- 680 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Asiye Nasıl Öldü 3.
Bütün bu keşmekeş Tanrının yalnızlığından İzabel bunun için seviyorum seni. diye biten bir Fante şiirinden alıntı gibiydik artık.
Yılmış ve yeniktim üzerimde bir ölünün yüz sene önce belkide yüz on sene ölmüş bir ölünün beden parçaları vardı. Kendimden ve Asiye den tiksiniyordum bir ölüye yaptığımız bu saygısızlık affedilemezdi.
Asiye arkada ben önde arabaya doğru yürümeye başladık. Yolun yarısında bir yerde bedenimde ki ölü parçalarında iyice rahatsız olmaya başlamıştım.
Anlık bir isteri nöbeti ile üzerimde ne varsa çıkarıp yürüdüğümüz yolun kenarındaki. Orta boy hadi belki küçük boy suya indim ellerimle her yanımı yıkıyordum . Hatta suyun dibinde ki kumulla tenimi acıtırcasına yapıyordum bu işi. Asiye umurumda değildi isterse arabaya da gidebilirdi sonuçta.
Dereden çıkarken orda olduğunu unuttuğum Asiye ile göz göze geldim .
Onun karşısında ilk kez çıplaktım ama ondan artık nefret ediyordum , hayır nefret de değildi bu kırılmışlık kullanılmışlık dı.
Suçlu gözlerle beni izliyordu, ağzını açacak olduğu gibi arkamı döndüm ve yürümeye başladım .
Ormanın içinde çıplak bir adam. Tamam Yunan tanrılarını andırmıyor dum ama giderim vardı. Memlekette olsam işim yaştı diye kafamdan geçirdim. Kafamdan neler geçiyor arkadaş diye de kendi kendime güldüm peşimde canlı bir Athena tasviri vardı ve ben çıplaktım. Bu sırada Asiye gülerek
- Yalnız böyle çıplak yürümen tehlikeli bence
soğuk olabildiğince soğuk bir ses ile
- neden
- Nereu’sun kızları
- keşke en azından bana ölü parçalatmazdı onlar
- ben ben bilmiyordum
- biliyordun yada bilmiyordun beni kullandın.
- yalnız sende de iyi kalça varmış ha
- şaka kaldıracak halde değilim
- ne yani gördüğümüzü de söylemeyelim mi
- al önümdekini de gördün onuda söyle
- mikropsun
- evet ve senden nefret ediyorum
Sustu susmalıydı da
Bir daha konuşmadan arabaya vardık, denize girerim belki diye aracın arka koltuğuna attığım şortu ve yedek tişörtü üzerime geçirdim.
Otele kadar da hiç konuşmadık.
Arada aynadan Asiye’nin gözlerine bakıyordum usul usul ağlıyordu önce içim burkuluyor sonra da oh olsun diyordum.
Öfkem soğuyordu ama kırılmışlığım artıyordu.
Otele varınca Asiye ye tek kelime etmeden odama kapandım .
Üç kere üst üste yıkanıp dışarı çıktım şehri falan gezmek istemiyordum .
Acentalar dan uçak biletlerine bakmaya başladım cebim için en iyi ihtimalin iki gün sonraki İstanbul uçuşu olduğuna karar verip bileti aldım.
Acentadan çıktığımda başım dönmeye başlamıştı sabahtan beri ağzıma lokma koymamıştım, üstelik sigarayı da fazla kaçırmıştım.
Burnumun götürdüğü yere gidip tabelasında Athena yazan yere girdim şansıma mekan Selanik de azınlık olan Türklerin çıkmıştı. Masayı en güzel şekilde donatıp baş köşeye de rakıyı koydular önce karnımı doyurup sonra usul usul içmeye başladım. Neşeli insanlarla doluydu bu şehir yüzleri gülen , sıcak insanlar ve bu mekanda öyleydi kadınları güzel erkekleri sağlıklı bir kent. en önemlisi Yunanistan’ın genel mali durumundan etkilenmemiş gibiydiler masama arada birileri geliyor selam veriyor üç beş lakırdı ediyor gidiyordu. Şişe yarısına gelmişti Rakıyı aslında çok içmem kokusundan hazzetmem ama bugün içebildiğim kadar içecektim.
Neşeli kahkahalar ile dolmuştu masam güzel kadınlar ve adamlar sanki kırk yıllık ahbap gibi konuşuyorduk azınlık sorunlarından girip Kardak kayalıklarına oradan
Türkiye ve Yunanistan’ın durumuna kadar. Üstelik masada Rumlar da vardı. Vardığımız sonuç devletler olmasa insanların daha iyi geçineceği üzeriney di , oysa devletleri kuran da insanlardı. Yani kavga hep olacaktı. Bir ara kulağıma tanıdık bir sesin çok içiyorsun yapma diye fısıldadığını duydum. Umursamadan içmeye devam ettim şişe bitmişti insanlar azalıyordu, bir küçük şişe daha istedim ve içmeye devam ettim ne kadar sürdü bilmiyorum ama.
Mekan sahibinin
- Yarım saate kapatıyoruz hocam demesiyle kendime geldim. hesabı ödeyip masadan ağır aksak su alan bir taka gibi kalktım dünya böyle daha güzel be diye gülümseyerek yürümeye çalışıyordum masalara sandalyelere çarptığımın farkında idim. Acı hissetmemek ne güzeldi mekanın kapısındaki üç beş basamaktan ibaret merdiveni unutmuş olacağım ki dünya ile beraber yuvarlandım yada ben değil ,dünya yuvarlandı birileri koluma girip yerden kaldırdı .
İyi misinli yardım edelim mili lakırdılardan sonra. birinin ben onu tanıyorum dediğini duyuyorum bu masada ki ses, bu Asiye kafamı kaldırıp gözlerine bakıyorum. Koluma giriyor yürümeye başlıyoruz
- çok içme demedim mi diyor
- beni kandırdın
- çok içmek geçirdi mi öfkeni
- hayır
- rezil olduğunla kaldın
- rezil olmak umurumda değil senin beni kandırmış olman ağrıma gidiyor
- bak adam ben seni kandırmadım bilmiyordum bunu iste yüreğimi söküp sana vereyim ama beni kandırdın demekten vazgeç artık nasıl bilebilirdim bunu ben
- beni kandırdın Asiye bırak kolumu ben giderim
- kes artık beni kandırdın beni kandırdın çocuk gibi kandırmadım diyorum inanmıyorsun. kendini bu hale koyarak mı kurtulacaksın bundan yürü Yunan polisinin nezaret hanelerini mi merak ediyorsun emin ol Türkiye’de kinden pek farkı yok hatta sana Türkiye’den geldiğin için özel servis bile yaparlar.
- en sevdiğim self servis
- özel servis o
- seni de seviyorum özel sevisi de Asiye
- biliyorum
yürüdük yürüdük sonra merdivenler vardı sonra oda
oda da kuşlar vardı üzerimdekileri çıkardı
sonra su vardı üşüten soğuk su
sonra yatak vardı .
Narin bedenini kollarımın arasına alıp ağzındaki tada yumuldum bedeni titriyordu bedenim titriyordu. İlk gecesini yaşayan damat telaşı ile soydum onu boynunu, memelerini , karnını, sırtını , venüs deltasını , ayak bileklerini, elleri öptüm . yıllardır kadın görmemiş gibi sevdim onu her zerresine dokundum , yıllardır erkek görmemiş gibi karşılık verdi bana.
Ona olan bütün öfkemi,bütün yalnızlığımı,bütün kırgınlığımı, bütün arzumu bütün nefsimi döl yatağına bıraktım titredi üzerimde. Aynı seslerin erkek ve kadın yanlarını çıkardık küfrettim canını yaktım.
Sustuk sonra ,kıvrıldı koynuma saçlarını öptüm elini bedenimde gezdirdi. Tuttum elini öptüm.Sıcaktı sıcaktım. Tavanı seyrettim onun çıplak sırtını kalçalarını sevdim bedenime dokunan meme uçlarını sevdim tekrar ve tekrar. korkmuyordum aksine onun istediği her şeyi tekrar yapacaktım belki de beni yeniden kandırıyordu kim bilir diyerek onun uykuya dalışını da sevdim.
Uyandığımda öğlen olmuştu Asiye yanımda yoktu ne bir ses ne bir nefes.
Usulca doğrulup odasında herhalde diye düşündüm yıkanıp üzerimi giyinip odasına gittim odasının kapısı yarı aralıktı , içeri girdiğimde etraf darmadağınıktı. Aldığı notlar odanın zeminine dağılmış, kenardaki cam masa yere devrilmiş yatağın altı üstüne gelmiş. giysileri sağa sola saçılmış halde idi .
Burada bir şeyler olmuştu koşarak resepsiyona indim. Resepsiyondaki yılışık kız Asiye’nin on dakika önce yanında üç kadınla birlikte otelden çıktığını söyledi. Kadınları betimlemesini istediğinde ise Altın sarısı saçlardan başladı .
Nereus’un kızları diye bağırdığımda yılışık kız boş gözlerle yüzüme bakıp , bana kur yapmaya devam ediyordu.
Yüreğim sıkışıyordu otelden dışarıya fırlayarak etrafıma bakınmaya başladım ne yapacaktım ne. Üstelik bu büyülü yaratıklar neden almıştı onu. Aklıma ilk bir silahımın olması gerektiği geldi. Nereden bulacaktım ki .
Otelin yemek salonuna inip servis için bırakılan metal bıçaklardan alabildiğim kadar alıp ceplerime yerleştirdim. En azından onları nerede bulacağımı biliyordum
arabaya atladım ve sürmeye başladım.
- Hani bu kızlar kadınlara dokunmuyordu diye düşünüyordum. Şehirden çıkana kadar herhangi bir polisle uğraşmamak için olabildiğince yavaş hareket ettim .
Şehir sınırlarını geçince ayağımı gazdan çekmeden köye vardım.
Orman yoluna geldiğimde bıçaklardan birisini elime alıp diğerlerini de arka cebime yerleştirip. Patika orman yolu boyunca yürümeye başladım olabildiğince ses çıkarıyor bağırıyordum .
- Sizi lanet fahişeler ortaya çıkın
- heyyy ben geldim bırakın kadını ve küfür dolu onlarca bağırış
Yolu yarılamıştım ki o tanıdık kahkaha seslerin tekrar duymaya başladım ahha orospular beni duydu diye geçirdim içimden. Elimdeki bıçağın sapını iyice kavrayıp
- Gelin buradayım gelin alın beni kadını bırakın
kahkahalar sese ses söze dönüştü
- Geliyoruz Adem dölü ama ölümün için değil sen bizde olanı istiyorsun bizde bunun karşılığını
- görünün artık
Üç kadın aynı çıplaklıkla, geçen seferkin den daha nefis bir güzellikle karşıma çıktılar. Ama bu sefer içimde arzuya dair bir şey uyanmamıştı sadece Asiye’yi istiyordum
- Kız nerede
- güvende Adem dölü güvende senin tohumunda güvende
- bana onu gösterin yoksa sizi öldürürüm
birinci kadın diğerlerine bakarak
- duydun mu bizi öldürecekmiş
ikinci kadın
- duydum sikerek mi öldürecek acaba ah keşke hahahahahaha
üçüncü kadın
- bıçaklayacak galiba
birinci kadın
- bırak onu Adem dölü bir yerini keseceksin. Sen sadece Lusifere mi mühlet verildi zannedersin bizi kimse öldüremez .
İnsani bir reflekse bıçağı kadına saplamaya başladım.
Daha önce hissetmediğim doğa üstü olduğuna emin olduğum bir kuvvet beni iterek geri fırlattı. Bedenine saplı olan bıçağı elleriyle alıp kasıklarının arasına sokan birinci kadın kahkaha atarak
- Aptal et parçası kadınını alacaksın ama bize de verecekleriniz var. Her şeyin bir bedeli olur ölümün canını yaktınız bu köydeki her şey bizim insanlardan ölülere kadar ve siz bizim mabedimizde çıplak ayaklarınızla bizim olana zarar verdiniz. Ne bekliyordunuz öylece elinizi kolunuzu sallayarak buradan gidebileceğinizi mi. Ah saf yaratıklar, Tanrı keşke sizlere kadim geleneklere saygısızlık etmemeyi daha iyi öğretse idi. Onun kurduğu dengede en üstte değilsiniz bu bir çember ve bir diğerinin alanına giren bedelini öder. Tüm dünyayı hatta evreni sizin zannediyorsunuz,hepimiz onun oyuncağıyız hepimiz onun için değerliyiz. Perdeyi kaldırıp kendi alanını geçen diğerinin yaşamını gasp eden sizler bizleri yaptıklarımız için kötü olmakla suçluyorsunuz.
Oysa öyle değil oysa olan şu senle ben eşitim, sen nasıl onun en değerli oyuncağı olduğunu düşünüp yürüdüğün her yer senin zannedersin. İnana biliyor musunuz kızlar bu aptal bizi öldüreceğini bile düşündü ne saygısızlık ne ahmaklık. Kalk Adem dölü şimdi ödeme zamanı bizi takip et .
Beni yere iten aynı doğa üstü güç bedenime kaslarıma ayaklarıma hükmederek düştüğüm yerden kaldırdı. Onlar önde ben arkada yürümeye başladık bunu istemiyordum ayaklarıma söz geçirmek mi asla sadece gözlerim ve aklım benimdi şu anda...
YORUMLAR
nereus kizlarinin ifadesine gore tanri var ve onlarda sure verilenlerden. burada olmasi gereken lanetin/büyünün ustune bu veriyi usteleyerek kullanman ilgincti elbette..
ufak bir notda mekancinin hitabetine gelsin.. (hocam)
son tahlilde üreterek güzel gidiyor öykü, asiyenin hamile oldugu o kadar cok vurgulandi ki en az bir sene daha olmeyecegi aşikar..
Tsukuyomi
mekancı hitabı konusunda haklısın elbette.
Tanrı kavramı için bir düşüncem var son kısımda o yüzden.
eyvallah