- 950 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Zöhür Zamanı
Zöhür Zamanı,
Sahur diyince hep o gelirdi. Uzun bir dönem 16 litrelik teneke ile uyandık yıllarca. Ne saat kurulurdu ne de akıllı alarmlar. Uyanamayan da “bu gün tenekeyi duymadık” sitemiyle anarlardı
Sonra birara modernize olup “talba” çalınsa da, davul tüm dengeleri altüst etti.
(Talba mı? Hani Diriliş Ertuğruldaki Noyan’ın Provakatörlüğünü yapan Ulu Bilge nin elindeki Tef’e benzeyen çalgı aletinden bahsediyorum)
Oruç bitipte “hak” (bahşiş)toplamaya geldi mi de kimimiz şinik kimimiz çerik buğday kimimiz de ücretini vererek helalaleşirdik.
Sahur, hani bizim “zöhürde” bulgur pilavı ana menüsü olurdu her orucun ilk günü. O zaman bahçenin yeşil biberleri de içine doğrandı mı verdiği aromayla oluşan lezzetle beraber çırparak sulanmış ekmekle( yufkamıydı bazlamamı), avuçlaya avuçlaya bitişi de bir olurdu.
Ufak hazırlanırdı bide. Kurutulmuş ekmek ufağını şekerli suyla harman etmek yeterliydi. Alternatif bulunmadığı zaman sahur sofralarının jokeri. Ya da çaresizliğin anahtarı. Genel de son sahur menüsü de böylece tamamlanırdı ufak aşı ile. Bol da su içtin mi. Akşamı etmen kolaydı.
Tabi tarla tapan işiniz de yoksa. Ve de çapa. Yada yaylıma çıkaracağın mallarınız.
Varsa vay halinize. Haziran oruçları ne zor geçerdi.
Meram 2017
YORUMLAR
Benim rahmetli peder de zöhür derdi. Bizim memlekette de ( Kars- Kağızman) zöhür denirdi.
Gaz lambası ışığında Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin, Hz. Ali'nin cenklerini okumak güzeldi. Tabii ki Ramazan kışa denk gelmişse.
Yokluk vardı ama sevgi saygıya tokluk vardı. Hey gidi günler hey. Yazınız aldı çocukluğuma götürdü beni.
Mutlu ve Huzurlu Ramazanlar değerli dost.
Selam ve sevgilerimle.