- 905 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DOĞA'NIN SESİ
Sıcak bir yaz günüydü. Bundan yaklaşık yirmiiki yıl evvel. Babasının hediye aldığı vitesli mavi bisiklet evin önünde duruyordu. Annesi kahvaltıdan sonra komşuya gidip süt almasını söylemişti oğluna.
Eline bidonu alıp bisikletine binerek evin yanındaki bayırdan yukarıya doğru yavaşca pedalladı. Komşunun evine giden yola, düzlüğe gelmişti. İki ev arası yaklaşık bir kilometre mesafedeydi. Yol boyunca sağ tarafta tarlalar ve orman vardı.
Doğa seslerini daha iyi işitmeye başlamıştı. Sanki bir huzur diyarıydı orası. Arılar, sinekler, yolun yanında su kanalının içindeki balıkların çırpınışı ve ağaçlara dadanmış kuş çeşitleri. Her birinden ayrı güzellikte sesler işitiliyordu. Son yağan yağmurdan kalma toprak kokusu da cabası.
Etrafa bakıldığında uzak mesafelerdeki tepeler, dağlar ve köylerin değişik dağılımı vardı. Birgün oralara gitmeyi, doyasıya gezmeyi planlıyordu. Komşunun evine yaklaşmıştı. Ahırdan gelen inek sesleri kümesteki tavuklarla söyleşir gibiydi.
Süt bidonunu köylü kadına uzattı. Biraz bekledikten sonra dolu vaziyette eline alıp çantaya koydu. Çeşmeden akan soğuk suyla elini yüzünü ve ayaklarını yıkadı. Çantayı bisikletin direksiyonuna asarak evin yolunu tuttu.
Geri dönerken tekrardan inceleme fırsatı buldu muhteşem tabiatı. Dikenlerin sardığı avlalardan kırmızı ve siyah böğürtlenleri görünce eşsiz sanatın süsüne şahit oldu. O günden sonra doğaya birkez daha hayran kaldı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.