- 1297 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bireysel Ve Toplumsal Ahlak
Bireysel Ve Toplumsal Ahlak
“Ahlak” konusunu “İyi-kötü” görecesinden bağımsız ele almak pek de kolay olmaz! Ahlak, dendiğinde olumlu bir anlam oluşur. Olumsuz manası için “Sız” takısı kullanılır; ahlakın olmaması ile “Kötü ahlak” aynı anlamda kullanılır! Ben yazımda ahlakı, “İyi-kötü” olarak ayırmadan sadece bireysel görünümü ile toplumsal görünümünü irdeleyeceğim.
Ahlak, aslen bireyseldir, toplumsal yansıması da yine bireylerden oluyor. Toplumsal yansıma, yine bireysel kabullerin toplumda yansıması. Burada dikkat edilmesi gereken husus da bireyin toplumsal yansıma beklentisinin bireydeki etkisi, ön yargısı ya da ön etkisi! “Bireysel ahlak” dediğimde, kişide yansıyanı; “Toplumsal ahlak” dediğimde toplumdan kişiye yansıyanı kast ediyorum. Kişinin toplumu etkilemesi ve toplumda bu etkinin karşılık bulması ile toplumun bireyi etkilemesi söz konusu. Her iki durumda da etki bireysel oluyor!
Bireysel ahlakın oluşmasında ilk etki, bebeklikten başlıyor hatta genler ile aktarılan kısmı da göz ardı edilmemeli. Bireyi, içinde bulunduğu çevre etkiliyor ve birey, bu etkiden kendi “Bireysel ahlakını” oluşturuyor! Bireysel ahlak oluşumundaki süreç bebeklik ve çocukluk süreci olarak düşünülebilir ve bu dönem, öğrenme süreci olduğundan birey, bu süreçte mutlak sorumluluk sahibi sayılmaz! Kısmen sorumlu tutulması ise “Sorumluluk” bilincinin öğrenilmesine dairdir!
“Arif” olan, bilen için “Bireysel ahlak” tam oturmuş olduğundan “Toplumsal ahlak” tamamen bireysel ahlakın kapsamındadır! Yani bireyin kendi öz bireysel ahlakı o kadar kapsamlıdır ki “Toplumsal ahlak” olarak ikincil bir ayrıma ihtiyacı kalmamıştır! Bireysel ahlakın işlediği kişilerde ikincil bir etki gerekmez! Mesela bireysel ahlakı gelişmiş bir arif, toplumsal kurallar ve kanunlar veya dinsel çekincelere atıf yaparak ahlakını pratik etmez! Örneği daha da açalım; toplumda hoş karşılanmayan bir eylemin yapılmamasında arif için bireysel ahlakı yeterlidir; bir eylemi terk etmesi ya da yapmaması için el-alemin ayıplaması, kanunların yaptırımları veya dinsel sakındırmaları onun için esas etki değildir; esas etki zaten bireysel ahlakı diğer etkileri kapsıyor! Ahlakının temelini, dışarıdan gelen zorlamalar ve korkular üzerine kurmaz!
Ahlak, ister bireysel olsun ister toplumsal sonuçta olumlu bir beklenti oluşturur ya da olumlu sonuca dair işlediği düşünülür! Bireysel ahlakı oluşturmuş arif bir birey, sakıncalarını ya da tavsiyelerini ifade ederken bizzat kendisini işaret eder. Mesela “Ben bundan hoşlanmıyorum!”, ”Bu hareketi beğeniyorum” der! Toplumsal ahlaktan etkilenen birisi ise “Çokları bundan hoşlanmaz!”, “Herkes bu hareketi beğeniyor” şeklinde ifade eder! Bazen de çoğul ifadelerle kendi kanaatini güçlendirmeye çalışır! “Biz bu hareketi beğenmiyoruz!” dediğinde bizzat kendisi “Ben beğenmiyorum!” demiyor çünkü kendisi bizzat bundan emin olmayabilir ya da kendi ifadesini yetersiz gördüğünden ya da başkalarının yetersiz kabul edeceği endişesiyle çoğul söylemi seçebilir! Aslında kendinden emin bir bireysel söylem, çoğul ifadeyle güçlendirilmiş söylemden daha etkilidir! Çoğul söylemlerdeki bireysellik bazı gizlenir! Örnek; “Çokları bu bakış açısına karşı!” diyen birisine “Siz karşı mısınız?” dendiğinde bazı “Benimki önemli değil!” cevabı verilebilir! “Çokları” ifadesine, kişi bizzat kendisi bile girmeyi göze alamamıştır! Bazı da “Toplumda kabul görmüş kişi ya da etki” destek olarak kullanılır! Oysa toplumda kabul görmüş kişi ya da etkiyi, bizzat kendisi onaylıyor ise “Ben böyle düşünüyorum!” diyebilir! Emin olunmayan ifadeleri güçlendirmek için bazı çoğunluk bazı da popüler yaklaşımlar yardıma çağırılır! Bireysel ahlakın, olumlu ya da olumsuz etkileri olabilir; toplumsal ahlakın da olumlu ya da olumsuz etkileri olabilir! Burada dikkat edilmesi gereken şudur! Bireysel ahlakın içsel olması, ezbere oluşmaması! Birey ahlakı oluştururken mecburen her etkiyi kendi özünde tartar, bu sorgulamanın faydası açıktır! Mesela bir davranışı ezbere kabul etmeyecek ya da reddetmeyecek! Toplumsal ahlakı referans alan için her davranışın bireyde sorgulanması gerekmediği için hazır kabuller üzerinden popüler olana kayma ihtimali hep olacaktır! Popüler olan ise bazı geçicidir, bazı da olumsuzdur! Mutlaka uzun vadede her şey yerli yerine oturacaktır ama kısa vadede bazı sıkıntılar kaçınılmaz olacaktır!
Son tahlilde; bireysel ahlak ve toplumsal ahlak, birbirini tamamlar! Önemli olan, bireyin kendi tercih ve kabulündeki huzuru ve toplumun genel tercih ve kabulündeki huzurdur! Bireysel olarak huzur sağlanmış ise toplumsal olarak da sağlanmış demektir! Bireyin kabulü, toplumun kabulü ile çatışmamalı, bunun için empati gerekir! Toplumun kabulü de bireyin kabulünü hiçe saymamalı! Toplumsal ahlak ile bireysel ahlak, her zaman örtüşmeyebilir! Zaten toplumların gelişmesi, bireylerin fert fert gelişmesiyle mümkün olabilir. Gelişim ise dinamiktir, mevcut olanın fazlasını ifade eder! Bireysel ahlak, gelişimin öncüsü olabilir çünkü bireysel ahlakın oluşmasında bireyin ezber kabulü yerine üzerinde çalışılmış bir kabul vardır! Kişi, bizzat kendisi sahiplenerek ifade eder ise üzerinde çalıştığı ve emin olduğu anlaşılır! Bireysel olan kanaatte yanılgıdan dönmek daha kolaydır! Statik değil dinamiktir! Toplumsal kanaatlerde çoğunluğa itimat edilir; irdelemeyi herkes diğerine havale ettiğinde sonuçta hiç kimse irdelememiş olabilir!
Saygılarımla,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.