- 577 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
UÇLARDA YAŞAMAK
Bir kötünün yedi mahalleye zararı vardır derler. Çok doğru. Aldığını ödemeyen, söz verip gelmeyen kişiler bu sınıfa mensup. Arkalarından laf uçuşur ve sallanır, lodosta kuruyan çamaşır gibi.
Piyasada bu huylarıyla bilinen insanlar yedilerinde de yetmişlerinde de aynıdırlar. Elleri ağırdır. Aldıklarını yerine koymazlar. Seni mağdur ederler. Sana görünmemek için arka sokaklardan dolaşırlar. Hatta plaka bile sökerler tanınmamak için.
Laf kalabalığını severler. Usta çalıştırır hakkını vermezler. Cenazelerinde rezillik çıkar. Alacaklılar namaz kılmaya değil hak almaya gelirler. Hiçbir bankanın önünden geçemezler. Serbest bölge haritaları vardır. Ancak orda dolaşırlar. Bir sürü telefon numarası değiştirirler.
Esnafın yanında bol palavra atarlar. "Sen malı yık, ödemesi bizden" deyip bir çuval ah alırlar. Yıllar önce bir mekânda otururken iki kişi, bir iş adamının çalıştırdığı ustaların hakkını ödemediğinden bahsediyordu. Orda onun adına ben de utanmıştım.
Halbuki zengin bir insan paranın nasıl kontrol edilmesi gerektiğini çok iyi bilir. Hali vakti yerinde olan birinin peşinden bunlar konuşuluyorsa o kul hakkı adamı ne yapar kim bilir. Artık zebaniler gelince nasıl hesap verir bilemeyiz.
Bazı ayıplar örtbas edilemiyor. Böylesi bir hataya düşmemek için yapılması gereken şey elin cebe, aklın vicdana gitmesidir. Hem iş gördürecek keyif yapacaksın hem de garibanın yevmiyesini saklayacaksın. Bir de cemiyetin içinde itibar arayacaksın. Çok zor verirler o itibarı sana.
Bir şeyi bu dünyada lâzımken vereceksin. Kılıf uydurmuşlar öteki tarafta hesaplaşırsınız diye. Yok arkadaş burda vereceksin. Öteki tarafta nakiti ne yapsın alacaklı.
Bununla birlikte parayı peşin alıp iş sahibini mağdur edenler de var. Bunlar için bir ada oluşturulsa ne iyi olur. Adını "eliağırlar adası" koysalar. Bize de gırgır çıkar, çok güleriz.
Hastalığa dönüşünce densizlik, huylu olur çıkarsın. Kimi kamu malına zarar verir kimi de ekonomiye. İlişkilerin bozulmasında başrol oynayan kişiler üçkağıtçılardır. Yine yıllar önce beyaz eşya almaya gittiğimde bir palavracı mağaza sahibini kandırmaya çalışıyordu.
Yanında getirdiği arkadaşı ona kefil olacak zannederken, arkadaşı mağaza sahibine onun arkasından "verme" diye el işareti yapıyordu. Dönen tiyatroya bakarmısın. Adam hiçbirşey alamadan çıktı gitti.
Mağaza sahibiyle biraz sohbet ettik. Meğer bu kişi kırk yalanla oraya gelmiş. Ödeyecek olsa o kadar çene çalmazdı zaten. Yalanları karşıya hazırlayıp yazmış, ordan alıp alıp okuyor. Dinleyen yok. Öyle bir gittiki tozu kalmadı caddede. Adın çıkacağına canın çıksın çok daha iyi. Bir yerde birileri arkandan el kol hareketi yapıyorsa eğer, sende hayat kalmamıştır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.