Kristal Düşler Ülkesinde Bir Günün Öyküsü
Sudan duru bakışları vardı Çia’nın. Nefesi çay kokuluydu. Periler padişahının kızı kıskanırdı güzelliğini. Her sabah taze başlangıçların eşiğinde dupduru güzelliği ile güne anlam katardı Kristal düşler ülkesinde.
Cümle harfler, sesli sessiz demeden emrine amade olurdu gün içinde. Adını duymayan kalmamıştı Çia’nın hem Çin’de hem Maçin’de. Harflerin imecesi boşuna değildi, Ona ram olma hususunda. Elleri incecik konuşması su misali akıcıydı. Turnalar ikliminden geçerken gökyüzü telaşlanırdı Çia’da onlara katılıp gidecek naz iklimi onsuz kalacak diye.
Sureti ile sireti aynı güzellikteydi Çia’nın. Haset , dedikodu nedir bilmezdi o. Parmaklarında elif zarafeti , dudaklarında ışıltılı bir tebessüm vardı. Çayın berraklığının onun ışıl ışıl bakışından ilham aldığı rivayet edilirdi.
Çia ve Çay
Turna gülüşlerini betimler parmakları
Sevincin izi saklı kristal düşlerinde
Onun adıyla süslü çay şehrinin takları
Suyun duruluğu sır dem dem gülüşlerinde
Berrak bakışlarıyla anlam katar hep güne
Naz süzer bakışları ince belli içine
İhtiyacı yok onun ne sana ne de üne
Adı zaten nakıştır ham Maçin’e hem Çin’e
Buğusunda naz ıtır renginde yâr gülüşü
Su üşür yokluğunda duru bakışlarının
Her hâliyle albeni ince bellinin düşü
Munisliğinse sebep zamanın kışlarının
Çia bir naz perisi çayın daim mihmanı
Yurdu yuvası yeşil gamzelerinde şebnem
Divanlara yazılır yer yer Çia’lı anı
Dudaklarında buğu bakışlarında hep nem
Çia hüzün kokulu demlerden geçip gider
Nazlı bakışlarını betimler çayın rengi
Sükutu suya nakış bakışı burdayım der
Efsane duruşuyla odur nazın ahengi
Ankara, 16.06.2017 İbrahim Kilik
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.