- 1031 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
-HAYAL UMMANINDA BİR BÜYÜLÜ DÜNYA KURMAK-
Çoğumuzun hayatında çizgi romanların ayrı bir yeri vardır. Sunduğu farklı desenlerle, tınısıyla renkli bir dünyadır o. Benim de ergenlik ve ilk gençlik zamanlarımda birçok çocukta görülebildiği üzere çizgi roman türüne karşı yoğunlaşan bir ilgim vardır. Yerli-yabancı bazı çizgi romanlar öne çıkar o dem.
Yabancılar içerisinde Kızılmaske ve Zagor başı çeker. Kızılmaske’nin zaman zaman düşmanlarını alt etmek için gittiği kent Mowitan olmaktadır. Dört asırdır kurukafa mağarasında yaşamaktadır. Gerçi babadan oğula bir sülaleden söz ediyoruz. Millette sanır ki, aynı adam asırlara meydan okumaktadır. “Ormanda Fantom şimşek gibi çakar” söylemini de derhal hatırlayabiliriz. Yine, herkesle anladığı dilden konuşulmaktadır. Usul erkân böyledir. Yersen kabilinden. İster istemez korku dağları bekleyecektir.
Ya da Zagor’un “bin ekşimiş köfte adına” gibi bir repliği de unutulmaz karakterdedir. Kadim dostu Çiko ile serüvenden serüvene atılır. Bugün geri dönüp baktığımda bu tip çizgi romanlarda mitolojik ögelere de rastlarım. Kızılmaske’nin bir lakabının ölümsüz ruh olması ya da Zagor’un baltalı ilah olarak anılması gibi. İnsanüstü meziyet ve özellikleri kendisinde toplayan figürlerdir bu tip kahramanlar. Yine Tommiks’de western ögeler öne çıkar. Bir İtalyan çizgi romanı olmakla birlikte serüvenlerde konular vahşi batıda cereyan etmektedir. Doktorla konyakçı dostumuza eşlik etmektedir. Öğrencilik yıllarımızda bir arkadaşımıza ne halt etmeye bilinmez de şarapçı payesi vermemiz de de Capitan Miki etkisi var mıydı acep? Malum bizim kültürümüzde konyakçı ya da romcu pek gitmez de. O değil de, Define Adası’nın repliği aklıma gelir hep "Ölü adamın sandığı üstünde onbeş kişi yo-ho-ho ve bir şişe rom" İyi de bizde romcu lakabı takmak birine, defineyi bulmakla bir ve aynı şey olmaz mı?
Yine, en çok sıcaklığını duyduğum çizgi romanlar arasında Zembla’da vardır. Açıkçası ormanlar kralı Tarzan’ın farklı bir versiyonudur. Zembla’nın dostları arasında bir arslan olan Buana, bir jaguar olan Satanas, bir kangru olan Zıp zıp ile küçük bir çocuk Yeye ve bir illüzyonist eskisi Rasmus bulunmaktadır. Zembla’nın ormandaki tüm hayvanlarla konuşabilmesi, iletişim kurabilmesi de derhal akla gelecektir.
Şüphesiz Red Kit’de unutulmaz bir karakterdir. Daha ziyade çizgi filmiyle beğeni dünyamda yerini alan kahramanımız vahşi batının alengirli yollarında ilerler. Ali Cengiz oyunları bozar. Düşmanlarının başta geleni Daltonlar olmaktadır. Özellikle en kısaları Joe sinsi, karanlık ve tehlikeli olmaktadır. En uzunları Avarel ise saf ve durgun yapısıyla tam bir avanak olup Joe’yu çileden çıkarır. Hani, ahmağın önde gideni denebilir. Tabi polis köpeği Rin tin tin ile Red Kit’in atı Düldül unutulabilir mi? Özellikle de huysuz huysuz kişnemeleri hatırlanır. Aaaa! Canını severim senin ben dedirtir insana. Red Kit nehri geçerken Rin tin tin’i Düldülün sırtına koyar ve Düldül başlar homurdanmaya; “Şu pire torbasını da üstüme koymasalar olmaz” Red Kit gerek müziğiyle gerekse karakterleriyle bir efsanedir. Açıkçası, dudağının kenarında hiçbir zaman sönmeyen cigara izmariti ve gölgesinden bile hızlı silah çekmesi kahramanımızı karizmatik kılan temel ögeler olmaktadır.
Bende ağırlıklı yeri olan yerli çizgi romanlar ise Tarkan ve Kara Murat’tır. Bilindiği üzere Tarkan’ın yazan ve çizeni Sezgin Burak 1980li yıllarda artık hayatta olmadığı için mevcut serüvenler tekrar verilmektedir. Rahmi Turan’ın çıkarttığı Kara Murat ise o yıllarda sürekli yeni serüven vermektedir.
Attila döneminin Hun Türklerini konu edinen Tarkan’ın mitolojik yönü kahramanımızın kurtlarla olan bağı ve ilişkisidir. Kurt sütüyle büyümesi, her olayda kurtlar tarafından kendisine yardımcı olunması öne çıkan bir husustur. Tarkan ve sevgili kurtu ibaresi çizgi romanın sıcaklığını duyurur. Yine uğraş anlarında Tarkan’ın atıl kurt! Nidası akla gelebilir. Tarkan serüvenlerinde düşman ülkeleri genellikle Bizans, Roma veya Çin’dir. Bu ülkelerde verdiği uğraşlarda Hunlu olmamakla birlikte yiğit ve mert simalarla da karşılaşılır. Sözgelimi Honoriya’nın Yüzüğü’nde korsan Kandilis ve dev zenci Kombo, ya da Viking Kanı’nda dev Orso ve Viking prensesi Ursula gibi mert figürler vardır. Hatta Altın Madalyon serüveninin final sahnesinde Tarkan ve Tan’ın Kollezyum’da verdiği yiğit ve mert uğraş karşısında Bizans imparatoru Teodosius bile yumuşar ve veziri Krizafius’un Tarkan ve Tan’ı oklatma girişimine engel olur. Tarkan ve Tan imparatoru, selam sana Teodosius! Nidasıyla selamlayarak ayrılırlar. Kanaatimce, görsel boyutta en etkin çizgi romandır Tarkan. Bunda merhum Sezgin Burak’ın bir ressam olması da belirleyici olmaktadır.
Kara Murat’ın serüvenleri ise Osmanlı dönemini konu edinir. Derginin kapağında yer alan Fatih’in Fedaisi ibaresi bizi karşılar. Kara Murat Avrupa ülkelerinde geçen serüvenlerinde genellikle Tudor takma adını kullanır. Birçok serüveninde kadim dostu Durak oğlu ile birlikte uğraştan uğraşa atılır.
Kara Murat’ın serüvenlerinde çizdiği profile baktığımızda insanüstü ve bükülmesi mümkün olmayan bir iradeyi görürüz. Tek başına onlarca savaşçıyla mücadele eden ve onları yenen, kaleleri ele geçiren, en zalim yöneticileri dize getiren, en aşılmaz sanılan engelleri bir şekilde aşabilen akıl almaz bir yiğittir. Tarkan’da olduğu gibi düşman diyarlarda ve yabancı milletlerde de karşılaşılan mert ve yiğit insanlar vardır. Sözgelimi Aşkım Kılıcımdır serüveninde Yılanlı Mahmut, Kara Murat’a karşı olanca kini ve bu duygusundan dolayı kahramanımızı öldürme isteğine karşın, tek başına kılıç kılıca uğraşlara girebilen gözü kara bir savaşçıdır da. Yine Roma’da ki Şeytan’da Kara Murat’ı öldürmekle görevlendirilen Şövalye Anton bir olayda Kara Murat’a pusu kurması kendisine önerildiğinde ben bir şövalyeyim, düşmanımı düelloya davet eder, yüz yüze onunla savaşırım şeklinde yanıt verecektir.
Diğer yandan, çizgi roman okumanın çocuklarda belli davranış kalıpları oluşturduğu söylenebilir. Sözgelimi ders kitabının arasına koyarak okumak akla gelir. Ben de bunu yaparım şüphesiz. Lise iki fizik ve lise üç biyoloji kitaplarımız özellikle Tarkan ve Kara Murat’ı kamufle etmeye müsait ebattadır. Yine çocuklarda çizgi roman, argo bir deyişle kitap adını alır. Birbirine, elinde kitap var mı şeklinde sormaya dönüşür. İlave olarak tiryakilik boyutundan söz edebiliriz. Bir sonraki sayıyı delicesine merak ettirir. Kahramanlar idol hâlini alır. Çizgi roman kahramanlarıyla benzeşim kurma, özdeşleşme eğilimi belirgindir. Çizgi romanın resimleri ve replikleriyle mesajını bilinçaltına gönderen bir yapısı vardır. Yani etkin ürünlerdir. Hayal dünyası üzerinde besleyicidir. Bir hususta çizgi roman kavramının bazı popüler ürünlerin isimleriyle özdeşleşmesidir. Tarkan-Kara Murat hem bir çizgi roman adı hem de yerli çizgi roman kültürünün genel adıdır. Aynı durum yabancı ürünlerde de Tommiks-Teksas şeklinde kendini gösterir. Sözgelimi bir kişi Kızılmaske okuyorsa; anne baba, büyükler tamam! Çıktı Tommiks Teksas ortaya der. Kısacası kendi sözlüğünü oluşturan bir yapısı, bir formatı vardır çizgi roman okumanın.
Kendim de çok okumakla beraber son yıllara kadar çizgi roman okumaya eleştirici bakarım. Roman, inceleme-araştırma tarzı kitap okumanın toplumumuzda yaygın olmamasına duyduğum tepkidir bu. Kitap kampanyalarına Tommiks-Teksas veren insanlara yıllarca kızmışımdır.
Kemal Sunal’ın Hababam Sınıfı filmlerinden birinde köyden okumaya gelen genci hatırlarız. Hababam öğrencileri uzun süre kendisini ciddiye almaz, hatta dalga geçer, türlü muzırlıklar yaparlar ona karşı. Fakat filmin final bölümünde bir olay yaşanır. Öğrencinin köyüne yardım kampanyası düzenlenir. Diğer öğrenciler ciddiye almazlar yine. Köy çocuklarına hediye olarak sigara, playboy, erkekçe gibi dergilerle beraber Tommiks, Teksas ürünleri vermeye yeltenirler. Tabi köyden okumaya gelen genç ağlamaklı bir şekilde ”bunlar ne ulan bunlar ne, bunları mı gönderiyorsunuz o tertemiz yavrulara” şeklinde ağzına geleni söyleyecektir. Hababam öğrencilerinin bir an da nutku tutulur. Ne zaman izlesem coşku duyarım o sahnede.
Bu bağlamda çizgi roman okumaya sıcak bakmadım uzun yıllar. Ancak, bir gün dinlediğim sözler dikkatimi çekecektir. Bir öğretmen hanımın bazı çizgi romanların replikleri ve kahramanlarından söz etmesi hayli ilgimi çeker açıkçası. Öyle ki, biliyorsunuz siz bunları dedim. Bayan öğretmen bunun üzerine o zamanlar yetişkin olan oğlunun ergenlik çağında çizgi roman okumasını desteklediğinden söz eder. Oğlumla beraber ben de okurdum kimi zaman demesin mi? Helali hoş olsun valla hocam demekten alamadım kendimi. Hocanım, bu şekilde çocuğun gizli saklı okumaktan uzaklaşacağından da söz eder. İlave olarak, aşırı gitmemek kaydıyla çocuğun ruh ve hayal dünyası üzerinde besleyici olmak boyutunda ele alınabileceğinden bahsederek, pedagojik açıdan da yabana atmamak gerektiğini söylemesi mantıklı kurmacasıyla beraber zihnime oturacaktır.
Kısacası ön yargılı bakılmaması gereken bir konuyla karşı karşıyayız. Demem o ki, çizgi roman okumanın desteklenmediği durumlar doğru bildiğimiz yanlışlar arasında telaffuz edilebilir. Öğrencinin deşarj olduğu bir alan, bir tür emniyet sübabı olduğu da sanırım göz ardı edilemez. Kanımca, temel parametre asli faaliyetlerin önüne geçip geçmediği noktasında saklıdır.
L.T.
YORUMLAR
Levent bey ;
Yazınızı tebessümle okudum. Çizgi romanları pek sevmezdim açıkçası ama arkadaşlardan duya duya içeriklerini ezberledik. Bir kaç tanesini meraktan okumuştum hepsi bu. Sanırım erkek çocukların daha çok ilgisini çekiyordu.
Hababam sınıfı repliğini çok net hatırlıyorum.Gerçi Hababam sınıfı serisinin aklımızda olmayan sahnesi yok gibi. .Sözün özü kimsenin aklına gelmeyenleri ustalıkla bir araya getirip yine yapmışsınız yapacağınızı . Teşekkür ederim.
Sevgilerimle.
levent taner
Katılım ve katkınız dolayısıyla şükran duydum
Saygı ve selamlarımla...