmiyorum.
Koskoca Türkiye’yi bu toplam dokuz kategoriden sadece birinde biraz matah bir yere koyup bir üçüncülük lutfetmişler. O kategori de ’’ Sorumlu Tüketim Ve Üretim’’
Her gün 16.000.000 ( Yazıyla on altı milyon ) ekmeğin çöpe atıldığı ülkemizde sorumlu tüketimde, dünyada kendine yeten yedi ülkeden biriyken bu gün buğdayı hatta tuzu bile dışarıdan ithal ettiğimiz halde üretimde dünya üçüncüsüysek siz artık diğer ülkelerdeki durumu hesaplayın gayrı.
Ha bu arada, ’’ Uygun iş ve Ekonomik Büyüme ’’ Kategorisinde de vaziyetimiz fena değilmiş. O kategoride 22. sıradaymışız. Yani çocuklarımızın yarısı için uygun iş varmış. Öteki yarısı? Bardağın dolu tarafından bakmak lazım değil mi? Neden ille de ’’ Ya ötekiler’’ Diye soruyoruz ki? Dolu tarafa bakalım.
Evet..Asıl can alıcı yere geldim şimdi. ’’Lütfen sinirlerinize hakim olmaya çalışın’’ diyeceğim ama bunun boşuna bir çaba olduğunu biliyorum. Çünkü çıldırmamak elde değil.
Efendim Türkiye ’’ Sıfır açlık’’ Kategorisinde de 41 ülke içinde 40. Sıradaymış. Yok anasının gözü. Ulan Develer ! Ramazan Ayında, gündüz vakti, Sultanbeyli gibi bir yerde yaparsanız araştırmanızı elbette ki ’’ Türkiye bir açlar ülkesi ’’ desiniz. Peki sordunuz mu millete ’’ Niçin açsın kardeş?’’ Diye...Namaz bilmezsiniz, oruç bilmezsiniz, kafanıza göre rapor yazarsınız. Ulan Kadıköy’de yapsanıza aynı araştırmayı. Bakın bakalım aç insan görecek misiniz? Tüm barlar, lokantalar, birahaneler, büfeler, fast foodcular, balık-ekmekçiler, hepsi açık ve millet tıka basa yiyor. Ayrıca, mesela Sultanbeyli’ye, Ümraniye’ye bir de iftar vakti gidin bakalım, yine ’’ Türkiye aç’’ diyebilecek misiniz?
Kısaca böyle bir raporu ülke olarak kabul etmiyoruz. Bu raporu protesto etmek için UNİCEF tarafından üretilen hiç maddeyi kullanmayacağız. Görsünler ebelerinin bebelerini.
Ayrıca o UNICEF’e bir çift lafım olacak.
Eeeeeyy UNICEF !
Ulan sen kim oluyorsun da benim ülkemdeki eğitimin kalitesini yetersiz buluyorsun? Sen kendi kalitene bak angut! Kendin çok mu kalitelisin sanki. O kadar kaliteli bir eğitime sahipsen şu soruya cevap ver de göreyim boyunu: Bir sepette kırk yumurta var. Altı düştü kaç sağlam yumurta kalır? Kehh Kehhh Kehhhh. İşte böyle morarırsın gerzek. Otuz dört yumurta kalmaz Allahın salağı. Sepetin altı düşerse hiç bir tane sağlam yumurta kalmaz.
Haydi şunu bil bakalım madem ki o kadar iyisin eğitim konusunda... Denizin ortasında ne var? Dedem deve, girmez eve, kes başını girsin eve..Bil bakalım gözün yiyorsa.
Hem sonra sen bize laf söyleyeceğine öldürdüğün Kızılderililerin hesabını ver. Esir kamplarında yakıp yağlarından sabun yaptığınız insanların hesabını ver.
Benim atalarım helayı, kanalizasyonu bilirken sen lazımlığa sı... sıcak sıcak yapıp sokaklara saçıyordun.
Senin halin aynen fıkradaki gibi:
Erzurumlu, Almanya’da uzun süre çalışıp bayağı para biriktirdikten sonra tekrar memleketine dönmüş. Memleketinde bir kaç gün Almanlar gibi Türkçe konuştuktan sonra bakmış millet anlamıyor, başlamış eskiden olduğu gibi Erzurum şivesiyle konuşmaya.
Bir akşam abisinin evinde yengesine seslenmiş
-Heeeyyy yenge...Bir kayfe yap da yak fenari.
Yengenin zaten öfkesi burnundaymış bu ukala kaynına karşı. Hemen cevap vermiş:
-Alamanya’dan gelmiş de buralarda dil öğrenmiş. Vay g.tümün kenari...
Vay g.tümün kenarı. Adam olmuş da bizdeki eğitimi beğenmiyor.
Velhasılıkelam raporunu asla kabul etmiyorum UNICEF... Kabul etmediğim gibi esefle kınıyorum. Simdi gidip esefi bulayım ben. ( Kulakları çınlasın Esma Kahraman vardı bu sitede ve bu espri ona aitti.)
Haa şimdilik gidiyorum diye konuyu unutacağımı sanma. Gözlerim hep üzerinde olacak.
.............................................................................................................
-Heeey Oğlum...Saate bir bak bakayım iftara ne kadar kaldı?
..............................................................................................................
RESİMLER
1- UNİCEF’in halt etmesi
2- Bir okulumuzda çok kıymetli bir öğretmen arkadaşımız çocuklara makrome dersi veriyor.
3- Bu çocuklara iyi bakın. İçlerinde hiç yaşam koşulları kötü olduğu için mutsuz görünen bir çocuk var mı?
4- Hani bizim çocuklar açtı? Bunlar ne peki?
5- İftar çadırlarını böyle dolduran bir milletin göreceli ya da görecesiz açlık yaşaması mümkün mü?
6- Artık yeni müfredat geliyor. Ezberci eğitim kalkıyor.
YORUMLAR
Değerli hocam, harika bir ironi olmuş bu yazı...
El elin eşeğini türkü söyleyerek ararmış; UNİCEF'in yaptığı da bu...
Ne var ki, eşeğin kaybolduğu gerçeğini değiştirmiyor bu durum, ama eşeğin sahibinin aramaya devam etme zorunluluğunu da duyuruyor bize...
Norveç dediğin 5 milyoncuk bir ülke...
Türkiye 80 milyon küsur ve nüfusu artıp giden bir ülke...
Nüfus büyüklüğünün önemli avantajları olsa da, bazı gerçekler bunu dezavantaja dönüştürebiliyor...
[Haçlı'nın bütün müdahaleleri buna yöneliktir...]
Mesela, terör gibi hiçbir zaman kıyas konusu olmayacak bir gerçeğimiz var...
[Sadece bu durumun karşımıza çıkardığı engelleri bile hiç düşünemeyecek, Türkiye aleyhtarlığı için bu kıyaslamaya mal bulmuş magribi gibi sahip çıkacak güruhumuz bile var!...]
Öğrenme ortamının şartlarını bilen biri olarak siz bu acıyı ironik bir dille ifade etmişsiniz işte...
Velhasılı, insanımız aptal değil, değerli hocam, aptal olarak bilinmeye devam etsin diye soysuzlaşan bir tarafla, etmesin diye cansiperane mücadele eden taraf arasındaki tarihi dönüm noktasıdır bu durumun da odağı...
Varolasınız...
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Bilmediğiniz kelimeleri bana sormayın. Araştırın biraz))))))))))))
Keh keeeh keeeehhhh. İşte böyle intikam alırım))))))))
Selam ve sevgilerimle
sami biberoğulları
Geli geliver de ham çökelek
Boğazına dursun ham çökelek ))))
Canım hocam yine tam on ikiden vurmuşsunuz ülke gerçeklerini. Az da olsa yanıldığınız ufak noktalar yok değil kendi gözlemlerime dayanan. Şöyle ki Kadıköy gerçeğine gelince siz dışarılara sokaklara bakmayın. Sultanbeyli Samandıra Yeni sahra ve bunun gibi kenar mahalle kırsal kesim denilen bölgelerdeki gizli zenginlerin yüzde biri kadar bile yoktur gerçek Kadıköylü ve bilhassa moda’da oturanların yüzdesi. Aralarında şu fark var. Onlarda para mal mülk buradakilerde onur asalet ve kol kırılır yen içinde kalır görgüsü inancı. O masalarda gördüklerinizde hep Kadıköy dışından gelenler ve yabancı turistler. Yoksa aldıkları üç kuruşluk emekli maaşıyla yakıt giderlerini bile karşılayamayıp bakımevlerinde yaşamlarını yitiriyorlar. Dudağından ruju tırnağının ojesi hiç eksik olmayan iki büklüm kadınlara da bakıp aldanmayın sakın.
Ülkedeki genel yoksulluğa gelince kim demiş bunu? Yalanın da en daniskası. Bu yemeye bu yedirmeye kimsenin gücü yetmese de baştakiler dünyanın yedinci zenginleri olurken sokaktaki gariban adam da yanında bir kilo altın bilmem ne kadar yabancı ve Türk lirasıyla gezerken..
Görünüşe asla aldanmamak lazım sözü bence yalnız bu ülke insanı için geçerli.
Açıkçası hiç mi hiç kanım ısınmadı bu toplumun sahtekar düzenbaz arsız insanlarına. Hele ki dinden imandan ve vatan bayrak barış sevgisinden söz ederken ülkeyi batağa toplumu çıkmazlara sürükleyen hain ve cahil güruha.
Elleriniz dert görmesin. Kara güldürü kapsamında nefis bir yazıydı. Aziz Nesin hayatta olsaydı Kalemini size devrederdi bence.
Selam ve sevgiler.
sami biberoğulları
Kadıköy hakkında söyledikleriniz çok doğru olmakla beraber o elektrik faturalarını bile ödemekte zorlanan eski İstanbul beyefendilerinin, hanımefendilerinin nesilleri artık tükenmek üzere. Hatta neredeyse tükendi.
Yenisahra zaten artık Kadıköy'ün değil Ataşehir'in bir mahallesi oldu ve oralar şu an itibariyle yeniden yapılandırma kapsamı içinde. Yani çok yakında oralar da eskiden beğenmediğimiz ama bu gün en zengin insanların yaşadığı Zeytinburnu'na dönüşecek.
Selam ve sevgilerimle.