- 975 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YÜZÜ YOKTU.
Tıkış tıkıştı insanlar. Her ramazan böyle olurdu. Alışveriş sonu eve dönem telaşlı insanlar …Kimi ayakta kimi koltuğa ilişmiş. Ayak uçlarında bir sürü poşet…İnsanların ellerinde çantalar. Şoförün duraktan kalkmasıyla birlikte başka bir çaba başlamıştı. Kapıya yakın noktada bir koltuğun kenarından destek alarak sürdürmeye çalıştığı yolculuğu iki durak sonra bitecekti nasılsa.
”Lütfen bozuk olsun ücretler” sesiyle emri yerine getirmek için elini cebine götürdü. Bulduğu bozuk paraları kaptana uzatma sırası kendine geldiğinde birinci durak geçilmişti bile. İneceği yeri söyledi. Uzattığı bozuk parayı bir el aldı.
Ellerine baktı adamın. Adamın elleri vardı. Ellerini inceleyen kimdi, neden bu kadar dikkatli bir gözle süzüyordu? Adam hiç oralı olmadı bile. Sıradan bir günün sıradanlaşmış bir davranışıydı yaşanan.
Artık inme vakti. Araç durmadan dikkatlice baktı.
Şoför müşterilerle konuşmuştu. Dili vardı.
Adamın yüzü yoktu.
Son ödeme tarihi bugün olan faturaları çıkardı cebinden duraktan inince. Her zaman ödemeyi yaptığı faturamatik adı verilen işletmeye yöneldi. Kendisi gibi son anı bekleyen hatta bunu kazanç sayan insanlarla dolu salona girdi. İki görevlinin ödemeleri kabul ettiği kuyruklardan gözüne kestirdiğine eklendi.
Faturaların çok olduğunu söyleyen, para vermek için bile sıra beklediğinden şikâyetçi olan insanlar vardı bekleyen. Kadınlardan biri diğerine oğlunu yeni nişanladığını yakında düğünü yapacaklarını anlatıyordu. Kimsenin duymayacağını zannedenlerin emin haliyle çok çekeceği olduğunu söylüyordu gelin hanımdan. Zaten yeni nesilden ne beklenirdi ki…
Önce sırası gelenler faturalarını ödeyip sıranın kendine geldiğini görünce elinde tuttuğu faturaları görevliye uzattı. Zaten görevlinin sadece elleri görülüyordu. Parayı uzattı. Bozuk paralar ile birlikte ödeme yapıldığına dair makbuzlar uzatıldı ellerle.
Görevlinin elleri vardı. Göz göze gelinmedi. Saygı ya da kolay gelsin temennisi yapılmadı. İyi günler dileğinde bulunulmadı.
Adamın dili yoktu.
Rafları dikkatli şekilde taradı. Aynı üründen ne kadar farklı marka vardı göz alıcı şekilde sıralanan. İnsanın ihtiyacı yoksa bile açlık dürtüsünü uyandırdığına emin oldu. Ezberindekileri tek tek aldığını düşündü ama sipariş listesini gözden geçirmeyi de ihmal etmedi. Eksik var mı yok mu sorguladı. Liste tamamdı. Değişik içerikte bir sürü malzeme vardı sepette. Kasanın bulunduğu alana doğru yöneldi. Her zamanki gibi sıra vardı. Az sayıda insan…Çabuk sıranın kendisine geleceğinde yanılmadı. Sepeti yürüyen banda yerleştirdi. Cebinden kredi kartını çıkardı. İşlem tamamlanır tamamlanmaz kasiyer kartın şifresi için yol gösterdi. Rakama baktı. Şifreyi yazdı.
Kasiyer bir poşet uzattı. Eli vardı.
Eli vardı genç kızın. Kredi kartını ve fişleri uzattı.
Adam baktı uzun uzun. Kasiyerin yüzü yoktu.
Döndü karşıda ayna vardı. Sıradaki herkes bir cephesiyle aynada görüntü veriyordu.
Hiç kimsenin yüzü yoktu.
Şaşkındı. Donakaldı. Aynada kendini arıyordu. Dolu bir poşete sahip el. Onundu.
Kredi kartı, fişlerin bulunduğu el onundu. Üzerindeki elbiseleri tanıdı.
Sadece yüzü yoktu.
SİNAN YILMAZ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.