- 764 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
Kitaplar yakılırsa...
Yazar Orhan Pamuk’un İsviçre’de bir dergiye söylediği söz üzerine bir ilçe kaymakamının resmi yazı çıkarıp "Orhan Pamuk’a ait kitap bulunup imha edilmeli" dediğini basında okuyunca önce irkildim, sonra düşünmeye başladım.
Orhan Pamuk’u sevmek, kitaplarını okumak zorunda değil. Ancak demokrasi odur ki, şiddeti övüp meşrulaştırmadığı sürece "en aykırı düşünceler"e de tahammül edebilmektir.
Hatta bu düşünceler canınızı sıksa bile... Ve belki de gelişmenin göstergesi de budur.
1997’te Alman Cumhurbaşkanı Roman Herzog, şair H.Heine’nin 200. doğum yıldönümü törenlerine şeref konuğu olarak katılmış, Alman yazarlara da "Almanya’nın can sıkıcı düşüncelere ihtiyacı var" demişti.
H.Heine, 1797-1856 arasında yaşamıştır. Kitap yakılmasına karşı çıkmış, gerekçesini de çok açık bir biçimde açıklamıştır:
-Kitaplar yakılmaya başlanırsa sıra insanlara da gelir.
Bu sözü hem kütüphanelerimizin girişine hem de okul koridorlarına asmanın zamanı. Bir genelge yeter. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığının böyle bir genelge yayınlamasını diliyorum.
Not :Bu yazım 25/04/2005 günü Sabah’ta yayımlanmıştır.
YORUMLAR
Efendim, çok derin ve acıtıcı bir konuya grimişsiniz. Şahsen Orhan PAMUK benim dünya görüşüme ters biridir. Ama kitaplarının yakılmasını ve susturulmaya çalşılmasını tasvip edemem.O zaman bu sitede ne işim var? Demokrasi ve çok seslilik derken bizim gibi düşünmeyene yapılan tahammülsüzlük bizi demokrat değil despot yapar. Farklılıkarımız bizi biz yapar. Bu açıdan kitap yakan, ağaç kesene benzer üstadım.Ağaç kesen de baş kesmiş gibidir. Kitap yakmak ilim ve irfana kurulmuş bir engizisyon mahkemesidir. Kiatplar okunmalı. NE yakılmalı ne de giyotine göndermeli. Selamlar...
pelin'e,nisanyağmuru80 ve haticekuzu'ya,
Düşünce ve katkılarınız için ayrı ayrı teşekkür ederim...
Ama Hatice öğretmene ise ayrıca bir teşekkürüm var.
Merak eden olursa diyeyim:
İstanbul'da eski iş/sohbet arkadaşım.
Kitabı bol günlerde "yaşamak" dileğiyle.
Ne güzel söz Sabri Öğretmenim...Siteyi gezerken adınızı görünce hemen yazınızı okudum ve geçmişi düşündüm.kitapları yakan,yakılıp yakılmadığına bakan,bakılıp bakılmadığına bakması için görevlendirilen insanların yaşadığı bir süreci de gördük/duyduk...Bu süreçte kitapları yakanlar insanları da yaktılar...Hala geçmişimizde yaşanan bu her türlü yakılmanın acısı yüreğimizdedir.Yazınız beni okullarda kitap aramalarının yapıldığı döneme götürdü...Şiir kitaplarımızı öğretmen kürsüsün altına saklardık.Yakanlar/yaktıranlar nasılsa kendilerini aramazdı...Bugün bazı kitaplarım hala kitaplığımdaysa bu dahiyane buluşumuz sayesindedir...
Şair, salt sözcükleri kullanarak yazar; kısa ya da uzun anlatımla sözcüklere yeni kimlikler verir. O’nun tek yaptığı, sözcükleri yeni kimlikleri ile ortaya salmaktır, o kadar! Aslında, şairin yaptığı kendilerine bir yeni kimlik verecek kişinin dağarcığından çıkma telaşındaki sözcükleri harman edip, yoğurmak ve sunmak kitap severlere
çalışmalarınız da başarılar sevgiyle yüregine emegine saglık dostca kal
"Kitaplar yakılmaya başlanırsa sıra insanlara da gelir."
Çok haklı bir söz doğrusu... Sizin de dediğiniz gibi ne kadar can sıkıcı düşünler olursa olsun söz konusu kitaplar ise durup düşünmeli ilk önce.
En doğru olana ulaşmak için sanırım biraz da farklı düşünlere ihtiyacımız var ve her türlü düşünceye saygı duymalıyız...
Sonuçta kitaplar belki de sahip olduğumuz en değerli varlıklarımız, yakılması bir yana, gözümüz gibi korumalıyız onları...
Kaleminize sağlık...
Saygılar...