- 671 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
AYNALAR!
İyi ki varsın güncem. Daha önceden de defalarca söylemiştim; seninle iç içe kanka olmak hergün seninle dertleşmek beni öyle rahatlatıyor ki sanki terapi oluyorum. Bundan üç beş yıl öncesinde yani seninle fazla dostane olmadığım zaman diliminde ruhsal terapi almak için doktora gittiğimde sanki cehenneme yolculuk yaptığımı sanmıştım. Verdiği ilaçlarla başımı yastıktan kaldıramaz, gözkapaklarımı açamaz, sağlıklı düşünemez olmuş, doktora: “ Beni uyutup mankut yaparak mı terapi yapacaksınız,” diye isyan etmiş, diğer seansları iptal etmiştim.
Sevgili güncem bugünlerde aynaya baktığımda dalıp gidiyorum. Şen şakrak halimden eser kalmamış, kendi dünyamda sanki çıkmazlardayım. Karamsar değilim ama umut da kalmadı artık. Hani o mavi gözlü dev şair; yetmişinde bile ağaç dikeceksin, yaşama sımsıkı sarılacaksın demiş ya sanırım benim için söylememiş. Bu yaşıma dek tek yalan söylemeyen varsa o da “aynalar” diyebilirim. Kafa dazlak olmuş, yüz etleri çekilmiş, sanki kurumuş bir derenin çatallaşan kıvrımları gibi izler parsellemiş yüzümü; gözler altındaki derin halkalar, ana dişler çoktan mevta olmuş, konuşurken fırlayacakmış gibi duran eğreti protezler…Ah bu ben miyim diyesim geliyor. Çocukların maskarası olduk bile. Onlar ise utanma belasına içten içe gülüp dalgalarını geçtiklerini hisseder gibiyim. Gizliden gizliye kitaplarımın arasına zulaladığım delikanlı çağımın fotoğrafına baksam da ne çare. O zamanlar insan bir başka oluyormuş diyesim geliyor. Hayal dünyanın zenginliğinde mutluluğun arşı alem olduğu anlar…Arabanın, telefonun, bilgisayarın olmadığı halde umudun zirve yaptığı yıllar..
Gittikçe babama dönüyorum. Adeta onun şekline evrimleştim. Gözlerimde sağlı solu farklı numaralı okuma gözlüğü hemen başımda hazır kıta gibi bekleyen uzak gözlükle çizgi kahraman “ tenten’ e” dönmüş halim.
Gerçekçi oldukları için aynaları o denli seviyorum ki baktığım zaman gizlemeye çalıştığım şeyleri yüzüme yansıtıyor. Beni ben gibi gösterdikleri için aynaları çok seviyorum.
Bugünlerde aynı yaştakilerle sohbet ediyoruz da gençlikten bahsedeceğimiz zaman: Ah ah, rüzgâr gibi geçti..” diye geçiştiriyoruz. Şimdilerde ise herkes bir derdinden müzdarip:
Ayaklar tutmaz; böbrekler, iflas; akıl kalmadı, kuşlar(!) ötmez!”
Aynalar iyi ki varsınız… Kendimizi dev aynasında görsek de gerçeği sizler söylüyorsunuz:
“ Ahınız gitmiş, vahınız kalmış, yetmişinde ağaç da dikseniz faydasız! ”
(Güncemden: 17.06.2017 saat 05: 18)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.