- 453 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SOLAN YEŞİL AĞLAYAN NEHİR VE ÇAM BURNU ORMANLARI
SOLAN YEŞİL AĞLAYAN NEHİR ve ÇAMBURNU ORMANLARI
Canab-ı Mevla’nın bizzat kendi eliyle özene özene yaptığı ve biz nankör insanların hizmetine sunduğu yaylalarımız, deniz kıyılarımız, ormanlarımız nehirlerimiz hunharca katlediliyor.
Bir avuç, parasının hesabını bilmeyen şımarık Araplar için ve onların cebindeki paraya gözünü dikmiş bir avuç rantiyeci için.
Medeni milletler bir dağ keçisinin yolunu kapatmamak için yerin altına inerken ,bir tavşanın zıplamasında ruhunda duyduğu hazzı yaşarken, zümrütten sular şırıl şırıl akarken yamaçların eteklerinde ve ala balıklar göle dalarken, Tanrı eliyle, tabiat ananın beşikteki yeşil gözlü sarı saçlı bebeğini okşar…
Tabiat dede artık mutludur.
Ak sakallarında tarihin kökü, alnında hürriyetin güneşi ve gözlerinde yine Tanrının teşekkürü vardır.
Çünkü onlar mirasını bırakacakları çocuklarının yarınını düşünürler.
Biz neyi düşünüyoruz?
Gizlice birilerinin cebine girecek milyon dolarları.
Ne pahasına?
Hazine arazilerinin peşkeş çekilmesi pahasına!
Doğanın güzelliğinin bozulması pahasına!
Oksijenimizin karbondioksite dönüşmesi pahasına!
Neslini tükettiğimiz ipek kanatlı kuşların, ceylanların, altın boynuzlu geyiklerin, sesini özlediğimiz ala kargaların, dans eden balıkların evsiz yurtsuz kalması pahasına…
Tanrının eli, kaçan peri kızını Sürmene Cam Burnunda yakaladı.
Sonra onu deniz suyuna batırdı.
Peri kızının gözlerinden sarıdan sarı bir damla düştü kumların üstüne.
Ve orada sarı çam denilen altın renginde ağaçlar büyüdü çoğaldı.
Ve Tanrının bir lütfu olan sarı çam ormanlarıyla ünlü sarı çam burnu adıyla tarihteki yerini aldı.
Şimdi o çamların yerine betondan hayaletler dikilmeye hazırlanılıyor.
Peri kızı da oturmuş ağlıyor.
O harika yer bir medeni ülkenin elinde olsaydı çoktan yer yüzü cenneti haline gelmişti.
Bizde ise şımarık Arapların elleriyle pilav yiyecekleri sıradan bir yer haline dönüşmeye başladı bile…
Yeşilimiz solmasın nehirlerimiz ağlamasın!
Tanrı doğal değerlerimizi korusun!
Yusuf Yılmaz
Geçen hafta sayın Kenan Aydoğdu Beyin “Ne var ne yok” RATYO BORDO MAVİ programında ÇAMBURNU ORMANLARI şiirini okuyan Mehmet Mutluoğlu’nu kutluyorum.
ÇAMBURNU ORMANLARI
Deniz ile yeşilin birleştiği mekandır
Sürmene’nin Çamburnu sarıçam ormanları
Sadece bağrım değil ciğerlerim yanandır
Yurdumun en nadide en güzel mekanları...
Denizden seyrederken güneş başını okşar
Ormanlara bakarken insan hülyaya dalar
Sarıçamsız Çanburnum şimdi kimlere yarar
Yakılıpta kül oldu Çamburnu ormanları...
Orada buluşurdu sevileni,seveni
Cennete benzetirdi dostlar her daim seni
Sarıçam ormanlarım yandın; yaktırdın beni
Çamburnu şimdi mahzun! Kalmadı duldaları...
Çamburnu sahilinde denizine girerdik
Sonra sarıçamların gölgesine giderdik
Kuşların cıvıltısın,nağmelerin dinlerdik
Şimdi artık ıpıssız Çamburnu’mun yolları...
Çamburnu sarıçamı dünyada eşin olmaz
Rayihası bambaşka hiçbir yerde bulunmaz
Yanan ciğerimizdir insan nasıl ağlamaz
Şimdi yosun bağladı Çamburnu’mun taşları...
İki eli kurusun ormanları yakanlar
Cennet yüzü görmesin kasıtlı davrananlar
Sarıçam ormanıyla ciğerleri yananlar
Acaba hiç diner mi onların gözyaşları....
Yeşerir mi bir daha Çamburnu’mda sarıçam
Bu öyle bir acı ki dayanamaz buna can
Umursayan yok gibi aynı tas aynı hamam
Çamburnu’mun aklımdan çıkmaz sarıçamları...
05.05.2017
Mehmet Mutluoğlu
Konaklar- Trabzon
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.